Ergenlerin dijital paralarla ilişkisi

Güncelleme Tarihi:

Ergenlerin dijital paralarla ilişkisi
Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2022 09:05

Sanal dünya, dijital paraların keşfedilmesiyle ekonomi alanına da kaydı. Henüz deney aşamasında olduğu söylenen ve uzun dönemde etkileri tam tespit edilemeyen bu gelişmedeki heyecan bu konu ile ilgili pek çok insanın ilgisini çekti.

Haberin Devamı

Kısa sürede ciddi rakamlarla kazanç sağlama imkanı heyecan ve ödül odaklı gençlerin de ilgisini çekmeyi başardı. Bu nedenle sonuçlarını düşünmeden bu işe giren ve ailesini, geleceğini tehlikeye atan gençlerin sayısı gittikçe arttı. 

GELİŞİM, GENÇLİK DÖNEMİ VE RİSK ALMA
Çocuklar ana  rahmine düşmeleri ile birlikte mucizevi bir şekilde bir büyüme ve gelişme dönemi başlar. Fiziksel ve bedensel gelişme oldukça hızla sürerken beyinin tüm çocukluk ve ergenlik boyunca diğer dönemlerde görülemeyecek bir değişim ve dinamizmi mevcuttur. Çocuk ve ergenlerimizin temel gereksinimlerini anlayabilmemiz için bu gelişimi de bilmemiz gerekir. Çocuklar aslında onlara sunulan genetik mirasla dünyaya gelirler. Çocukların kişiliklerinin çoğunlukla yetiştirilme ile ilişkili olduğunu öne süren eski kuramlar, yeni bilimsel araştırmalar neticesinde çürütüldü.

Haberin Devamı

Bu yüzden anne baba olarak “ideal” ebeveyn olmak için gösterilen aşırı çaba yerine “yeterince iyi” olma fikrini yerleştirmek çok daha doğrudur. Bir çocuk dünyaya getirdiğimiz zaman, beslenme, fiziksel bakım gibi temel yaşamsal ihtiyaçlarının yanı sıra ilgi ve sevgi gibi ruhsal ihtiyaçları da karşılamamız gereklidir. Peki çocuklarımızın hem bizim arzularımızı gerçekleştirip hem de genetik yapılarından da kaynaklanan doğalarını en iyi şekilde yaşayıp mutlu olabilmeleri için gereklilikler nelerdir. Kuşkusuz bu gereklilikler her gelişim döneminde değişebileceği gibi her çocuğun gereksinimlerine göre de değişecektir. Burada sanırım sihirli sözcük benim danışan ailelerime hep söylediğim 'çocuğunu iyi anlamak'tan geçer.

Bebekken fiziksel ihtiyaçlarını ve sevgi, ilgi gereksinimini anladığımız çocuklarımızın her dönem değişen ihtiyaçlarını anlamalıyız. İlkokulun son yıllarına doğru çocuğun zihinsel süreçlerinde niteliksel bir değişim oluşmaya başlar. Artık beş duyusu ile algılayamadığı verileri işleyebildiği 'soyut düşünme' biçimine kavuşur. Soyut düşünce, erişkin tarzı düşünebilmeyi kazandırır. Çocukların kendi dünyalarını ve dış dünyayı daha karmaşık biçimlerde anlamalarını sağlar. Mantıksal sonuç çıkarmaları, dikkati yoğunlaştırma yetenekleri, dikkat ve bellek kapasiteleri oldukça gelişir.

Haberin Devamı

Çocuklar bu dönemde sebep-sonuç ilişkileri kurmaya ve mantıksal bir sonuca gitmeye başlarlar. Soyut düşünce, çocuklara eylemden öncesini öngörebilme yeteneğini kazandırır. Bu gelişim sonucu, çocuk başkalarının davranışının ne tür sonuçlar getirdiğini gözlemleyip benzer biçimde davrandıklarında aynı sonuçların kendileri için de geçerli olabileceğini anlayabilirler. Çocuklar bu dönemde sadece kendi algılarıyla ilgili değil, çevresi yani annesi, babası, öğretmenleri ve arkadaşlarının onun hakkındaki düşüncelerinden ve algılarından ve ona yansıtmalarından etkilenen 'Benlik kavramı'nı geliştirir. Benlik algısı, bireyin ne olduğu ile ne olmak istediği arasındaki farka ilişkin duygularını gösterir. Olumlu benlik algısı, kendini onaylaması, kendinden hoşnut olması  sonucu oluşur. Bunun için çevreden aldığı olumlu geri bildirimler kendisinin olumlu taraflarının becerilerinin fark edilmesi oldukça önem taşır.

Haberin Devamı

Çocuklar okul döneminde  daha ciddi arkadaşlık bağları kurarak hayatları boyunca devam ettirecekleri sosyal  becerileri geliştirirler. Kendi cinsiyeti ile daha çok paylaşım bu döneme özgüdür. Gelişimsel olarak okul çağı çocuğu daha karmaşık ilişkiler geliştirmeye ve insanlarla empati yapabilme onların duygu ve davranışlarını anlayabilme yetilerine sahiptir. Bu dönemin ardından gelen ergenlik dönemi gerçekten anlaşılması gereken önemli bir gelişim dönemidir. Bu dönem özellikle karar verme, planlama, organize olma ve karakterin şekillendiği beynin ön bölümü olan frontal lobun gelişimi devam ettiği için; risk davranışı, kötü alışkanlıklar, stres, dijital dünya, cinsiyet hormon etkileri, adli durumlar gibi  sorunlarla karşılaşmak muhtemeldir. Ergenleri artık gelişimlerini tamamlamış küçük erişkinler gibi görmek uygun değildir.

