EGE'ye özgü otantik mimarisi, parke taşlı Arnavut kaldırımları, yüzyıl öncesinden kalma hüzünlü yel değirmenleri, sakız ve lavanta bahçeleri, dünya ünlüsü sörf merkezleri ve Balkan göçmeni Türk sülalelerinin karıştığı sevimli bir belde olan Alaçatı'nın nihayet kalıcı bir belgeseli çekildi.Bu işi TRT'den genç ve çalışkan bir ekip başardı. İzmir'den TRT yönetmeni İsmail Ragıp Göçmen ve ekibi, metin yazarı Turgay Yıldız, kameramanlar Ertuğrul Eraslan ve Binali Erdoğan ile onlara eklenen belgesel danışmanı ve sunucu Yaşar Aksoy bendenizin de katılımı ile bu iş kotarıldı. İsmail ve ekibi ile defalarca Alaçatı'ya gelip, birlikte sokakları arşınladık. Saatlerce çekim yaptıktan sonra, güzel bir kurgu ile çalışmalarını "Rüzgarın Oğlu Alaçatı" ismiyle halka sundular.
TRT YAYINLARIBelgesel, TRT-2 ve TRT-1'de defalarca yayınlandı. Nisan 2007'de Türkiye televizyonlarında yayınlanan programların rayting değerlerini ölçen tek kurum olan AGB, Alaçatı belgeselinin TRT'nin tüm yayınlarını (Candan Erçetin dahil) bile sollayarak, bir çok ünlü ulusal diziyi geride bırakarak, 44 puanla rayting rekoru kırdığını açıkladı. TRT-2'de defalarca belli belirsiz saatlerde yayınlandıktan sonra, TRT-1'de tam saat 24.00'te yayınlanan belgesel, bir anda çok daha geniş seçkin bir izleyiciye ulaştı. Bu yaz sezonu mayıs, haziran aylarında da yayınlandı. Nihayet büyük bir sürpriz yaparak, 22 Temmuz
seçim gecesi, yayınlanarak, 100 program içinde hatırı sayılır bir raytinge erişti. Seçim gecesi, milletimizin politik heyecanı bir yana bırakıp Alaçatı belgeselini izlemesi, tüm ekip arkadaşlarıyla birlikte hepimizi sonsuz sevindirdi.
ÇEKİM ÖYKÜSÜBelgesel ekibi, defalarca Alaçatı'ya gelerek, sokak sokak dolaşıp saatler süren çekimleri gerçekleştirdi. Alaçatı'nın sevimli yerli halkı ve konuklarıyla söyleşiler yaptı. Bir sokağın hüzünlü kadim derinliği, eski bir evin kapı tokmağı, asırlık çatı oymaları, duvarda sarkmış bir asma estetiği, sörf yapan bir deniz kızı, titiz kameraman arkadaşların sucuk gibi terli emeği ile kayda alındı. Tüm bu çalışmalarda Alaçatı Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, desteğini ve ilgisini verdi. Koca belgeselin ilk kaba metnini yazdım, sonra ekibin metin yazarları onu yayına uygun hale ustalıkla getirdiler. Beni de çekerek, sokakların arşınlanması işi bitti. Ama esas zor iş, seslendirme imiş. Stüdyoya gireceksiniz ve İsmail'in son halini verdiği yayın metnini tane tane okuyarak, gerekli vurguları ihmal etmeden şiirsel bir üslupla yorumlara gireceksiniz. Sonra bu ses akışı, görüntü akışına monte edilecek. İnanılmaz bir zor işmiş. Benim sesim biraz boğuktur, hiç de mikrofonik değildir dedikse de, dinlemediler!
