Pazar Sohbeti

Güncelleme Tarihi:

Pazar Sohbeti
Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2001 00:00


Sirel EKŞİ
Haberin Devamı

Büyüklere karne

Başarısız karne, aile ve çocukların kabusudur hep. Fatura hep tembel çocuğa kesilir. Oysa günümüzde bilim böyle söylemiyor, ‘‘Her başarısız çocuğu tembel görmek haksız bir davranıştır’’ diyor.

OKULLAR yarı yıl tatiline girdi. Karneler alındı. Pek çok evde bildik sahneler yaşandı. Çocuk eğer başarısızsa, tembellikle, yeterince çalışmamakla suçlandı. Günümüzde bilim bu durumdaki çocukların büyük bir çoğunluğuna haksızlık edildiğini söylüyor. Uzmanlar özellikle son iki yıldır, yoğun olarak ‘‘özel öğrenme bozukluğu’’ üzerinde çalışıyor.

Psikolog Dr. Sibel Gürsoy ile bu konuyu konuştuk. Öğrendik ki, zeka düzeyi normal, hatta normalin üzerindeki pek çok çocuk ‘‘özel öğrenme bozukluğu’’ nedeniyle okulda başarısız oluyor. Yapılabilecek çok şey varken, konu yeterince bilinmediği için çocuklar zarara uğruyor.

Başarısızlığın nedenleri nedir?

PEK çok neden söyleyebiliriz. İlki, çocuğun zihinsel kapasitesi. Zihinsel olarak yeterli gelişim sağlayamamış çocuklarda etkili bir öğrenme olamayacağı için başarısızlıklar yaşanabilir. Çocukta dikkat bozukluğu olabilir. Dikkat bozukluğu hiperaktivite ile birlikte ya da tek başına görülebilir. Bu durum öğrenmeyi etkileyebilir. Çocuğun fiziksel ya da ruhsal bir takım sorunları, aile içi problemler başarısını etkileyebilir. Bunun dışında gerek eğitimciler, gerek meslektaşlarımız içinde çok fazla tanınmayan bir alan daha var. O da özel öğrenme bozukluğudur.

Özel öğrenme bozukluğu nedir?

ÖZEL öğrenme bozukluğu olan çocukların zeka düzeyinde problem yoktur, normal ya da normalin üzerinde zeki olabilirler. Duyusal, fiziksel ya da nörolojik bir sorun da yoktur. Fakat akademik başarısı sınıf düzeyinin altındadır. Her on çocuktan bir, ikisinde değişik düzeylerde öğrenme bozukluğu bulunabiliyor. Genellikle bu çocuklar sınıfta tembel, başarısız olarak isimlendiriliyorlar. Özel öğrenme bozukluğu bulunan çocukların yüzde 10 ile 20'sinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu da olabiliyor. Özel öğrenme bozukluğunun merkezi sinir sisteminin işleyişi ile ilgili bir sorun olduğu düşünülüyor. Bu çocuklar, bilginin duyular yoluyla girişinde, işlenmesinde, depolanmasında ve çıktısında sorunlar yaşabiliyorlar. Buna bağlı olarak değişik düzeylerde, tüm aksiyonları kapsayan genel bir öğrenme bozukluğu olabileceği gibi, okuma güçlüğü, yazma güçlüğü ya da aritmetik güçlük gibi tek tek de görülebiliyor.

Aile ya da öğretmen özel öğrenme bozukluğundan kuşkulanıyorsa ne yapmalı?

BU çocuklar üniversitelerin çocuk psikiyatrisi kliniklerine, rehberlik merkezlerine ve güvendikleri uzmanlara yönlendirilmelidir. Uzmanlar bu tanıyı koyarsa böyle çocukların özel eğitime ihtiyacı vardır. Bireysel, teke tek eğitimden geçmeleri gerekiyor.

Özel öğrenme bozukluğuna daha erken tanı konulamaz mı?

ÖZEL eğitimle bu çocukların tamamına yakını düzelebiliyor. Çok ağır bir öğrenme bozukluğu değilse tamamen çözülebildiği gibi, belli düzeyde okul başarısını sağlayabilecek duruma gelebiliyorlar. Ancak büyük kayıplar yaşanıyor. Son ulaştığımız bilgiler, daha emekleme çağında bir takım gözlenebilecek belirtiler olduğunu söylüyor. Çocuk, sol kolunu öne attığı zaman ne yapması lazım, sağlıklı bir emekleme için sağ ayağını da atması gerekir. Bu çocuklarda bu tek taraflı oluyor. Çocuk daha emeklerken yönde ve lateralleşme dediğimiz olayda, el, göz, vücut koordinasyonunda belli belirtiler gözlenebiliyor. Örneğin bu çocuklar, hem sağ hem sol ellerini kullanabiliyor. Oysa bir tanesinin baskınlaşması gerekir. Koordinasyon bozukluğu olduğu için elindeki çok sık düşürebiliyor. Yürürken bir yerlere çarpabiliyor. Düğme ilikleme, bağcık bağlama, tırmanma problemleri oluyor.

Erken tanı başarıyı artırıyor mu?

