Şiirleriniz

Güncelleme Tarihi:

Şiirleriniz
Oluşturulma Tarihi: Ocak 30, 2001 00:00


Talat KIRCAN
Haberin Devamı

Babadağ’a çarpan bulutlar

ELİMDE Orhan Tez'in bir dizi kitabı var. Şiir, deneme, öykü, günce kitapları. Fotoğraf Türküsü, Oldu İşte ve Herşey Zamanı Gelince, Tez'in şiirlerini topladığı yapıtlar. Aslında bunlara kitap demek biraz zor. Daha çok broşür irisi. İlk şiirlerinde içeriği biçime hapseden, bu yüzden şairaneliği ikinci plana iten Tez'in son şiirleri daha bir olgun. Özellikle şiirini biçime kurban etmediği yapıtlarını büyük beğeni ile okudum. Duygulu, usta işi:

Sırtım duvara dayalı

Bir yastık var belki yok

Gözlerim tavana çakılı

Karnım aç belki tok

Kalbim duraksız bir kuş

Aşığım sana belkisi yok

Denizin Sitemi, İtirafname, İstanbul'da Değişir İnsanın Huyu şiirleri bu dediklerime en güzel örnek.

Orhan Tez'in öykülerini topladığı kitabı Duyan da Birşey Yaptığımız Sanacak. Bir de Denizin Utancı var. Denemelerini topladığı ödüllü bir kitap. Oldum bittim deneme türüne ısınamadım. Montaigne'in denemelerinin dışında hep yorulmuşumdur okurken. Aslında bu bahaneleri sıralarken, Tez'in diğer kitaplarından kaçıp, sözü Fethiye Günlüğü'ne getirmek istiyorum. Çünkü tüm kitaplarını büyük bir dikkatle okudum. Ancak Fethiye Günlüğü bir başka. Sanki bir kitap okumuyorsunuz, Gün gün Fethiye'yi yaşıyorsunuz. Havası, denizi, denizinin rengi, kumsalı, turisti, kış gelende dolan kahveleri, sanatçıları, söylenceleri ile yaşıyorsunuz kıpır kıpır bir Fethiye'yi. Bazen üşüyorsunuz, bazen sıcaktan bunalıyorsunuz. Akıcı, hani ele alınınca bir türlü bırakılamayan kitaplardan. 25 ekimde başlayan günlerin serüveni bitmeden, Likya'nın 7 kentinde geziyorsunuz, bir yanadan bilgilenerek.

Tez, şiirlerinde, günlüğünde, öykülerinde yağmur temini sıkça kullanıyor. Belki de kendisiyle özdeşleştiriyor yağmuru ve bulutu. Çünkü Tez, Babadağ'a çarpan yağmur yüklü bulutlar gibi bazen rahmetini, bazen zulmetini bırakıyor Fethiye toprağına.

Sanatçı, öykülerini topladığı kitabına Duyan da Bir Şeyler Yaptığımızı Sanacak adını vermiş. Valla duyan bir şey yaptığını sanır mı, sanmaz mı bilemem. Ama Orhan Tez'in kitaplarını okursanız birşeyler yazdığını göreceksiniz. T.K.

DOSTLUKLARDA

Aksi bir rüzgár çıktı

Sevgiyi budayan kuşku

Başım ağrıyor

O günlerin artığı birkaç anı

Soğukluğun gizlice başlaması

Şaşkınım

sesime sevinç yakışmıyor

Geçmişe gömdüğüm merhaba

Yorulup sızan hoşgörü

Başım ağrıyor

Çadırını toplayan coşkulu geceler

Bana içerleyen acılar

Şaşkınım

Sesime sevinç yakışmıyor

Fırtına gören denizler

Yağmur görmeyen topraklar

Başım ağrıyor

Can'ı uğurlarken akan gözyaşım

Çağın avucunda boğulan dostluklar

Şaşkınım

Sesime sevinç yakışmıyor

Süreyya BERFE

GEL

Hadi gel sevgilim

Seninle tanıştığımız

Sahilin o en güzel olduğu yere

Gözlerin denize renk versin

Deniz kıskansın gözlerini görünce.

Gelmedin.

Kaç kez oldu beni aldattığın?

Ben öksüz, deniz öksüz kaldık birlikte

Gözlerinde bir dünya kurmuştum

Umut ve güzelliklerle dolu

Bir yuvamız olacaktı mutlu

Sevecektik birbirimizi

Ömür boyu

Gelmedin.

Aldatılmak kaderim mi bilmem

Söz vermiştik birbirimize

Hiç ayrılmayacağız diye

Ben öksüz, deniz öksüz niye?

Kayaların en sarp olduğu

Ölümün mutlak olduğu

Zirveye tırmanacağım

Boşluğa bırakacağım kendimi

Tüm acılarım bitsin diye.

Özcan NEVRES

SEVİYORUM SENİ

sevinçlerin acılara karıştığı gecede

sırat köprüsünde cambazlığa hayır diyemem

kasırganın önünde yönsüz bir yaprak

gibi uçup gidince başımdaki şapka

kirpiklerimin ucunda sağnak, ağlayamam

pisem pisem yağmur yağdıkça

seviyorum seni

son yaktığın şamdan hala duruyor başucumda

mumun gözyaşı donup kalmış alevlerde

çırpındıkça batıyorum gecenin zifiri karanlığına

görmezler bile görme yarışında seni çoktan geçti

şişeden kadehime akıyor sana söyleyemediklerim

yudum yudum içtikçe

seviyorum seni

bir zamanlar, aaahh bir zamanlar

baharın en renkli kelebeği bizdik

ayrılık buluşmanın yeldeğirmenidir derler

kavuşmanın sevincini türk filmlerinden öğrenmedik mi

‘‘kapıyı kapat, unut’’ diyor kör olası kör şeytan

kim ne derse desin her dört mevsimde

seviyorum seni

her gece gökyüzü sessizce yıkılır üstüme

karanlıkta deprem sonrasını yaşarım kendimce

çığlıklarımda adın kaybolur sesimin tonlarında

kayıp listelerinde sanki adın yazılı gibi

sensizliğin hüznünü yazmak düşünce payıma

her sevda şiiri yazdıkça

seviyorum seni

Mehmet GENÇ

Haftanın şiiri

DİPSİZ KUYU

Ben bir kuyuyum derin mi derin

Yosun tutmuş öyküsü duvarımda çilenin

Aylar, yıllar geçiyor

İçime kimseler eğilmiyor

Su çekmiyor kovamdan, içmiyor...

Böyle mi olmalı benim kaderim?

Taşıp dışıma

Çoban ayakları okşamak isterim

Kana kana içilmek, doyulmak isterim...

Neden düşmüyor içime

dost bir insan gölgesi?

Yıllardır duyduğum

hep köpek uluması, kurt sesi...

Ne olur yanıbaşımdan bir kişi geçse

Varsın beğenmesin suyumu

Çekmesin, kırsın kovamı

Ama bir yudumcuk içse...

Erhan TIĞLI

UNUTSAM

Şemsiyemi unutsam dışarı çıkarken

Tesadüf bu ya

Mevsim yağmurları bastırsa aniden

Islansam sırılsıklam...

Yoksa kafama takılır bulutlar

Damlaların hatırı bende kalır

Elif YAVUZ

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!