Çocuklarımızı ekrandan nasıl korumalıyız?

Güncelleme Tarihi:

Çocuklarımızı ekrandan nasıl korumalıyız
Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2023 14:46

Günümüzde çocukların teknoloji ve ekranla karşılaşma yaşları oldukça erken dönemlere çekilmiş durumda, oysa bazı ülkelerde bebek ve çocuk koruyucu ruh sağlığı adına ilk 3 ve4 yaşlarda ekran kullanımının sıfır düzeyde olmasına dair düzenlemeler oluşturduğunu da duyuyoruz. Bebek beyninin özellikle anne, baba ve sosyal çevre ile etkileşimi sayesinde geliştiğini, bu sayede sinir hücreleri arasında yeni bağlantılar oluştuğunu; çocuklarda, başkasını gözlem, taklit edebilme ve oyun sayesinde öğrenmenin gerçekleştiğini biliyoruz.

Haberin Devamı

Tüm bu bilgiler bize esasında, anne babayla etkileşimin yerine geçen dijital ekranla karşılaşma ne kadar geç olursa, bebek ve çocukların sosyal beyninin o derecede fazla gelişebileceğini ve tüm yaşamda kullanacağı sosyal becerilerin sekteye uğramadan kazanımlarla ilerleyeceğini gösteriyor.

BİLİŞSEL BECERİLER BOZULUYOR
Çocukların dijital ekran maruziyet süresiyle ilgili bir takım genel olarak kullanılabilecek süreler ve kısıtlamalar Dünya Sağlık Örgütü gibi otoriteler tarafından da belirlense bile, her çocuğu biricik ve kendine özgü özellikleri ve gereksinimleri ile kabul ederek, buna göre değerlendirmekte fayda var. Günümüzde dijital oyunlar, video kanallarından sürekli video seyretme gibi durumlarla ekran süresinde artışın, çocukların dikkat süreleri, dürtü kontrolleri ve diğer bazı bilişsel ve sosyal beceri işlevlerinde bozulmalara yol açtığı biliniyor. Kimi çocuk beyin yapısındaki özelliklere göre daha fazla ekran bağımlılığı geliştirme riski taşırken, kimi çocuk ekran karşısında kalmaktan daha çabuk sıkılıyor. Ekrandan daha çabuk sıkılabilen, bedensel oyunlara, sosyal etkileşimli aktivitelere yönelmeyi yeğleyen yapıdaki çocuk, ekran bağımlılığı geliştirme riski olana göre ekranın olumsuz etkilerinden daha çok korunur. O nedenle çocuklarının ekran süresini belirlerken, anne babaya, çocuğunun duygusal, sosyal ve davranışsal özelliklerini iyi takip etmek, bağımlılığa dair bireysel riskleri önceden belirlemek gibi görevler düşüyor. Bir bebek veya çocuk gelişim sürecinde, dijital ekrana değil, anne babasına, onlarla oynadığı oyunlara, birlikte yapılan aktivitelere, sohbetlere gereksinim duyar.

Haberin Devamı

BAĞIMLILIK OLMADAN ÖNLEM ALIN
Davranışsal bağımlılıklarda kişi o şey için çok güçlü bir istek duyar, zaman kontrolünde zorlanır ve o davranış için ısrarcı olur. Zaman içinde tolerans yani o davranış içi harcanan sürede artma olur ve o davranış engellendiğinde de yoksunluk dediğimiz, o aktiviteyi azaltırken veya durdururken hoş olmayan duygular ortaya çıkıyor. Ekran veya dijital bağımlılık olarak tanımlayabileceğimiz, dijital oyunlar, sosyal medya veya videolardan uzak duramama, bundan başka şeylerle ilgilenmek istememe durumu küçük yaş çocuklarda henüz başlangıç döneminde olarak düşünülebildiğinden, bu yaşlarda, henüz bağımlılık ortaya çıkmadan alınacak önlemler büyük önem taşıyor.
Dijital bağımlılık ortaya çıktığında tedavi etmeye çalışmaktansa, çocuğu ve genci bundan korumak, hayat düzenini daha önceden, bağımlılıklar gelişmeyecek şekilde, ailenin sağlayabileceği olanaklar doğrultusunda, çocuğun istek ve becerilerine göre ayarlamaya çalışmak en doğru yaklaşım.

