Rota: İzmir

Güncelleme Tarihi:

Rota: İzmir
Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bir sevda kenti

Ege'nin en güzel kenti. Tarihi ve kültürel zenginlikleri bağrında yaşatan İzmir'i sevmek için tanımak, tanımak için de sevmek gerek

BELKİ yaşlanma belirtisi, belki de psikolojik bir sorun. Ne yapayım, eskiyi özlüyorum. Eskiden günler daha mı uzundu ki, çamaşır, bulaşık makinelerinin, fırın ve modern ocakların, elektrikli süpürgelerin olmadığı günlerde, kadınlar o canım işlemeleri yapacak zamanı buluyordu. Oyalar, danteller, dokuyanın yüreğinin sıcaklığını yansıtan kilim ve halıların sıcaklaştırdığı odalar sanki daha çok huzur vaadediyordu. İzmir Etnografya Müzesi'ni bu duygularla gezdim. Sonra hep yaptığım gibi gördüklerimi çevremdekilere anlatmaya başladım. Arkadaşlarımdan biri coşkumu balon gibi söndüren bir soru sordu. ‘‘İzmir'de Etnografya Müzesi mi var? Nerede?''

LİSE yıllarında edebiyat öğretmenimiz Pakize Yelen, çevremizde olan bitenden haberdar olmamamızı, ‘‘O mahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler'' dizesiyle eleştirirdi. Balıkların içinde yaşadıkları denizi bilmemesi gibi, çoğu İzmirli'nin yaşadığı kenti bilmediğini, tanımadığını düşünüp bu hafta köşemizi İzmir'e ayırdık.

İZMİR'in tarihini anlatmak değil amacım. Bir yanda 5000. yıl kutlamalarının hazırlıkları, öte yandan kentin yaşıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Bayraklı Tepekule'de İzmir'de yerleşimin MÖ 3000 yılında başladığına dair buluntular var. Bazı uzmanlar Urla kazılarında bulunan MÖ 8000 yılına tarihlenen buluntulardan sözedip İzmir'in yaşının çok daha eski olduğunu belirtiyor. İzmir'de geçmişin izlerinin kalmadığını, kentin cumhuriyetle yaşıt olduğunu iddia eden bilimadamları da var.

Bu değerler yaşamalı

KEMERALTI başlıbaşına bir yazı konusu aslında. Çoğu kimliğini ve kişiliğini yitirmiş olsa da, hanları, kendine özgü dokusu, camileri, Havra Sokağı, Hisarönü, Kestanepazarı gibi özel yerleriyle Kemeraltı, İzmir'in can damarlarından. Çarşıyı gezerken Kızlarağası Han, Kestanepazarı, Kemeraltı ve Hisar camilerine özel önem verilmeli. Eğer Kemeraltı, Agora ve Kadifekale'yi kapsayacak kent yenileme planı uygulanırsa İzmir'in bu değerleri yaşatılmış olacak.

KEMERALTI yorgunluğunuzu Asansör'de atmanızı öneririm. Güneşin batışını izlerseniz eminim İzmir'i daha çok seveceksiniz. 1907'de Nesim Levi Asansör'ü yaptırmasaydı, Mithatpaşa'dan Halilrıfat'a gitmek isteyenler 155 basamak merdiven çıkacaktı. Asansör, Mithatpaşa Caddesi'ndeki 302 Sokak'ta. Bu sokağı adı, ‘‘Deniz ve Mehtap Sordular Seni, Neredesin?'' diye soran Dario Moreno'nun adını taşıyor. Caddedeki Bet İsrael Sinagogu İzmir'in simge yapılarından. 1905'te yapılan sinagog, inanç turizmi kapsamında gezilebilecek dini merkezlerden biri, ama gezmek için izin gerek.

Tarihi garlar

İZMİR-Aydın demiryolu Türkiye'nin ilk hattı. Alsancak da ilk garı. Bir gününüzü Alsancak, Basmane, Buca, Karşıyaka garlarını görmek için ayırabilirsiniz. Fransız ve İngiliz tarzını yansıtan mimarileriyle gerçekten çok hoş yapılar.

DAHA gidilecek çok yer, anlatacak çok şey var ama yerimiz yok. Onun için önerilerimizi sıralayalım isterseniz. Örneğin vapurla Karşıyaka'ya geçip, İzmir'in en güzel ilçesinde Zübeyde Hanım'ın kabrini, Yalı Caddesi'nde tek tük kalan köşkleri görebilirsiniz. Sahilde yürümek ve şık kafelerde dinlenmek mümkün. Bornova ve Buca'da da levanten evleri diye bilinen köşkler ayakta. Özellikle Buca'da bu evlerin bulunduğu sokaklar biraz da olsa İzmir'in eski güzelliğini hissettiriyor.

ESKİ İzmir dedim de, hiç Tilkilik, Dönertaş, Damlacık gibi zamana direnen, eskinin güzelliğini, insanların tüm acımasızlığına karşı korumaya çalışan semtleri gördünüz mü? Bu gezi bahane olsun gidip görün.

BİLİYORSUNUZ Rota sayfamızda nerede kalınır, nasıl gidilir, ne yenir bölümlerimiz de var. Bunlar başka bir yazı konusu olabilecek kadar çok ve zengin. İzmir'e dışardan gelecekseniz yiyecek ve kalacak yer sorununuz olmaz. Her keseye göre otel ve lokanta bulabilirsiniz.

Hava durumu

Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkilileri hafta sonunda İzmir'de havanın mevsim normallerinde olacağını, yağış beklenmediğini belirtti.

Ne yapılır?

ASLINDA, ‘‘Nereden başlanır'' demek daha doğru. İsterseniz Bayraklı Tepekule'den başlayalım. Bayraklı Höyüğü'ndeki kazılarda MÖ 4. yüzyıla tarihlenen evler ve sokaklar, sayıları, kapladıkları alanın büyüklüğü ve koruma duvarlarının mükemmelliğiyle Ege tarihindeki önemli örneklerden biri kabul ediliyor. Çoğu doğanın tahribine uğrasa da evlerin yanısıra Athena Tapınağı'nı, antik çeşmeyi görmek mümkün. Bence Bayraklı gezisini, kazılardan çıkan eserlerin sergilendiği Arkeoloji Müzesi'nde sürdürmek gerek.

ARDINDAN yıllarca Hıfzıssıhha Enstitüsü olarak kullanılan binaya gidin. 19. Yüzyıl İzmir'ini tüm görkemiyle buradaki Etnoğrafya Müzesi'nde görmeniz mümkün.

ADINI Amazon Kraliçesi Kadeyfa'dan aldığı söylenen Kadifekale ve çevresini de gezmek gerek. Kale içinde Roma döneminden kalma sarnıç, St. Policarp Şapeli ve Kale Kadısı İsabey tarafından 1379'da yaptırılan cami görülebilir. Çevre evlerde oturan kadınların, kalenin içinde kurdukları tezgahlarda yaptıkları rengarenk dokumalar da ilgi çekici olabilir. Oraya kadar gitmişken, Şehitlik'e de uğrayın derim.

AGORA, kentin en çok ihmal edilen bölgesinde kalmış. Kadifekaleli çocuklar sarnıçlardan Agora'ya gizli bir yol olduğunu söylüyor. Bu yolu bilen, gören var mı bilmiyorum, ama arayan çocuklar için hoş bir oyun olmalı. İzmir'in geçirdiği depremlerle birkaç kez yıkılan Agora, doğanın ve insanların tahribine uğramış. Agora en son geçen Haziran ayında 13. İzmir Festivali'nin açılış konseriyle gündeme geldi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!