SORUN ne kadar erken yıllarda belirlenirse çözümü o kadar kolay oluyor. Amerika’da yetişkinlere yönelik öğrenme bozukluğu programlarının uygulandığını biliyoruz. İnsanlar utandıkları, çekindikleri için bunu gizlemişler. Öğrenme bozukluğu olan insan, kendisini hep grubun dışında hissediyor. ‘‘Bende bir problem var, başkalarının yapabildiğini ben yapamıyorum’’ diyor. Tedavi olan kişilerin yaşam kalitesi yükseliyor.

Bu çocuklar özel eğitim alırsa normal öğretimini sürdürebiliyor mu?

ÖZELLİKLE birinci sınıfta tespit edilen çocuklar başarılı oluyor. Normal eğitimle özel eğitimin aynı zamanda sürdürülmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra ailelerin ve öğretmenlerin özel eğitim merkeziyle işbirliği yapması gerekiyor.

Diyelim ki, çocuk çok zeki. Ancak ders almasına rağmen kırık almayı sürdürüyor. Bu durum özel öğrenme bozukluğunu düşündürebilir mi?

EVET... Diğer derslerinde başarılıysa demek ki, ders çalışma sorumluluğu var, öğrenebiliyor. Başarısızlık belli alanlardaysa bu konuda çocuğun güçlüğü olabilir. Bu durumda yapılan çocuğa özel ders aldırmaktır. Ama özel ders okulda verilen bilgilerin tekrarlanmasından ibarettir. Özel eğitim dediğimiz zaman bilinçsel altyapıyı güçlendirmeyi kastediyoruz. Çocuğa dikkat eğitimi vermek, soyut düşünmeyi, problem çözmeyi, muhakemeyi geliştirmemiz lazım ki, çocuk bunun üzerine tekrarlanan akademik konularda başarılı olabilsin.

Bu çocuklara tanı konmazsa, dolayısı ile özel eğitim almazlarsa ne olur?

EĞİTİLMEYEN çocukların yüzde 60’ı literatüre göre belli bir aşamada okulu terk ediyor. Bu yüzden uygun olmayan bir işte çalışıyor. Zihinsel problemleri olmadığı için eğer ailenin ilgisi ve yönlendirmesi yeterli değilse bir suçlu çocuk adayı olabiliyor.

Nasıl anlaşılır?

SINIF içinde genel olarak hareketlidirler, dinlemiyormuş gibi görünürler, bazen performansı iyiyken bazen düşük olabilir, çok iyi yapabildiğini düşündüğünüz bir konuyu bir süre sonra hiç hatırlamayabilir. Çabuk unutur. Genellikle ödev yapmaktan kaçınır. Ödevler eksik gelir. Defterlerinde bolca hatalar görülür. Eğer okuma ile ilgili güçlükse, okurken hece, kelime atlar, olmayan takıları ilave edebilir. Okuma seviyesi düşüktür. Normalde bir dakikada okuması gerekenden çok daha az kelime okuyabilir. Dolayısı ile anlama olmaz. Okumada anlama olamayacağı için her hangi bir soruyu cevaplamasında, bir konuyu anlatmasında da sorunlar yaşayabilir. Aritmetik güçlüğü olan çocuklar, genellikle çarpım tablosunu çok zor öğrenirler, ritmik saymalarda güçlük çeker, bolca işlem hatası yapar, dikkat problemi olur. İşlemleri sağdan değil soldan başlar. İşaret hataları yapar, toplama yerine çıkarma, çıkarma yerine toplama işareti kullanabilir. Belli matematik kurallarını öğrenmekte güçlük çeker. Rakamları karıştırabilir. 6’yı 9, 16’yı 91 gibi görebilir. Rakam ve harfleri ters yazmak olabilir. Bu çocuklar yönlerini öğrenmekte güçlük çekerler, sistemli düşünme ve davranma sorunları vardır. Her hangi bir şekle ya da metne dikkatini yoğunlaştırma zorluğu yaşarlar. Bildiği bir konuyu bir başka konuya aktarmakta, yani bilgiyi aktarmakta güçlük çeker. Ödev yapmakla ilgili belirgin sorunları vardır.

Özel eğitim

pahalı değil

SSK ve Emekli Sandığı mensuplarının çocuklarına böyle bir tanı konduğunda eğitim giderlerinin bir bölümünü ya da tümünü karşılıyor. Bağ-Kur ve yeşil kartlı ailelerin böyle bir olanağı yok. Aileler kendileri de karşılayabilir. Başarısız çocuk özel dersle takviye edilir. Ancak bilinçsel alt yapı desteklenmediği için, öğretmenin alanı bu değildir çünkü, başarılı sonuç alınamaz. Özel derslerin saati 20 - 25 milyon lira. Biz sosyal hizmetlere bağlı bir kurum olarak her yıl onların belirlediği saat ücretini alıyoruz. Bu rakam bu yıl için 12 milyon liradır.

Kimdir?

İZMİR Özel Türk Koleji’ni ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nü bitirdi. Aynı yıl Temmuz ayında Türk Anneler Derneği’nin İstanbul Florya’daki Zihinsel Özürlüler Okulu’nda çalışmaya başladı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’nda test eğitimi aldı. Aynı yıl İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’na doktora öğrencisi oldu. ‘‘Kadınlarda Cinsel Davranış Özellikleri ve Bunların Zaman Boyunca Değişimi’’ konulu doktora tezi 1998 yılında kabul edildi. 1984 yılından bu yana İzmir’de serbest psikolog olarak çalışıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!