Haberin Devamı

KİTAP OKUMAYI EĞLENCELİ BİR AKTİVİTE HALİNE GETİRİN
Koruyucu ruh sağlığı için bir çocuğun erken yaşlarda fiziksel etkinliklerle, sporla, sanatla, doğayla tanışması, hem ergenlikte kimlik gelişiminde olumlu etki gösterecek, gencin bocalamasını engelleyecek, hem sosyal becerisini destekleyecek hem de olası davranışsal ve diğer alkol ve madde bağımlılıklarından koruyabilecek. Küçük yaştan başlayarak kitap okuma alışkanlığının kazandırılması, kitap okumayı bir mecburiyet değil, zevkli bir aktiviteye çevrilmesinin de koruyucu ruh sağlığı için katkısı büyüktür. Maalesef günümüzde çocukların çabucak sıkıldığını ve kendisini ekran ile oyalamaya çalıştığını gözlemliyoruz. Aile içinde çok erken yaşlardan itibaren “vakit tüketmeye” değil, boş vakit içinde bir şeyler “üretmeye” yönelik bir yaşam biçiminin benimsenmesi, ileriki yaşlarda çocuğun üretimden ve yararlı olmaktan zevk almasını sağlayacak ve depresif belirtiler gelişmesine, can sıkıntısına karşı koruyucu olacak. Doğada vakit geçirmek, evde ya da bir köyde bir hayvana bakım verme olanağı olamasa bile, doğa ve bitki okuryazarı olabilmek, doğada vakit geçirme imkanı yoksa evde en azından çiçek yetiştirmek, çocuğun içinde yaşadığı doğayla ilgili okul dışında da bilgi sahibi olmasını desteklerken, aynı zamanda bir canlıya bakım vermenin, bir tohumun filizlenmesine ve büyümesine şahit olmanın mutluluğunu yaşamasını sağlayabilir.

Haberin Devamı

YAZ TATİLLERİ RİSKLİDİR
Dijital bağımlılık gelişimi ve ekran maruziyet süresinin artışı için uzun yaz tatilleri risklidir. Özellikle çalışan anne babaların en büyük kaygısı, yaz tatilinin planlamasında güçlükler ve çocuğun kontrolsüz ekran karşısında kalmasının önüne geçilememesi. Bunun için yaz okulları, spor okulları, yazın düzenlenen bilim, doğal yaşam, sanat ve spor kampları kurtarıcı olabilir. Tüm bunlara maddi olarak ulaşmakta zorlanan ailelere öneriler, yaz günlerinin içerik planlamasının çocuklarla birlikte önceden yapılması, ekran süresinin kontrollü olması için yapılabilecek etkinliklerin, sorunlu ekran kullanımı gelişmeden düzenlenmesi, ekran süresinin kurallarının belirlenmesi, bunlar için etkinlik seçenek listelerinin yapılması olabilir. Yaz dönemleri çocuğun ailesiyle birlikte geçirebileceği, tüm sene okulda öğrendiklerini ev içi iş, beceri geliştirme, sosyal oyun ve etkinliklerle pekiştireceği, rahat rahat kitap okuma ve doğayla buluşma zamanı bulacağı bir fırsat dönemi olarak değerlendirilmeli.

Haberin Devamı

PROF. DR. BURCU ÖZBARAN KİMDİR?
2004 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı’nda Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlığını almış, 2010 yılında doçent, 2015 yılında profesör oldu. 2008 yılında Halime Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Vakfı’nda Psikanalitik Yönelimli Bireysel ve Grup Psikoterapileri Eğitimini tamamlamış, 2012’de psikoterapist ünvanını alı. Özel muayenehanesi yanısıra, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı öğretim üyesi ve ağırlıklı olarak Bebek ve Erken Çocukluk Ruh Sağlığı, Otizm Spektrum Bozuklukları, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi, Yeme Bozuklukları alanlarında çalışıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!