Safiye Ayla’nın son aşkı

Güncelleme Tarihi:

Safiye Ayla’nın son aşkı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 24, 2007 00:30

Safiye Ayla, kendisine bir aşık gibi bağlanan şövalye ruhlu "Turna Ragıp" ve çömezleri bendeniz, üçlü gibiydik. Safiye Ayla Hanımefendiye rahmet diliyor ve Çeşme sularına onun için bir tane gül bırakıyorum..

Safiye Ayla’nın son aşkı
SAFİYE AYLA ile "Turna Ragıp" derin bir dostlukla birbirlerine kaynaşmışlardı. Vefa, sevda, saygı ve hürmet, bu platonik aşkın en temel şerbetleriydi. Safiye Ayla’nın genç kızlığında ilk aşkı ünlü gazeteci "Naci Sadullah" idi. Daha sonra hayatına bir çok erkek girdi, Şerif Muhittin Targan ile evlendi. Ama yaşamının son yıllarında, yaşı kendisinden ve ilk sevgilisi Naci Sadullah’tan tam 40 yaş küçük olan, üstelik bu ünlü yazarın yeğeni olan Turna Ragıp’a olan bağlılığı, derin hatıralarından gelen nostaljik bir eski gençlik tutkusu ile Ragıp ağabeyin avare şövalyeliğine olan hayranlığında düğümlenen bir büyüden kaynaklanıyordu herhalde.. Mağrur ve renk vermez Safiye Ayla’nın içi titrerdi, Ragıp’ına bakarken; şiş göbekli kovboy-şövalye karışımı Turna Ragıp ise, "Safiye emret!.. Roma’yı yakayım!" diye şatafatlı palavrasını patlatır, ardından gök gürültüsü gibi gümbür gümbür gülerdi! Tam denizin ortasında "Yaşasın deryalar, yaşasın Safiye Sultan’lar!.." deyip toplu tabancasını çekip rüzgara karşı kurşun sıktığına bile şahit olmuştum.MÜTHİŞ HATIRALARSafiye Ayla’nın hatıralarımda yaşayan dillere destan Çeşme günleri ve geceleri vardır. Safiye Hanım kocaman kelebek gözlükleri, kan kırmızısı tişörtü, incecik zarif siyah taytı ve altı yüksek süngerli şık ayakkabıları ile Çeşme İnkilap Caddesi’nden geçerken trafik bile bir anda dururdu. Safiye Ayla, "Delioğlan" ismini taktığı, için için belki sırılsıklam aşık bile olduğu Turna Ragıp ile Çeşme’de her buluşmalarında, hep yaverleri olarak yanlarındaydım. Ragıp ağabeyin Şifne Apart sitesindeki dairesinde kalan Safiye Ayla, Çeşme masalarında tadına doyum olmaz sohbetler kaynatır, müthiş karizmasıyla bizleri büyülerdi.. Nice yat turlarımız, nice meşk alemli gecelerimiz, diğer dostlarımızla birlikte şıkır şıkır neşe ile demlenerek geçip gitmiştir. Aya Yorgi Koyu’na girerken, Safiye Hanım "Gemim gidiyor baştan.. Yelkenleri kumaştan.. Açılın denizlere.. Dolaşacağız baştan.." diye ünlü şarkısını tutturdu mu, coşkumuza diyecek olmazdı.1993 yılında Çeşme eski Kilise’de gerçekleştirdiğim fotoğraf sergimi, Başkan Faik Tütüncüoğlu ile eski Başkan Nuri Ertan’ı, iki yanına alan Safiye Ayla, alkışlar ve kahkahalar içinde açmıştı, birleştirici tavrı ile takdir toplamıştı. O gün sergi defterime, benim için "Maziyi yaşatan mazi gibi adam.." yazmış.. Vallahi pes doğrusu!..SON GÜNLERİ1994 yılı Ocak ayı başında Ragıp abi, Safiye Ayla’yı Hatay Poligon’daki evinden alıp, birlikte Antalya’ya keyif çatmaya götürdü. Bir