İlkokul çağındaki çocuklarda merak duygusu nasıl geliştirilir?

Güncelleme Tarihi:

İlkokul çağındaki çocuklarda merak duygusu nasıl geliştirilir
Oluşturulma Tarihi: Nisan 25, 2022 09:21

Yaratıcılık belli ölçüde zeka ve yetenek gerektirse de, yaratıcı düşünme becerileri ancak uygun yöntem ve tekniklerle öğretilebilir.

Haberin Devamı

Teknoloji ve sanatta gelişmiş ülkeler, yıllar önce öğretim programlarına yaratıcı düşünme becerilerini de eklemişlerdir. O halde, ilkokul çağlarında yaratıcı düşünmeyi tetikleyen merak duygusunu nasıl uyandırmak gerekir?

SORUNUN KAYNAĞINI ÇOCUKLARDA ARAMAYIN
Bu soruyu, yıllar önce yaşadığım bir olayı örnek vererek açıklamaya çalışacağım. Bir arkadaşımın oğlu ilkokul 1'inci sınıfa başlamıştı. İyi eğitimiyle ünlü, özel bir okula gidiyordu. Sömestr tatili gelmek üzereydi ve sınıftaki öğrencilerin neredeyse hepsi okumayı sökmüş ama arkadaşımın oğlu henüz okuyup yazmayı başaramamıştı. Arkadaşlarından geri kaldığı yetmezmiş gibi, aile her gün öğretmenden şikayetler alıyordu. “Çocuğunuz söylediğim cümleyi yazmak istemiyor” ya da “verdiğim fişi okumak yerine saçma bularak kenara atıyor” gibi şikayetler en sık duyduklarıydı. Aile paniğe kapıldı. Bu arada, çocuğun dinozorlara karşı muazzam bir ilgisi olduğunu belirteyim. Tüm odası dinozor maketleri, dinozorlar hakkında resimli kitaplar, oyuncaklar- hatta perdelerle süslenmişti. Ailenin kafasında devamlı sorular dönüyordu. Çocuğumuz tembel mi? Zekasında bir sorun mu var? Küçücük olmasına rağmen neden öğretmeniyle tartışıyor? Anne babanın moral çok bozuktu ve ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Babası, gelen her şikayette ceza olarak bir oyuncağını kaldırarak çocuğu cezalandırmaya karar verdi. Sömestr tatiline kadar, çocuğun bütün dinozor oyuncakları ve kitapları yok olmuştu. Ama durumda hiçbir düzelme yoktu. Hatta, çocuk ve aile iletişimi de bozulmuştu.

Haberin Devamı

Annesi ağlayarak yanıma geldiğinde, ona çocuğunun en çok ilgi duyduğu konunun ne olduğunu sordum. Elbette, cevap dinozorlardı. Başlangıç noktamızı bulmuştuk. Kadına 15 günlük tatil boyunca her gün bir dinozor tarafından yazılmış kartpostal atmasını önerdim. Kartpostallar ilk gün sadece bir cümle içerecek, takip eden her gün birer cümle eklenerek daha kapsamlı hale gelecekti. Kadıncağız dediklerimi yaptı. Her gün sadece bir kart alıp üstüne bir dinozor resmi çizdi. İlk gün yazdığı sadece “Merhaba! Ben T-Reks. Arkadaş olalım mı? “ sorusuydu. Annesi, dinozor için “T-Reks- Dinozorlar ülkesi” gibi uydurma bir adres yazdı, kartı hazırlayıp zarfa koydu ve bir postaneden kendi ev adresine, oğlunun adına gönderdi. Ertesi gün kart ellerine geçti. Postacı kartı getirdiğinde annesi oğlunu çağırdı ve kendisine birisinden kart geldiğini söyledi. Çocuk merakla zarfı açtı. Zorlanarak da olsa okumaya çalıştı. (Annesi daha sonra çocuğun ne kadar heyecanlandığını ve hevesle cevap yazdığını mutlulukla anlatmıştı). Kartlar tatil boyunca her gün gelmeye devam etti. İçerikler giderek artmış, enikonu mektuba dönüşmüştü. Çocuk her gün postacının yolunu gözlüyordu; gelen her karta sabırla cevap yazdı. 15 günün sonunda, hiç sorunsuz okuyup yazmaya başlamıştı. Bu sürecin en önemli noktası, çocuğun T-Reks’in ertesi gün ne yazacağını merak etmesiydi. Sanırım bu süreçte en büyük sorunu postacı yaşamıştı. Her gün adreste yazan dinozorlar ülkesinin nerede olduğunu bulmaya çalışmak kolay olmasa gerek.

Haberin Devamı

EĞİTİM İLGİ ÇEKİCİ OLMALI
Okulla ilgili sorunlar karşısında, aileler kaynağı çocuklarında aramaya meyillidirler. Ancak eğitimde ihmal edilen faktörleri de görmemiz gerekir. Yukarıdaki örnekte, çocuğun okuma-yazma sorunu aslında yoktu; sadece “İpek ip atla” ya da “Ali gel” gibi cümleler ona ilginç gelmiyordu. Öğretmeni ise, sınıftaki her çocuk gibi, onunda kurallara uymasını ve herkesle aynı davranışı göstermesini istiyordu ve bu yüzden aralarında bir otorite sorunu baş göstermişti.
Sınıf etkinliklerine katılmak istemeyen, öğrenmede zorlanan çocukların çoğunda, kişilik ya da zeka problemleri dışında en fazla görülen durum, motivasyon ve merak duygusunun körüklenmemesidir. Hatta pek çok durumda, okula başlamadan önce pek çok konuya ilgi duyan çocukların okul süresi boyunca ilgi ve meraklarını yitirdiklerini sıklıkla gözlemlemek mümkündür. Yukarıdaki gibi durumlarda, çocukların okulda gördükleri konulara ilgi duymalarını bekleriz ama konuları ilginç hale getirip anlatmayı pek başaramayız.

