Meşrutiyet dönemi nedir ve ne zaman başladı? Meşrutiyet dönemi özellikleri ve fikir akımları nelerdir

Güncelleme Tarihi:

Meşrutiyet dönemi nedir ve ne zaman başladı Meşrutiyet dönemi özellikleri ve fikir akımları nelerdir
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 2021 04:00

Osmanlı Devleti'nin yıkılması sonrasında henüz Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce bazı denemeler olmuştur. Kanun-i Esasi'nin ilan edilmesi, Osmanlı Devleti'nin çöküşünü önlemek adına yahut Batı'nın baskısı sebebiyle çeşitli reformlar gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Beklenen sonucu vermeyen bu girişimler kaçınılmaz sonu engelleyememiştir. İşte, meşrutiyet dönemi nedir, ne zaman başladı, meşrutiyet döneminin özellikleri ve konu hakkında çok daha fazlasını sizler için derledik.

Haberin Devamı

Meşrutiyet yönetimi, padişahlık yönetiminin bir nevi yetkilerinin sınırlandığı bir yönetim şeklidir. Osmanlı Devleti'nin de değişik sebeplerle kısa dönem uyguladığı bir yönetim biçimidir.

 Meşrutiyet Dönemi Nedir ve Ne Zaman Başladı?

 Yönetim biçimi olarak "Meşrutiyet Yönetimi" kendi içinde de bazı çeşitlere ayrılmaktadır. Meşrutiyet, meşru monarşi, Anayasal Monarşi, Parlamenter Monarşi, hükümdarın yetkilerinin Anayasa ve Halk oyuyla seçilen Meclis tarafından kısıtlanmış olduğu bir yönetim biçimidir.

 Osmanlı İmparatorluğu'nun girmiş olduğu gerileme devrinden sonra hızlıca çöküş dönemine girdiği görülmekteydi. BU noktada çözüm ve çare arayışlarına giren padişahlar, sadrazamlar olmuştur. Bu süreçte Batı'da milliyetçilik akımı da yükselişe geçiyordu. İçerdeki şartlar ve dışardaki gelişmeler Osmanlı Devleti'ni olumsuz etkileyen faktörlerdi.

Haberin Devamı

 II: Abdülhamid tarafından 23 Aralık 1876 tarihinde 1. Meşrutiyet ilan edildi. Bu dönem "Anayasal Monarşi" Rejiminin ilk dönemidir. 1. Meşrutiyet döneminde Anayasa Kanun-i Esasi, yürütme organı Padişah ve yasama organı da Meclis-i Umumi'dir.

 Batı'da gelişmeler ve fikir akımları elbette bir şekilde Osmanlı topraklarında da yeşermeye başlamıştı. Tanzimat Fermanı ilan edilmiş ve Padişah II: Abdülhamit Mithat Paşa'ya Meşrutiyet ve Sadrazamlık sözü vermişti. İşte bu sebeple padişah tarihin ilk "Anayasası" kabul edilen Kanun-i Esasi'yi 23 Aralık 1876 tarihinde ilan etmek zorunda kalmıştır. Tarihe dana sonra "1.Meşrutiyet" olarak geçen bu dönem ne yazık ki pek uzun sürmemiştir.

 Meşrutiyet Dönemi Özellikleri ve Fikir Akımları

 Osmanlı Dönemi'nin son devirlerinde yaşananlar birbirlerinin sebep ve sonucunu teşkil etmiştir. Meşrutiyet dönemine giden süreci kısaca şu şekilde izah etmek gerekir. Tanzimat Fermanı sonrasında "Genç Osmanlılar" denilen bir grup ki; başında Mithat Paşa, Namık Kemal ve Ziya Paşa bulunmaktaydı; halkın yönetimde söz hakkı olacağı bir yapı için harekete geçmişti. Bunun için Sultan Abdülaziz tahttan indirildi ve yerine IV. Murat tahta geçirildi. Ancak sağlık sorunları bulunan IV: Murat tahttan indirilip yerine getirilen II. Abdülhamit ile mutabakata varıldı. Padişah Anayasayı kabul ederek Meşrutiyet'e geçecek ve Mithat Paşa da Sadrazamlığa getirilecekti.

Haberin Devamı

 Meşrutiyet dönemine giden yolun fikir çalışmasını yapan Jön Türkler ya da Genç Osmanlılar'ın amacı aslında alınacak tedbirlerle ve yapılacak reformlarla Osmanlı'nın çöküşünü önlemekti. Aydınlık bir hareket olan Genç Osmanlı hareketi bu yönde çalışmalar yürütüyordu. İlk Osmanlı Mebusan Meclisi ise 20 Mart 1877 tarihinde açılmıştır. Meşrutiyet Döneminin özelliklerini şu başlıklar altında incelemek gerekir:

Meşrutiyet'in ilanı ile Osmanlı Devleti vatandaşları ilk kez seçme ve seçilme hakkını elde etmişlerdir.

Meşrutiyet'in ilanı ve Kanunun-i Esasi ile halk, padişahın yanında yönetime ortak olmuştur.

Bundan önceki "Mutlakiyet" yönetimi sona ermiş ve "Meşrutiyetçi Yönetim Anlayışı" dönemi başlamıştır.

Haberin Devamı

Meclis-i Mebusan üyeleri halkın temsilcilerinden oluşacaktı. Yani halk bu şekilde Meclis-i Mebusan'da temsil edilmiş olacaktı.

Her ne kadar olumlu yönleri bulunsa da bu getirilen Meşrutiyet bile padişaha "mutlak bir hükümdarlık" tanımaktaydı. Çünkü Kanun-i Esasi ile padişahın mutlak egemenliği tanınmış ve meclis üstünlüğü ilkesine yer verilmemişti.

Kanun-i Esasi'de padişaha meclisi kapatma, insanları sürgün etme ve çıkacak yasaları meclise gitmeden önce denetleme yetkisi verilmişti.

Kanun-i Esasi'deki bu ve benzer düzenlemeler halk iradesinin gerçekleşmesini engellemiş olmaktaydı ve dolayısıyla hukuk devletine aykırı bir durum ortaya çıkarmaktaydı. 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!