Düşünce, devleti affedecek mi?

Güncelleme Tarihi:

Düşünce, devleti affedecek mi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 1998 00:00

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Af teranelerinin ilk ortaya atıldığı gün yazmıştım. ‘‘Bu af çıkar ama nasıl çıkar?’’ demiştim. İşte af çıkıyor ve aşağı yukarı nasıl çıkacağı da belli oldu gibi.

Af çıkıyor ve anlaşıldığı kadarıyla devlet her zamanki gibi kendisinden aşağı gördüklerini affediyor. Yani hırsızları, katilleri, soyguncuları, rüşvet alıp veren ve yolsuzluk yapanları, çetecileri ve benzerlerini hapislerden çıkarıyor.

Acaba gerçekten bu işi, bunları kendisinden aşağı gördüğü için mi yapıyor? Yoksa bunlar devletin temellerini tehdit etmeyen, belki bir yerde bürokratik devletle kan bağı kurmuş unsurlar oldukları için mi salıveriliyorlar?

Filozofik olarak tartışmaya açılabilecek bir düşünce.

Ve anlaşılıyor ki devlet, kendisinden üstün gördüklerini affetmeye asla yanaşmıyor. Sadece kendisine karşı işlenen suçları affetme yetkisine sahip olduğu halde, bunu kullanmayı reddedip insanlara karşı işlenen suçları affediyor.

Oysa buna ne hakkı, ne de yetkisi var.

* * *

Bunu niçin yaptığını ya da yapmadığını biliyorum. Çünkü devlet düşünemiyor; düşünmeyi bilmiyor ve düşünenleri kıskanıyor. Devlet silahlı çeteden değil, düşünceden korkuyor. Çünkü silah devlette de var ve hem de istediğine tahsis edecek kadar çok var. Ama düşünce yok.

Devlet, işte bu nedenle, düşünceyi affedemiyor. Düşünce ona çok yabancı bir kavram. O sadece basit şeyleri bilebiliyor ve affın kapsamı içine bu basit şeyleri alıyor.

Oysa bu genel af, Türkiye'de sosyal ve siyasal barışın kurulabilmesi için çok önemli bir fırsattı. Bu genel af, Türkiye'nin çağdaşlaşabilmesi, kendisini aşabilmesi ve Avrupa kapılarına yüzakıyla dayanarak girmesi için bir fırsattı.

Devlet bu fırsatı tepiyor. Bu son fırsatı da tepiyor. Böylece olumlu hiçbir şey yapamayacağını dosta düşmana ilan etmiş oluyor.

Demek ki doğru dürüst bir af bile çıkaramayan devlet, artık yerini demokratik devlete terk etmek zorundadır.

Bürokratik devlet, çağdışı karanlığının sayfalarına dönmek zorundadır.

Ancak düşüncenin aydınlığıyla yaratılacak yeni devlet geleceğin devleti olacaktır.

* * *

Felsefeyi şimdilik bir kenara bırakır ve açık gerçekleri yazarsak, ‘‘Yapılması gereken neydi?’’ sorusuna cevap da bulabiliriz. Ve kısaca şöyle diyebiliriz:

Devlet, tarihin en geniş kapsamlı siyasal genel affını çıkarmalıydı. Bu affın içine, 2 Mart 1994 darbesiyle TBMM'den çıkarılıp polisin kucağına atılan esmer güzel kadın ve arkadaşları ile hangi taraftan olursa olsun tüm düşünce suçluları alınmalıydı. Düşüncenin terör ilan edilmesinden vazgeçilmeli ve gerekirse Anayasa da derhal değiştirilerek affın kapsamı daha da genişletilmeliydi.

O zaman belki düşünce de devleti affederdi.













Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!