Haberin Devamı

 
EBEVEYNLERİN RİSKLİ DAVRANIŞLARA UYGUN TUTUMLARI
Ergen beyninin öğrenmeye olan yatkınlığı  nedeniyle ergenler doğası gereği bilgiye inanılmaz saygısı  ve kim olduklarına yönelik merakları çoğu kere onların lehine kullanılabilir. İyileşme ve değişme potansiyelleri her zaman harekete geçirilebilir. Bu yüzden ergenimizin ilgi alanı finans yönündeyse bunu fark edip doğru yönlendirme ve bilgilendirme sağlıklı adımlar atmasını sağlayacaktır.

Bu dönemde ergenimizin bizden habersiz riskli bir yatırıma girme olasılığı ya da gizli davranışlarına karşılık bu dönemin bu özelliklerini bilerek yaklaşmak ve ona yakın olmayı iletişimi iyi tutmayı ne yaptığından nasıl bir çevre ile iletişim halinde olduğunu, arkadaş çevresi internette uğraştığı alanları takip etmemiz gereklidir.

Haberin Devamı

Ergenlik dönemindeki çocuğun hem erişkin hayata hazırlanma, anne babadan kopma, kendi çizgisini oluşturma yolunda yaşadığı güçlükler anlaşılmalıdır. Anne ve babaların öncelikle çocuklarını tanımaları, onların ilgi ve yeteneklerini bilmeleri, onları özerk kılmak üzere fırsat hazırlamaları, nihayet onların sorunlarına önce iyi bir dinleyici olarak kulak vermeleri ve sabırlıca onlara çok saçma ve yersiz gelen fikirleri bile bölmeden, kesmeden dinlemeleri, mevcut sorun ile ilgili bir durum tespiti yaptıktan sonra ergene bu sorunu nasıl çözmeyi düşündüğünü sormaları uygundur. Bu şekilde hem çocuğunuzun henüz tam gelişememiş olan planlama, organize etme, sorun çözme ve yargılama yetilerini geliştirmesine yardımcı olursunuz. Hem de onun çok önem verdiği özerkliği desteklemiş olursunuz. Çocuğunuzun ilgi alanlarını fark edin ve doğru yönlendirin. Bu dönemde ergene net sınırlar koymak anne baba ve ergen ilişkisini güçlendirir. Henüz yeterli beyin ön lop gelişimi sağlanamadığı için bazen kendini kontrol edemeyeceği ve gereksiz risklere girebileceği durumlarda yakınında ve takibinde olmak sınırları çizmek halen ebeveynin görevidir.

Hem onun özerkliğine saygı duyarken, denetimi de ince bir dengede götürmek gerekir. Günümüzün bir gerçeği olan dijital dünya ile etkileşim düzenlenmesi gereken önemli bir alan olarak ele alınmalıdır. Sınırlar net olmalıdır. Bütçe yapmaları sağlanmalıdır. Büyük miktarlarda para ya da kredi kartlarına ulaşımları sınırlanmalıdır.

GENÇLERLE NASIL İLETİŞİME GEÇMELİ?
Bu yaş döneminde tehlikeyi küçümseme, kendilerine hiçbir şey olmayacağı asla yakalanmayacakları gibi düşünceleri mevcuttur. 
• Bu durumda genci iyice dinlemek ve tartışmadan süreç hakkında konuşmak faydalı olabilir.
• Bilgiye olan saygıları nedeniyle uygun bilimsel veriler genç ile paylaşılabilir, okumaları sağlanabilir. 
• Genç ile sinirli iken değil sakinleştikleri zaman iletişime geçilmelidir. 
• Ergenlerin yaşadıkları süreç ile ilgili duygu düşünce ve yaptıklarını yazacağı bir günlük tutmaları önerilebilir.

PROF.DR.NESLİHAN İNAL KİMDİR?
Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı başkanıdır.1996 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini 2001 yılında tamamlayarak, 2002-2004 tarihleri arasında öğretim görevlisi uzman doktor, 2004-2010 tarihleri arasında yardımcı doçent doktor, 2010-2015 tarihleri arasında doçent doktor ünvanını aldı. 2015 yılından itibaren profesör doktor olarak çalışmaya devam ediyor.

Araştırma ilgi alanlarını başta çocuk ve ergenlerde duygudurum bozuklukları (depresyon ve bipolar bozukluk) olmak üzere dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, teknoloji ve ekran bağımlılığı, öğrenme bozuklukları(disleksi) ve çocuklarda psikofarmakolojik ilaç kullanımı oluşturuyor. Duygudurum bozuklukları alanına, TPD duygudurum bozuklukları araştırma ödülü (2002), Bipolar Bozukluklar Derneği Araştırma Proje Ödülü (2009), International Society of Bipolar Disorders (ISBD) bipolar bozukluklar alanında uluslararası genç araştırmacı ödülünü kazandı. 

BAKMADAN GEÇME!