Pazar Sohbeti

Güncelleme Tarihi:

Pazar Sohbeti
Oluşturulma Tarihi: Ekim 29, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bay Güz Gülleri

Müzik piyasasında fırtınalar yaratan şarkının yaratıcısı Selim Öztaş, ‘‘Halkın beğenmesi en büyük mutluluk ve gurur’’ diyor.

‘‘İNAN ki ağlamadım

Hüzünlüyüm sadece

Gözlerimdeki nemler çiğ gibi

Yağar böyle her gece

Güz gülleri gibiyim

Hiç bahar yaşamadım

Ya sevmeyi bilmedim

Ya sevince geç kaldım’’

İLK kez Hakan Taşıyan'ın sesinden dinledik Güz Gülleri'ni. Ardından sesi Muazzez Ersoy'un albümünde yeraldı. Türkiye koro halinde bu eseri söylemeye başladı, herkes kendinden bir şeyler buldu. Basında uzun uzun yazıldı, hep olumlu eleştiriler aldı.

MüZİK piyasasına bir anda düşen Güz Gülleri'nin yaratıcısını tanımak istedik. Ülkemizdeki birçok müzisyen gibi, eğitimini aldığı meslek yerine aşık olduğu müziği tercih eden, TRT İzmir Radyosu ses sanatçısı- koro şefi besteci Selim Öztaş'la evinde buluştuk. Son günlerde ortalığı kasıp kavuran bestesi başta olmak üzere, çalışmalarını konuştuk. Meslektaşı da olan eşi Neşe Öztaş ile seslendirdiği şarkının bir serenada dönüştüğüne tanık olduk.

Güz Gülleri nasıl doğdu?

YIL 1990, belki de 1991. Güzel bir sonbahar yaşanıyor. Gümüldür'den İzmir'e dönme hazırlığındayız. Çiçek toplamak istedim. Kopardığım gül iç dünyamda fırtınalar yarattı. Yaz gülleri daha bir coşkuludur, önü yazdır, yaşayacağı zaman vardır ya, sanki daha güzel açar. Bulduğum gülün üzerinde çiğ damlaları vardı. Açayım-açmayayım ikilemindeydi sanki. Eşime gülü gösterirken, içimden birkaç dize kopup geçti. ‘‘Güz Gülleri gibiyim, hiç bahar yaşamadım..’’ Bundan sonrası kendiliğinden geldi diyemem. Bu bir proje gibi. Birikiminizi bu ilhamın üzerinde geliştirirsiniz ve tamamlanır. İşte Güz Gülleri böyle çıktı.

Peki bu projenin tamamlanması ne kadar sürdü?

ZAMANI tam bilemiyorum. 1993'te önce ben seslendirdim. Derken radyodaki solist arkadaşlarımın ilgisini çekti, okumaya başladılar. Ankara, İstanbul, velhasıl TRT'de bir ‘‘Güz Gülleri’’ furyası gidiyordu. Harıl harıl istekler geliyor, çalınıyordu. Piyasada restoran ve barlarda da çalınıyordu, özellikle Ankara'da. Albümler öncesi, şarkıyı farkeden yazarlar tarafından ‘‘Bir şarkı dinledik, şu anda piyasada bilinmiyor ama ortalığı sallayacak’’ gibi cümlelerin kullanıldığı yazılar yazıldı. Bunlardan biri de Savaş Ay'dı..

Hakan Taşıyan'ın gelişi nasıl oldu?

SON 2 yıldır aşağı yukarı piyasada kaset çıkaran kim varsa şarkıyı istemeye başladı. Ben biraz zamana bıraktım. Derken hiç ummadığım biri, Hakan Taşıyan plakçısıyla çıkageldi. Hakan'ın tarzı belli olduğu için açıkçası biraz ednişelendim. Nitekim, ‘‘Sesin, yorumun güzel, ama bizim camiadan değilsin’’ dedim. Kibar, saygılı ve kendine duyduğu güveni gösterir bir şekilde, ‘‘Hocam, mahçup etmeyiz. Sizin duygularınızı paylaşmak istiyoruz’’ dedi. Bundan etkilendim herhalde ve izin verdim. Albümü dinlerken de başlangıçtaki endişelerimin ne kadar yersiz olduğunu anladım. Şarkıyı da çok güzel okudu, klibini de çok iyi çekti. Ardından çok sevdiğim arkadaşım Muazzez Ersoy istedi, kıramadım. Çok da güzel oldu.

Bu şarkının bir anısı var mı?

