Belgesel izledi, çevre aktivisti oldu

Güncelleme Tarihi:

Belgesel izledi, çevre aktivisti oldu
Oluşturulma Tarihi: Aralık 21, 2021 10:45

Karantina döneminde evde otururken bir belgesel izlemeye başladı. O belgesel bittiğinde değişen hayatının ilk dakikalarını yaşıyordu. 18 yaşındaki Elif Sarah Hearn, ünlü primatolog Jane Goodall’ın hayatını anlatan The Hope belgeselini izledi ve çevre aktivisti oldu. Eski alışkanlıklarını geride bırakan Hearn, bir buçuk yıldır dünyayı korumak ve yöntemlerini ulaşabildiği kadar insana öğretmek için çalışıyor.

Haberin Devamı

Annesi Türk Babası İngiliz olan Elif Sarah Hearn, Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi’nde 11'inci sınıf öğrencisi. Hearn belgeselden sonra değişen hayatını şöyle anlattı; “Belgeselin sonunda gençlerle ilgili bir kısım vardı. Nasıl değişime öncülük edilebilir, nasıl bir değişim yaratılabilir gibi sorulara yanıt veriyordu. Çok heyecanlanmıştım. O an çevre ve iklim sorunuyla ilgili bir şeyler yapabileceğimi düşündüm.”

"HEMEN KOLLARI SIVADIM”
Düşünür düşünmez işe koyulan Elif Sarah 1991 yılında Jane Goodall tarafından kurulan Roots &Shoots organizasyonunun web sitesine girdi ve bir e-posta gönderdi. Hearn; “Zaten çevre ve biyolojiye çok fazla ilgim vardı. Belgeseli izleyince araştırma yaptım ve gençlere yönelik bir organizasyonun olduğunu fark ettim. Global bir organizasyon olmasına rağmen Türkiye’de bir ayağı yoktu ve ben bayağı üzülmüşüm. Hemen Avusturya’daki genel merkeziyle iletişime geçtim. Bir iki hafta gibi bir sürede dönüş yaptılar. Benim mailimden sonra Türkiye’de bu projeyi başlatmak istediklerini belirttiler. O günden itibaren 6-7 aylık süreç boyunca bu dünyaca ünlü derneğin Türkiye’ye getirilmesi için elimden gelen her şeyi yaptım. 6 aylık sürenin sonunda en büyük organizasyonlardan biri Roots&Shoots Türkiye’ye temsilcilik açtı. Benim de aktivistlik sürecim başladı.
Benim babam İngiliz. İngiltere çevre bilinci konusunda çok duyarlı ve oturmuş projeleri var. Mesela basit gibi görünse de çöpler ayrıştırılır, çocuklara küçük yaşta çevreyle ilgili eğitimler verilir, hayvanlarla doğayla iç içe bir yaşamdan uzak değiller. Doğrudan kuş gözlemleri, farklı canlı türlerini tanıma gibi çalışmalar var. Ben de aktivist olmaya karar verdiğimde bu eğitimleri de ben Türkiye’ye getirmek istiyordum. Teklifimin kabul edilmesinde bu düşüncelerim etkili oldu.

Haberin Devamı

TABLOYU GÖRÜNCE ‘EYVAH!’ DEDİM
İklim değişikliği krizi ile ilgili karşıma çıkan tehlikeleri görünce ‘Eyvah! bizim geleceğimiz elimizden alınıyor’ dedim. Kuzey Yarımküre’de plastik atıklardan çöplerden oluşan Türkiye’nin yüzölçümünün iki katı büyüklüğünde bir ada var. Eğer böyle giderse 2050 yılına kadar kaynaklarımız tükenip yok olacak. Bir şeyleri değiştirmezsek eğer karar vericiler belirli politikaları devreye sokmazsa ileriki kuşaklar olarak çok kötü etkilenecek dedim ve bizim bir şey yapmamız gerekiyor. Çünkü eğer ses çıkarmazsak değişimi yaratamayız dedim. Bir kişinin hayatına bile dokunabilsem bu konuda kendimi mutlu edebileceğim. Benim için 'çevre aktivisti' olmak demek bir değişimin parçası olmaya çalışmak demek. Önce ailemizden, çevremizden başlamamız gerekiyor. Mesela yaşadığım ilçenin belediyesi her apartmana artık geri dönüşüm kutuları koydu. Bu benim şehrim, ilçemde olan bir şey. Her yerde olan bir şey değil ama bunun gibi küçük şeyler bile çevreye en azından biraz da olsa kendilerinden başlayarak katkı sağlayabileceğini düşünüyorum.”