ZORLU ANILARBeni stüdyoya aldılar, kamyon kasası gibi bir odacık içine sıkıştık, arada cam var. Öbür tarafa ses teknisyeni ile İsmail oturdular. İşaret verildi. Ben okumaya başladım. Önümde metin durmasına rağmen, bir türlü akışkan okuyamıyorum. Ses bazen boğuk çıkıyor, bazen kelime atlıyorum, bazen cızırtı oluyor, al bakalım baştan yeniden okumaya çabala. 1965'lerde, onbinlerce kişiyi Kıbrıs mitinglerinde Beyazıt'tan Taksim'e megafonla yürütüp miting yöneten, yüzlerce konferans ve panel atlatmış bendeniz, bir türlü önümdeki kağıdı, TRT ölçütleri içinde okuyamıyorum, alnımda boncuk boncuk ter birikti. Diyeceğim şu ki, şu seslendirme spiker olmayan biri için bayağı beceri isteyen işmiş. Değerli kardeşim TRT spikeri İffet Diler'in kulağını çınlattım. Neyse seslendirme bitti. Montaj bitti. Yayına girildi. Ve sonuç olarak, beni şimdi Alaçatı yollarında vatandaşlar yürütmüyorlar. Tebrik tebrik üstüne.. Değerli dost Muhittin Dalgıç belgeselin CD'sini çoğaltıp, sevimli halkına ücretsiz dağıtıyor, onu da kutluyorum.Ama esas kutlanacak kişiler, TRT'nin İsmail Ragıp Göçmen yönetimindeki titiz ekibidir. "Rüzgarın Oğlu Alaçatı" belgeseli tarihe geçmiştir!..
TRT zoru başardıİsmail Ragıp Göçmen yönetimindeki TRT ekibi, Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç'ın geniş desteği ile başarılı bir çalışmaya imza attı.
Rüzgarın oğlu ismi tuttuDünyaca ünlü sörf beldesi Alaçatı'ya, "Rüzgarın Oğlu" ismini takan belgeselciler, halk tarafından tutulan bir slogan yarattılar.
Gözüme çarpanlarHer sezon Alaçatı'da yeni mekanlar, lüks restoranlar, afilli markaları satan mağazalar açılır veya kapanır. Benim gözün daha çok, kuytulara, kıyı bucaklara takılır. Nejat-Semra San dostlarımın işlettiği "Tuval", her zamanki seçkinliğini korumakta. "Lavanta" ile "Kırmızı Ardıç Kuşu" isimli mekanların da nefaseti hemen fark edilmekte. Daha saymakla bitmez mekan var. Bu sezon keşfettiğim "sürpriz mekanları" okuyucularımla paylaşmak isterim.Æ Enişte'nin Ciğerleri: Her cumartesi, pazar yerinde, ana kulvarın üzerinde "Enişte'nin Ciğer-Köfte" seyyar tezgahı var. Yarım ekmek içindeki mamulatını yemeden geçmek imkansız. Böyle tiryakilik yaşamadım daha. Bir deneyiniz.Æ Bahçekapı Restoran: Devasa ikiyüz yıllık keçiboynuzu ağacının altında midenize ziyafet çektiniz mi?.. Port-Alaçatı'ya 1.km uzaklıkta sağda, yol üzerinde Ömer Makaracı'nın işlettiği bir cennet var. Restoranın üzerine şemsiye gibi yayılmış olan haşmetli ağacın altında ahçıbaşı Ali Balcı'nın ızgaraları, balıkları ve mantısı nefis. Sebze ve meyveler bahçeden. Al balığını gel! Æ Martı Izgara Evi: Umut kardeşimizin yeni açtığı ızgara evi, Mektep Caddesi üzerinde, cami meydanı köşesinde et tiryakilerini ağırlamakta.Æ Rouge Şusi: Genç işletmeci Murat Alpiskender'in şusi mekanı, gençlerin vazgeçemediği bir durak. Lavanta'nın karşısında.Æ Cafe Sohbet: Nilgün Zenger'in işlettiği Cafe Sohbet, Çamlık yolda Erçeşmeli'yi geçtikten sonra bahçe içinde bir kahvaltı cenneti sunuyor.Æ Yasmin Bar: İlhan ve Yasemin isimli iki bayan girişimcinin işlettiği bu bar, Mektep Caddesi üzerinde akşam fasılları sunuyor. Favori bir mekanım.Æ Çatladı Kapı: Kemalpaşa Caddesi üzerindeki bu alternatif çarşı, size minik nice sürprizler hazırlamış. Æ Antikacı Hasan: Cami meydanındaki Antikacı Hasan'da inanılmaz objeler satılıyor. Yüz yıllık Rumca yazılı Çeşme lambaları, Preveze Deniz Savaşı tablosu ve Kabe'nin ilk fotoğrafı bunlardan bazıları.Æ Alaçaat'dan Alaçatı'ya: İsmail Gezgin'in yeni kitabını hala okumadınız mı?..
Enişte'nin tezgahıAlaçatı'da cumartesi pazarında ana kulvar üzerinde tezgahı olan Enişte'nin, ekmek içi ciğer-köftesini yemeden Alaçatı'dan geçilmez!
