Üstün yetenekli çocuklarda beklenmeyen başarısızlık

Güncelleme Tarihi:

Üstün yetenekli çocuklarda beklenmeyen başarısızlık
Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 2022 11:54

Günlük yaşantımızda üstün yetenekli çocuklar ile ilgili bir haber ve konu geçtiği zaman, toplumda hemen herkesin can kulağıyla dinlediğine şahit olmuşuzdur. Geçmişten günümüze, insanların ilgisini çeken bu durum, son zamanlarda daha ilginç ve güncel olmaya başladı.

Haberin Devamı

Peki bu üstün yetenekli çocuklar olarak tanımladığımız bu çocuklar kimlerdir? Medyada felsefi konular üzerinde konuşmalar yapan ve entelektüel bir tarzda bizlere sunulmaya çalışılan çocuklar mı? Yoksa anne ve babalarının ebeveyni gibi davranan çocuklar mı? Yoksa akranlarından farklı olarak, bir veya birden fazla alanda üstün performans sergileme potansiyeline sahip olan çocuklar mı?


EBEVEYNLER ÇOCUKLARINI ÜSTÜN YETENEKLİ YAPMAYA ÇALIŞIYOR
Belki de bu konuda uğraş veren bilim insanlarının, cevabını bulmakta zorlandıkları en önemli sorulardan birisi budur. Bilim insanları birkaç özelliği bir araya getirerek üstün yeteneklilik kavramını tanımlayabilirler. Bu tanımlamaların birinde “üstün yeteneklilik, görev sorumluluğu, yaratıcı düşünce ve ortalamanın üzerinde bir zekânın bileşkesidir” olarak tanımlandı. Fakat önemli olan bu tanımdan toplumun ne anladığı ve bunu toplumsal hayata nasıl yansıttığıdır.

Haberin Devamı

Üstün yetenekli çocuklar ile ilgi yapılan çalışmaların artmasıyla birlikte güncelliği artan bu konuya ebeveynlerin de ilgisi arttı. Bu ilgi artışı ebeveynlerin çocuklarını, üstün yetenekli yapma çabalarını da beraberinde getirdi. Maalesef bazı ebeveynlerin bu davranışları, bazı üstün yetenekli çocukların fark edilememesine, bazı çocukların ise üstün yetenekli olmadıkları halde, üstün yetenekli olarak tanılanmasına neden olabiliyor.

Bu türden yanlış tanılamalarda, fatura genellikle tanılama sistemlerine kesilse de, ebeveynlerin çocuklarını üstün yetenekli yapabilmek için gösterdikleri üstün çabanın rolü de oldukça fazla. Bu çabanın altında yatan neden: “Toplumdaki üstün yetenekli çocuk algısıdır”. Toplumda üstün yetenekli çocuk, zekidir, çalışkandır, problemsizdir ve örnek insandır algısı ailelerin çocuklarını üstün yetenekli yapmak için elinden gelenden fazlasını yapmaya zorlayan sosyal bir etkidir. Üstün yetenekli çocukların değerli bir mücevher olduğunu düşünürsek, hepsi vitrinde değerini bulmuş bir mücevher olmayabilir. Hiç beklemediğiniz bir coğrafyada, şartlarda ve kimlikte karşımıza çıkabilirler. Onlardaki değeri ve potansiyeli ortaya çıkarabilmek için işinin ustası sanatkârlar gerekir. Bu sanatkârlar kimi zaman öğretmenler kimi zaman da onları anlayan ve destekleyen ebeveynleridir.

Haberin Devamı


BEKLENTİ VE BAŞARI KAVRAMLARI
Yazımızın başlığında yer alan beklenmedik başarısızlık kavramına değinmek gerekirse, başarı-başarısızlık ve beklenti kavramları oldukça önemlidir.

Başarı kavramı ‘olmak ya da olmamak’ kavramıyla eşdeğer tutulduğunda, başarı sadece akademik konularda sorulan soruları doğru cevaplayıp yüksek notlar almak olarak tanımlanır. Biz eğitimciler de sadece, sorulan bir soruya verilen seçeneklerden doğruyu seçebilen çocuklar yetiştirebiliriz. Bu çocuklar derslerinde başarılı gibi gözükseler de, hayatın kendisini yaşamada, başarısız bireyler olarak karşımıza çıkmaları muhtemeldir. Bu başarısızlık kendisini bazen sosyal bazen psikolojik problemler olarak gösterir. Aslında başarı gibi sunulan bazı durumlar çocukların etiketlenmesine ve bu başarı etiketinin altında ezilmelerine neden olabilir. Eğer bu çocuklar etiketlendikleri düzeyde bir üstün yeteneğe sahip değillerse (hayal kırıklığı), bu sefer yalancı entelektüel davranışlar sergilemeye başlayabilirler. 

Haberin Devamı

Fakat başarı, çocuğun sahip olduğu akademik potansiyeli, onun bir çocuk olduğu da unutmadan ve sosyal boyutlardan destekleyerek, en üst düzeyde topluma yansıtmasını sağlamak olarak algılanırsa, bu başarı hem çocuğun başarısı hem de toplumun başarısı olacaktır.

ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR DAHİ Mİ?
Toplum olarak sahip olduğumuz önemli yanılgılardan birisi de, her üstün yetenekli çocuğun dahi olarak değerlendirilmesidir. Bunun en net örnekleri son günlerde medyada sıkça yer alır. Oysaki her üstün yetenekli çocuk aynı seviyede değildir. Bu konuyu açıklayan farklı modeller olmasına rağmen, birleşilen ortak fikir; üstün yeteneklilik kavramının kademeli olduğudur. Üstün yetenekliliğin ilk kademesinin akranlarından 6 ay önde olma durumu olduğu, en üst düzeyi olan dahi düzeyinde ise üstün yetenekli çocukların 2 yaş civarında kendiliklerinden (çevrelerinin istendik bir çabası olmadan) konuşup okuma öğrendikleri bilinmektedir.  Bahse konu olan bu iki üstün yetenekli öğrenci grubu arasındaki uçurumda kayda değerdir. Bir başka deyişle eğer akranlarından 6 ay önde olan bir üstün yetenekli çocuğa “dahi” muamelesi yapılırsa aslında üstün yetenekli olan bu çocuk ve çevresi bu çocuğu başarısız olarak değerlendirecek ve bu çocuk içinde bulunduğu olumsuz psikolojiden çıkamayacaktır.

Haberin Devamı

Dolayısıyla sadece akademik başarıya odaklanmak ve bütün üstün yetenekli çocuklardan en üst düzeyde akademik performans beklemek, onlara yapılacak en büyük adaletsizliklerden birisi olacaktır.

Üstün yetenekli çocukların beklenilen performansı gösterememelerin altında yatan nedenler nelerden bazıları; Tanılama hataları: Üstün yetenekli olmayan çocukların, ailenin sürece etkisi (Bilsem sınavlarına hazırlık) ve tanılama süreçlerinden kaynaklanan hatalar nedeniyle, üstün yetenekli olarak tanılanması.

Yüksek ebeveyn beklentileri: Ailelerin her üstün yetenekli çocuğu dâhiymiş gibi düşünerek, performans beklentilerini çok yüksek tutmaları ve kendilerine ve çocuklarına, aslında olmayan bir durumun hayal kırıklığını yaşatmaları.

Haberin Devamı

Olumsuz Öğretmen Tutumları: Mesleki gelişim açısında yeterli düzeye ulaşamamış bazı öğretmenlerin, üstün yetenekli çocukları fark edememeleri veya öğretim sürecinde hem psiko-sosyal  hem de akademik ihtiyaçlarına yeterince cevap verememeleri.

Üstün yeteneklilerin akranları ile bütünleşmesini sağlayacak uygulamaların eksikliği: İdareci ve öğretmelerin üstün yetenekli öğrencilerin akranları ile bütünleşememelerini (kaynaştırma) sağlayacak uygulamaları yeterince desteklememeleri.

Çocukların sessiz tepkileri: Ailelerin, öğretim sürecine yapmış oldukları müdahalelere (çocukların sadece akademik gelişini takip etmek ve sadece akademik performansı dikkate almak) çocukların vermiş oldukları sessiz tepkiler, kendisini akademik performansta ve hayatin içinde olumsuzluk olarak gösterecektir.

Sevgili aileler özetle,
Üstün yetenekli olduğunu düşündüğünüz çocuğunuz, beklediğiniz düzeyde bir akademik performans sergileyemiyorsa ve mutsuz görünüyorsa;
- Çocuğunuzun üstün yeteneklilik tanılama sürecinde hata yapılmış olabilir.
- Çocuğunuz, sizin üstün yetenekli çocuğun ebeveyni olma hayalinizi, paylaşmıyor olabilir.
- Öğretmeni ve akranları ile problemler yaşıyor olabilir.
- Çocuğunuz içinde bulunduğu huzursuzluğu, mutsuzluk  olarak size olarak yansıyor olabilir. 

NOT: Bu yazıda özellikle istendik bir şekilde 47 kere çocuk kavramı kullanılmıştır. Bunun ana nedeni ebeveynlerin üstün yetenekli ya da özel eğitime muhtaç diğer gruplardaki her bir bireyin çocuk olduğunu unuttuklarında ortaya çıkan olumsuz durumlara dikkat çekmektir. Lütfen onların  önce ÇOCUK olduklarını unutmayalım.

PROF. DR. MURAT GÖKDERE KİMDİR?
Çorum’da doğdu. 1995 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nden mezun oldu. 1998 yılında yüksek lisans, 2004 yılında doktorasını tamamladı. 2006 yılında doçent oldu. 2012 yıldan beri Amasya Üniversitesi’nde Profesör olarak görev yapmaktadır. Çoğunluğu üstün yetenekli çocuklar, kaynaştırma eğitimi ve çevre eğitimi alanlarında ulusal ve uluslararası alanda çalışmaları mevcuttur. Evli ve üç çocuk sahibidir.

BAKMADAN GEÇME!