Mrs.Gourme: Kızlarağası'nda öğle keyfi

Güncelleme Tarihi:

Mrs.Gourme: Kızlarağasında öğle keyfi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 21, 2001 00:00



Haberin Devamı

GEZGİN ruhluyumdur. ‘‘Evde oturacağıma gezeyim’’ derim. Yaşlandıkça durulacağıma daha çok gezer oldum. Bilirsiniz gezmenin faydası çok. Bir kere çok yer görüyorsunuz, görünce daha iyi öğreniyorsunuz. Daha çok kişiyle tanışıyorsunuz ve tabii en önemlisi farklı yerlerde farklı lezzetler tatma şansınız oluyor. Bir de kafanızın ve damak tadınızın uyduğu bir arkadaş grubu edinmişseniz, daha ne istersiniz?

GEZGİN grubuyla tarihle buluşacağımız bir yere gitmeye karar verdik ve Kızlarağası Han’ın yolunu tuttuk. Kızlarağası Han, İzmir’in en güzel Osmanlı yapılarından biri. Döneminde İzmir’in en hareketli ticaret merkezlerinden biri olan Kızlarağası Han, bugün de canlı bir merkez. Sahafları, antikacıları, her cinsten hediyelik eşya ve el işleri satan dükkanları gezip, Çuha Bedesteni, Bakır Bedesteni derken saatlerin nasıl geçtiğini anlamadık. Ve acıktık.

KIZLARAĞASI Han’ın özelliklerinden biri de çevresinde küçük ama iyi lokantaların olması. Gerçi pek çoğu yer ya da el değiştirmiş ama olsun. O kadar çok acıkmışız ki, nerede yiyelim diye zaman kaybetmek istemiyoruz. Gezgin Grubu’nun bazı üyelerinin ‘‘Denizi görmeden balık yenir mi?’’ itirazlarını demokratik bir şekilde savuşturup, Bakır Bedesteni’nde Recep’in Yeri Ömür Balık Restoran’a yöneliyoruz. Parlayan güneşten yararlanıp dışarda oturuyoruz. Etrafta bir hareket ve ses renkliliği ki görülmeye değer. Garsonumuz geliyor, oy birliğiyle beşimiz birden dil şiş, salata ve kalamar istiyoruz. Önce kızarmış ekmek geliyor masamıza ve salata ile balık gelmeden aniden tüketiliyor. Daha sonra şişlerimiz geliyor. Izgara biber ve domatesle şişe dizilmiş, taze roka yaprakları ve soğanla servis ediliyor. Balık günlük değil ama ustaca pişirilmiş. Salata lezzetli, ancak çok özenli değil. Ben peşpeşe eleştirilerimi sıraladıkça gezginlerin keyfi artıyor. Gülerek, ‘‘Burası birinci sınıf restoran mı? Daha neler?’’ diye eğleniyorlar. Neyse kalamar konusunda hem fikiriz. Çok lezzetli.

İmren'de tatlı yenir

BİRDEN konuyu değiştirmenin yolunu buluyorum. Tam karşımda, İzmir’in asırlık tatlıcısı İmren var. ‘‘Yemeklerimizi çabuk bitirip, üstüne tatlı yiyelim’’ diyorum. Aslında hiç tatlı yememesi gereken -kendisi çok bilinçli bir diyabetlidir-sevgili arkadaşım öneriyi coşkuyla kabul ediyor. Birer dil şiş, salata, kalamar ve koladan oluşan yemeğimize yaklaşık 50 milyon lira ödeyip kalkıyoruz ve gezimize karşı dükkanda, İmren’de devam ediyoruz.

TATLIYI sevmem, ama nedense son günlerde canım ister oldu. Bir porsiyon saray burma söylüyorum. İki gezgin bir porsiyon baklavayı bölüşme kararı alıyor. Tatlıyı en çok sevenimiz kaymaklı ekmek kadayıfı istiyor. Diyabetli gezgin, yarım porsiyon sütlü kadayıfta karar kılıyor.

İZMİR’de İmren’i bilmeyen yoktur herhalde. Eğer hálá tatlılarını denemediyseniz, bir yolunu bulun gidin. Bir müessesenin yüz yılı aşkın nasıl yaşadığını tatlılarını tadarak öğrenin. Hisarönü’nün renkli kalabalığının tadını çıkarın, Kızlarağası Han’a uğrayıp kısa bir süre de olsa eski İzmir’i yaşayın.

TATLILARIMIZI afiyetle yiyoruz ve yazdan kalma bir günde çok güzel birkaç saat geçiriyoruz. Dönüş yolunda balık üzerine tatlı yemenin çok isabetli bir karar olduğunu ve hep uygulanması gerektiğini konuşuyoruz.

TELEFON:

Ömür Balık Restoran

425 68 39

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!