Mrs. Gourme: Diyarbakırlı lezzet

Güncelleme Tarihi:

Mrs. Gourme: Diyarbakırlı lezzet
Oluşturulma Tarihi: Şubat 04, 2001 00:00


Haberin Devamı

SAAT 12.00’ye geliyor. Acıktım diye düşünürken sevgili lezzet dostum önüme bir broşür bıraktı. Selim Amca’nın Sofra Salonu. Broşür bence yanlış. Üzerinde, ‘‘Kıtaları aşan lezzet, kıtaları birleştiren kentte’’ yazıyor. ‘‘İyi ama bu lokanta İstanbul’da’’ dedim. ‘‘Sen öyle san. Balçova’da bir şubesi açıldı’’ dedi. İnsan bazen lezzetli bir yemek için fedakarlığa katlanmalı. Yağmurlu ve soğuk bir günde Alsancak’tan kalkıp Balçova’ya öğle yemeğine gitmeyi ne kadar fedakarlık sayarsınız bilemem. Ama çok acıkan biri için gerçek bir fedakarlık inanın.

ARKADAŞLARIM, Kaburgacı Selim Amca’nın, Diyarbakır ve İstanbul’da lezzet düşkünlerinin uğrak yeri olduğunu, İstanbul’daki iki salonla İzmir’e tüm etlerin ve malzemenin Diyarbakır’dan geldiğini anlatıyor. Selim Amca’nın mekanında bizi Diyarbakır şivesiyle konuşan çok sempatik bir servis elemanı karşılıyor. Anlaşılan, yalnız malzeme değil, çalışanlar da Diyarbakır’dan geliyor.

BİZDEN başka bir-iki masa daha var. Mekan sahibi Muharrem Nazlıcan, her masayla tek tek ilgileniyor. Mönüde Ezogelin çorbayı görünce yemeğe çorbadan başlamaya karar veriyorum. Garsonumuz üçümüze birer tane içli köfte getirmeyi teklif ediyor. Salata istiyoruz, iki arkadaşım kaburga dolması, ben de pilav üzerine tandır söylüyorum.

ÇORBAMLA birlikte nar ekşili bostan salatamız da geliyor. Nar ekşisi İzmir’de pek bilinmiyor, ama nerede kullanılırsa kullanılsın apayrı bir lezzet katıyor. Domates, salatalık, yeşil biber ve maydanoz kaşık salatasında olduğu gibi minik minik doğranmış. Zaten kaşıkla daha rahat yeniyor. Sıcak pide, Ezogelin çorba ve nar ekşili bostana salatası keyfimizi yerine getiriyor. Salata öyle güzel ki, katıksız yeniyor. Bir tabağını hemen bitiriyoruz, garsonumuz ikinciyi getiriyor.

KABURGACI Selim Amca'nın içli köftesi oldukça farklı. Haşlandıktan sonra kızartılmadığı için oldukça hafif. Yuvarlak ve daha küçük. Üstelik çok da lezzetli. Birer tane daha istemediğimize pişman oluyoruz. Bu arada bir tepsi içinde arkadaşlarımın kaburga dolması geliyor. Garsonumuz büyük bir maharetle kaburganın kemiklerini etlerinden ayırıyor, pilavın üzerine seriyor. Manzara öyle güzel ki, arkadaşlar tabaklarına almadan tepsiden yemeye karar veriyor.

KUZU eti tercih ettiğim bir et değil. Bu nedenle tandırı çok nadir yerim. Çok da nazlıyımdır bu konuda. Et yağlı olmayacak, çok iyi pişecek. Tadı tuzu yerinde olacak. Tandır sanıyorum süt kuzu. Öyle iyi pişmiş ki, anneannemin deyimi ile ilik gibi. En ufak bir yağ parçası bile yok. Öylesine lezzetli ki. Önceden o kadar şey yememiş olsam, kuzu etini sevmeyen ben bir tane daha isteyeceğim. Arkadaşlarım kaburga dolmasını hızla tüketirken, bir sonraki gelişimizde kimleri getirmemiz gerektiğini sıralıyor. Eğer dediklerini yaparlarsa bizim ekibin birkaç hafta her gün Kaburgacı Selim Amca’ya gelmesi gerekecek.

YEMEKLERİMİZİ bitiriyoruz, Diyarbakır şiveli garsonumuz, ‘‘Tarçınlı irmik helvasından tatmalısınız’’ diyor. Eh onu mu kıracağız. Tamam diyoruz, getir. Mis gibi kokan helva geliyor. Bildiğimiz irmik helvası gibi değil. Biraz daha yumuşak ve kaşıkla şekillendirilerek tabağa konmuş, üzerine tarçın serpilmiş. Aman tanrım o ne lezzet. Tatlı düşkünü lezzet dostum, ‘‘Helva sütle yapılmış’’ diyor ve ben daha bir parçayı bitirmeden ikisi tabağı silip süpürüyor. Yemeğin üstüne kakule ile lezzetlendirilmiş özel kahveden içiyoruz. Nasıl mı? Gidip deneyin derim. Pişman olmazsınız.

TELEFON: 279 19 00-279 19 01

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!