Haberin Devamı

İLK ADIM ÇOCUĞU İYİ TANIMAK
Yapılması gereken ilk şey, çocuğun günlük yaşamda en çok sevdiği ve ilgi duyduğu konuları gözlemlemek ve tanımaktır. Bununla beraber, ilkokul yaşlarındaki çocukların sadece somut problemleri çözebildiklerini, soyut ve çok sayıda değişken içeren problemleri algılayamadıklarını bilmek zorundayız. Bir muslukla dolan, iki muslukla boşalan havuzun ne zaman dolacağı, A şehrinden B şehrine giden arabaların ne zaman karşılaşacağı, ya da kalan sayının, eksilen sayının ve çıkan sayının analiz edildiği yüzlü basamak içeren problemler gibi karmaşık, soyut ve içinde pek çok değişken barındıran sorular, çocukların kapasitesinin çok üstünde olduğundan, anlaşılamaz ve çözülemez. Bu yüzden merak bir yana, derse karşı olumsuz duygular gelişmeye başlar. İlkokul yaşlarında, çocuklara somut; elle tutulur, gözle görülür problemler sunmak elzemdir. Bu yüzden hayat bilgisi, fen bilgisi, matematik gibi konuları mümkün olduğunca nesneleri kullanarak canlandırmak, doğadaki örnekleri göstermek, deneyler yapmayı desteklemek çok önemlidir. Benzer şekilde dil becerileri için de kullanılacak kitapların düzeyi bol resimli ve somut öyküleri içermelidir. Çok fazla metafor içeren öyküler, 12 yaş öncesinde etkili olmaz.
Çocuklar, ilginç ya da eğlenceli buldukları konulara doğal olarak çekilirler. O nedenle, çocuğun geliştirmesini istediğimiz bilgi, tutum ve becerilerini, onlara özel örneklerle pekiştirmek gereklidir. 30 kişilik bir sınıfta herkese aynı örneği vermek, sadece o örneğe ilgi duyanları etkiler ama diğerleri için ders süresini sıkıntılı bir ortama dönüştürür. Bu nedenle, ailelerin öğretmenlerle sıkı işbirliği yapması, çocuklarının ilgi duyduğu konuları öğretmene anlatması gereklidir. Böylece, öğretmenler de sınıf içi etkinliklerde ya da verdikleri ödevlerde her çocuğun ilgi alanını pekiştirerek öğrenme sürecini daha etkili, mutlu ve kalıcı kılabilir.

Haberin Devamı

STANDART BİLGİNİN DIŞINA ÇIKMAK GEREK
Öğretmenler program gereği sınıfa standart bilgiyi vermek zorunda kalsalar da, pekiştirme amaçlı ödevleri her çocuğun ilgi alanına göre şekillendirerek verebilirler. Böylece, kazanımların çok daha iyi olduğunu da göreceklerdir. Hafta sonları ailelerle müzelere, doğal alanlara, ören yerlerine, ya da kentte bulunan diğer kültürel etkinlik merkezlerine yapılacak geziler, çocukların taze belleklerinde hayat boyu iz taşıyacaktır.

ÖĞRETİM TEKNİKLERİ ÇOCUĞA ÖZEL OLMALI
Merak, çocuğa göre şekillendirilmelidir. Hiperaktif öğrencilerde, matematik dersi hareketlerle (örneğin açık alanda, parkta top oynayarak) yaptırılabilir. Örneğin çarpım tablosunu ezberlemesi gereken bir çocuk, odasında rutin ezber yapmak yerine, 3 kez beşer beşer sıçrayarak matematiği yaşayarak öğrenebilir ve bu sayede bedensel becerilerini de kullanma şansı bulabilir. Görsel yeteneği olan çocuklar, aynı konuyu resimler çizerek çalışabilir. Müzik becerisi olanlar da tempo ve ritim çalışmalarıyla matematiği yaşayabilir.
Öğretim yöntem ve tekniklerini çocuklara göre bireysel olarak ayarlamak, zor bir iş değildir. Bu şekilde her çocuğun kendi ilgisi, odaklanması ve konuyla ilgili merak duygusu da gelişecektir.

Haberin Devamı

PROF. DR. GÜNSELİ ORHON KİMDİR?
1988 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olan Günseli, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Eğitim Programları ve Öğretim Anabilim Dalı’nda tamamladı. 1997 yılından bu yana, Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Programları ve Öğretim Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapıyor.
Prof. Dr. Günseli Orhon, özellikle eğitim programlarında yaratıcı düşünme ve problem çözme becerilerinin geliştirilmesi, mizahın eğitimde kullanılması, yaratıcı öğretim materyallerinin geliştirilmesi ve yaratıcı yazarlık konularında pek çok yurt içi ve yurt dışı araştırma, makale, bildiri, kitap ve kitap bölüm yazarlıklarına sahiptir.
Orhon’un bilim insanı kimliğinin yanı sıra, uluslararası Film ve senaryo yarışmalarında ödül almış senaryo yazarlığı da bulunuyor.

BAKMADAN GEÇME!