Çevre

Güncelleme Tarihi:

Çevre
Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 2000 00:00

Hazırlayan Ali KAYADİBİ
Haberin Devamı

Karagöl'ün yeşil yüreği

YAZ günlerinin bunaltıcı sıcağında İzmir'den 10 derece daha serin Karagöl, bugünlerde bir başka güzel. Karşıyaka'dan 27 kilometre stabilize, Sabuncubeli'nden 13 kilometre orman yoluyla ulaşılabilen Yamanlar Dağı'nın 810 metre yükseltisindeki krater gölünü çevresindeki 21.3 hektar kızılçam, karaçam, çınar ve söğüt ağaçları daha da güzelleştiriyor. Her zaman farketmediğimiz bu güzelliği gökyüzünden, arkadaşım Mustafa Oğuz'un objektifinden göstermek istedim. Karagöl, doğayı sevenlere sanki bir yeşil yürek açmış bekliyor.

İşte İnciraltı gerçeği

TEKNİK raporların sonuç bölümü, herkeste daima aynı etkiyi bırakacak ifadelerle biter. Heyecanla beklenen tıbbi tahlil sonucu gibidir. Gerekçeler sıralandıktan sonra, hasta yakınlarının ‘‘Temiz’’ ya da ‘‘Ölümcül’’ açıklamasını beklediği andır.

MTA'nın İnciraltı-Bahçelerararası kesiminin tektonik ve jeolojik özellikleriyle ilgili raporunun sonucuna giderken, bu heyecana gerek yok ama önce özetler:

‘‘Bu alanda son derece gevşek, tutturulmamış malzeme hakim olup, yüksek deprem riski altında bölgemizde de zemin özelliği açısından son derece yüksek sıvılaşma özelliğine sahiptir. Sert zeminlere nazaran depremlerde çok daha fazla hassastır. Bu alanda olası bir depremde hasar bir kaç kat daha fazla olacaktır.’’

SONUÇ bölümünde de şu görüşler yer alıyor:

1-Yeraltı su seviyesi çok sığdır.

2-Kuzeye doğru doğu-batı uzanımlı basamak şeklindeki fay sistemlerinin birimi tarafından örtülmüş olabileceği düşünülmektedir.

3-Alüvyon çökeltileri gevşek ve tutturulmamış, ya da çok az tutturulmuş özelliklidir.

AYRICA bunlar dikkate alınarak mutlaka sondajlı zemin etüdlerinin yapılması öneriliyor.

MTA'nın araştırma ve inceleme yöntemlerinden sanırım kimse kuşku duymaz. Bu rapor, İnciraltı'nın sit derecelendirilmesi ve kullanım amacı gibi kararlarının yeniden gözden geçirilmesine, imar ve iskan amaçlı yararlanmak isteyenlerin bir kez daha düşünmesine katkı sağlayabilir.

Bastığınız yer batmasın

İNCİRALTI'yla ilgili 2 hafta önce yazdıklarıma çeşitli çevrelerden tepki geldi. İzmir için taşıdığı değere odaklanırken, orada yaşayanların değerlendirmesini de gözardı etmedik. Mülkiyet duygusuyla kazanılan topraklara sahiplenme arzusu normal. Ancak, yararlanma ve yararlandırma biçimi, kentsel planlamada önem taşır. Bu nedenle çevreci gözüyle bakmak, jeolojik yapının vaad ettiği yaşamın nasıl olacağını bilmek zorundayız. Maden Tetkik ve Arama'nın (MTA) hazırlayıp, Büyükşehir Belediyesi'nin değerlendirmesine sunduğu teknik raporu bastığımız yerin bilinmesi için gözönüne çıkarmak istiyorum.

Okurdan e-mesaj

Taşocağına isyan

İZMİR'in Belkahve Mevkii'ndeki Kavaklıdere Köyü'nden emekli eğitimci Necip Yılmaz, ruhsatsız taşocaklarından şikayetçi. Halkın, küçük bir yapı için yasaları gözettiğini belirten Yılmaz, ‘‘İzmir'in girişini savaş alanına çeviren taşocaklarına kim göz yumuyor? Sit alanında nasıl faaliyet gösteriyorlar? Bunları kim denetler’’ diye soruyor. Bizden duyurması...

Bu kent kimin?

ŞEHİR Plancıları Odası İzmir Şubesi'nden e-mail adresime gönderilen uzun mesajdan özet veriyorum: ‘‘Kent planlama sürecinde şehir plancıları devre dışı bırakılmamalı. Şehir planlamada ağırlığı olan belediye bünyesindeki şirketler ve yönetimleri şeffaflıkla açıklansın. İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne siyasi kararla atanan bürokratlarla teknik plancıların sorumluluklarının belirlenip, hesap verecek statüde değerlendirilmeli.’’

Çevre prensibi

DÜNYAYI ve insanları sevmek, anlamak, şefkat duymak; Hava, su, toprak ve tüm canlılarla dünyanın diğer bölümlerini doğrudan hissetmek ve deneyebilmek için zaman ayırmak gerekir. Zira dünyayı kitaplardan, televizyonlardan, basından öğrenmek ve tanımak yeterli değildir.

(Doğrudan Denemeler En iyi Öğretendir Prensibi)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!