EVET. Katılacağımız TV çekimi için Ankara'ya geç vakitte varmıştık, Karnımız feci şekilde aç, ama açık yer yok. Bir bar bulunca girdik. Sahnedeki grup repertuvarı bitirmiş, isteklere geçmiş. İlk gelen istek Güz Gülleri. Biz hanımla bakıştık, ama doğal olarak bizi tanıyan yok. Grup okudu ve biz dahil herkes alkışladı. 10 dakika geçti geçmedi, aynı şarkı için tempo tutulmaya başladı. Sonra bir daha, bir daha. Bundan büyük mutluluk olabilir mi? Çok değişik bir duygu. İsimlendiremiyeceğim gibi, tarif etmem de imkansız. Bunun zevki, bunun tadı anlatılamaz. Yaşamak gerek. Bizim etki alanımızda olmayan bir yer. Gittik, kendi şarkımızı dinledik ve halkın isteğini gördük.

Bu şarkı size mali anlamda ne kazandırdı?

İZİN verirseniz, miktar söylemeyeyim. Ama dışarda tellaffuz edildiği gibi çok büyük rakamlar olmadığını söylemek gerekir. Kaldı ki benim bu işten para kazanma gibi bir gailem, amacım yok. Ama şunu belirteyim, müziğe verdiğim emeği, mesleğim olan mühendisliğe vermiş olsaydım bugün ekonomik anlamda çok farklı noktalarda olurdum. Müzik para değil, gönül işi.

Yeni bir ‘‘Güz gülleri’’ var mı?

NİHAVENT makamında yine sözleri ve müziği bana ait. Bir süre sonra o geliyor. ‘‘Bir şarkı duydum eski günleri andım/ Bir şarkı duydum babamı hatırladım / Bir şarkı duydum o günler kadar güzel/ Bir şarkı duydum anneme özel’’ dizeleriyle başlayan. İhtiyat askeri olduğu sırada babam anneme bir fotoğrafını göndermiş, arkasında anneme sürekli söylediği Yesari Asım Arsoy'un hüzzam makamındaki şarkısını, ‘‘Ay öperken suların göğsünü sahilde yıkan sen / İnleyen dalgaların haline bakta beni an sen’’ dizelerini yazmış. Okuma yazma bilmeyen annem bunu okutmak için gittiği muhtardan yanakları al al çıkmış ve babamdan böyle ayıp sözler yazmamasını istemiş. Bu, bende yeni şarkının doğuşunu hızlandırdı.

Bestekar olmanın zorlukları nelerdir?

BAKINIZ Güz Gülleri'ne halkın sevgisi, beni bir yere getirdi. Bugün ayağımın yerde olduğunu düşünüyorum. ‘‘Ben bestekarım’’ diye ortaya çıkmadım. Dinleyici beni bestekar olarak kabul etti. Benim için her şarkım bir Güz Gülleri. Ama vatandaş bunu zaman içinde nasıl görecek bilmiyorum. Yapar hazırlarım, halka sunarım, halk bunu kabul ederse, benimserse rahatlamış vaziyette yolumuza devam ederiz düşüncesindeyim.

Egitim gördüğünüz okul ile müzik bağdaşmıyor.

BEN bunu Türkiye'nin bir eksiği olarak görüyorum. Ben bu ülkede mühendislik eğitimi gördüm ve bu ülkeye milyarlarca liraya mal oldum. Keşke konservatuvarlar o zaman olsaydı, böyle imkanlar ilkokuldan sonra, hatta belki ilkokulda başlayarak sunulsaydı. Size kesinlikle söylüyorum. Benim bu işte on yılın üstünde kaybım var. Müziğe başladığımda bu açığı kapatmak için olağanüstü zaman harcadım. Çok daha fazla çalıştım. mühendislikte okudum bitti. Sadece diplomam anı olarak odamın duvarını süslüyor.

Tesadüfen eşimle gittiğim bir barda sahnedeki gruptan her 15 dakikada bir bu şarkının istendiğini görmek, dünyanın tüm hazinelerinden daha değerli geldi

Hakan Taşıyan plakçısıyla gelip şarkıyı istediğinde biraz endişelendim. Ama albümünü ve klibini görünce endişelerimin ne kadar yersiz olduğunu anladım

Kimdir?

SELİM Öztaş 42 yaşında inşaat mühendisi. Neşe Öztaş ile 15 yıldır evli. 1981'den bu yana TRT İzmir Radyosu'nda. Koro şefliği de yapıyor. Kendi tabiriyle, radyo okulunda yetişti. Beste sayısını hatırlamıyor. Bitenleri kendisi okuyor, meslektaşı eşine okutuyor, radyodaki sanatçılar okuyabiliyor. Müzikle uğraştığından beri çeşitli çalışmalar yapıyor

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!