Haberin Devamı

PARİS ANLAŞMASINDA PAYIMIZ VAR
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde okunan bir mektubumuz var. En genç milletvekili, CHP Bartın milletvekili Aysu Bankoğlu tarafından kürsüde dile getirildi. Onu biz yazdık gençler olarak ve o mektuptan sonra Paris İklim Anlaşması onaylandı. İyi ki de onaylandı. Biz antlaşmanın imzalanmasında payımız olduğunu düşünüyoruz. Bu da güzel kısım çünkü gençler olarak karar vericilerimize sesimizi duyurduk. Bunu başardık ve ileride daha çok sesimizi duyurabiliriz. Antlaşmanın maddelerinin uygulamaya konmasını istiyoruz.

GELECEK NESİLLERİ BİZ YÖNETECEĞİZ
Bence sorun gibi çözüm de birbirine bağlı. Özellikle refah seviyesi düşük toplumların çevreye daha çok zarar verdiği görülüyor. Çünkü insanlar kendi hayat sorunlarıyla ilgilenmekten göstermesi gereken gayreti göstermiyor. Evine doğru düzgün ekmek götüremeyen bir insana iklim krizi dememiz mantıksız olur. Bu yüzden insanların refah seviyelerini arttırmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu da nasıl olabilir? Ancak eğitimle. Hayalim ileride hem biyoloji hem de çevre konusunda uzmanlaşıp sorunlarda söz sahibi olmak. Çünkü sonuçta bu dünya bize kalacak. Gelecek nesilleri biz yöneteceğiz ve bize göre şekillendirilmesi gerektiğini düşünüyorum."

Haberin Devamı

ESKİ ALIŞKANLIKLARINI GERİDE BIRAKAN ELİF SARAH HEARN
-Plastik şişe kullanmak yerine matarasıyla geziyor
-Hayvansal gıdalardan uzak duruyor
-Çöplerini ayrıştırıp geri dönüşüme önem veriyor
-Üretiminde litrelerce su kullanıldığı için sıfır kıyafet yerine ikinci el tercih ediyor
-Çamaşır ve bulaşıkları elde yıkamaya özen gösteriyor

JANE GOODALL KİMDİR?
1934 doğumlu İngiliz primatolog ve antropolog Jane Goodall sekreterlik yaptığı 60’lı yıllarda ünlü antropolog Louis Leakey’in asistanı olarak şempanzeler üzerinde çalışma için Tanzanya’ya gitti. Bilim çevreleri, üniversite eğitimi almamış genç bir kadının önemli bir saha araştırmasında yer almasından çok rahatsız olmuştu. Ancak Goodall, kendini akademik olarak geliştirmeyi ve Cambridge Üniversitesinden doktorasını almayı başardı. Şempanzelere numara yerine isim veren Goodall, bu canlılarla sandığımızdan daha çok ortak yönümüz olduğunu ortaya çıkardı. Onların zekaları, duyguları, karakterleri ve sosyal ilişkileri üzerine çalıştı. Zaman içinde yaptığı keşiflerle şempanzelere dair bilinenleri değiştirerek primatolojinin öncülerinden oldu.

BAKMADAN GEÇME!