süre sonra Safiye Hanım’ın ısrarı üzerine gaza basarak İstanbul’daki evine götüren Ragıp abi, o akşamın sabahı yine gaza basarak tek başına Çeşme’ye döndü. Beni arayıp birlikte geçirdikleri güzelim günleri anlattı, sana bilet alacağım hemen Paris’e uçacağız dedi.O gece 21 Ocak 1994’te Çeşme’deki evinde kalp krizi geçirerek, duvardaki Türk bayrağını da can havliyle çekip üzerini örttükten sonra öldü ve beni öksüz bıraktı. Cenazesini Alsancak Hocazade Camii’nden başta "Hızlı Bülent" olmak üzere motosiklet tutkunu arkadaşları ile birlikte kaldırdık. Cami kaldırımına yanaşan bir limuzine çağrıldım. Arka siyah cam aşağı indi. Siyah gözlük takmış bir kadın bana doğru eğilerek "Ragıp’ımı, şanına yaraşır gömün, eyi mi evladım?" dedi. Arabanın içindeki Safiye Ayla ağlıyordu.Ben de az sonra Kokluca Kabristanı’nda, Turna Ragıp’ı, dedesi İzmir’in ilk belediye Başkanı Ragıp Paşa’nın yanına gömdükten sonra, toprak yığınının üzerinde yaptığım konuşma ile ile tüm cemaati ağlattım. Safiye Hanım, 14 Ocak 1998’de vefat etti. Cenazesine, elimdeki "Turna Ragıp" yazılı çelenk ile katıldım.. Gani gani rahmetler yağsın üzerlerine!Turna Ragıp, şövalye ruhlu bir İzmirli’ydiAristokrat bir İzmir sülalesinden gelen "Ragıp Akatürk", Göztepe sahillerinde yüzücülüğü ve yüksekten denize güm diye atlaması sebebiyle "Turna" ismini almıştı. Paşa soylu olduğundan, "Paşazade" de derlerdi. Koyu İzmir fanatiği idiİzmir’in ilk belediye başkanlarından Ragıp Paşa’nın torunuydu. Atatürk’ün silah arkadaşı, Çanakkale Harp Malulü, ilk Türk savaş pilotlarından Binbaşı Ali Rıza Akatürk’ün oğluydu. Cennet mekan, Türk hanımefendisi, şopenist Talia Hanım’ın hiç büyümeyen bızdık evladıydı. Melda, Senay, Suna isimli üç kızkardeşi vardı.Atatürk’ün eşi Latife Hanım’ın ailesi ile yakın akraba idiler. Hızlı muhalif-solcu gazeteci Naci Sadullah’ın yeğeniydi.Hiç evlenmedi, hiç işte çalışmadı. Çifter Amerikan arabaları, çifter yatları, çifter motorsikletleriyle bohem ve hızlı yaşayan bir aristokrat şövalye idi. Aynı zamanda sevimli bir halk adamıydı. Çizmeli, kovboy şapkalı, egsantrik giysileri ile hem silahşör, hem kovboy, hem korsan, hem pilot emeklisi tadında bir film kahramanı gibiydi. Gladyatör filmlerinin yıldızı Victor Mature ile Orson Welles karışımı bir garip sinemasal karakterdi.Sovyetler Birliği yıkıldıkta sonra, gidip bir Rus gambotu satın aldı. Gambotun gönderinden korsan bayrağı sallayıp, Aya Yorgi Koyu’na süzülürken, tüm yabancı yatlardan bizi filme çekerlerdi. Gambotun kıçına, "Sana Ne" ismini yazmıştı."Güneydoğu’ya çarpışmaya gideceğiz, ordumuz yardım bekliyor" diyerek şevrole arabasıyla beni bir gün evden kaldırdı. Arabasının arkası cephanelik gibiydi. Vaz- geçirinceye kadar anam ağladı. Gidip, Balıklıova girişindeki tümsekten denize doğru revolver patlatıp, hızımızı kestik!
Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!