Türkiye muktedir ülke

Güncelleme Tarihi:

Türkiye muktedir ülke
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 17, 2010 00:00

Şam’daki Başkanlık Sarayı’nda bir grup Türk gazeteciyi kabul eden Suriye Cumhurbaşkanı Esad, “Ortadoğu’da Türkiye’ye rol kalmadı” şeklinde yorumlanan sözlerine açıklık getirdi: Türkiye’den daha muktedir bir taraf bulmuş olsaydık bunu Sayın Erdoğan’a da söylerdik.

Haberin Devamı

SURİYE Cumhurbaşkanı Beşar Esad, Mavi Marmara baskınından sonra kopma noktasına gelen Türk-İsrail ilişkileri ve bu durumun bölge üzerindeki etkilerine ilişkin detaylı değerlendirmelerde bulundu. Şam’daki başkanlık sarayında bir grup Türk gazeteciyi kabul eden Esad, tartışmalara neden olan ve “Ortadoğu’da artık Türkiye’ye bir rol kalmadı” şeklinde yorumlanan sözlerine açıklık getirdi. Aralık 2008’de Gazze savaşının patlak vermesiyle kesilen Şam ile Tel Aviv arasında dolaylı görüşmelere geri dönülmesi halinde, arabuluculukta kendileri için tek adresin hala Türkiye olduğunu güçlü ifadeler ile teyit etti. Esad öte taraftan, Türkiye’nin, sırf masadaki rolüne geri dönmek için Mavi Marmara’da akan Türk kanını görmezden gelemeyeceğini belirterek, Şam yönetiminin İsrail’in hatasını telafi için atacağı adımları bekleyecek marja sahip olduğu mesajını verdi. Barış anlaşmasının imzalanacağı aşamaya gelindiğinde, Ankara’nın ABD önderliğindeki uluslararası sponsorluk içinde yer almasını arzu ettiğini söyledi. İşte Beşar Esad’ın Türk gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar:

Haberin Devamı

Vurulan İsrail ilişkileri

“Aslında Türkiye değil İsrail ilişkileri vurmuştur. İlişkilerin düzelmesi için Türkiye Mavi Marmara olayına kadar bazı girişimlerde bulunmuştu. Ancak ortada Türk insanının kanı var. Türkiye bir rol üstlenmek için vatandaşının kanından vazgeçemez. Aksi takdirde ağırlığını ve etkisini de kaybeder. Türkiye arabulucu rolüne geri dönebilir ama haklı taleplerinden, yani uluslararası komisyon, tazminat ve özür taleplerinden vazgeçmemesi gerekiyor. İsrail’in Türkiye karşısındaki görevini yerine getirmesi şarttır.”

Barışın asıl sponsoru ABD

“Biz Türkiye’nin başarılı rol üstlenebileceğinden eminiz. Türkiye’den daha başarılı bir arabulucu bulmuş olsaydık tereddütsüz olarak ona da giderdik. Toprakların geri alınması, barışın sağlanması için daha muktedir bir taraf bulmuş olsaydık bunu Sayın Erdoğan’a da söylerdik. Ama şu ana kadar daha iyi bir arabulucu bulamadık. Ben arabulucu ile sponsor arasında bir ayrım yaparım. En başarılı arabulucu Türkiye olmuştur, ama ABD en önemli sponsordur. Tabii ABD de tek başına sponsor olamaz. Biz Türkiye’nin dahil olacağı, uluslararası bir sponsorluk istiyoruz. Dolaylı müzakerelerde, Türkiye’nin başarılarının belirtileri ortaya çıkmaya başladığında, rolünün devamı konusunda mutabık kaldım.”

Haberin Devamı

Obama’ya laf yok

“Obama (ABD Başkanı Barack Obama) bize başta olumlu bir yaklaşımla gelmiştir, olumlu göstergeler vardı bizim açımızdan. Dayatma yerine diğer tarafın görüşlerinin dinlenmesi yoluna gitmeleri önemliydi. Ancak son noktada ABD çıkarlardan bahseder, niyetlerden değil. Şu anda somut anlamda yaşanan bir gelişme yok ama açık ve net olan şey, ABD’deki diğer kurumların Obama’nın bu bölgeyle ilgili ortaya attığı savları desteklemediği. Dokuz ay önce başlattığımız stratejik işbirliği konseyi toplantılarında, güvenlik alanındaki işbirliğinin genişletilmesi yönünde de yeni çalışmalar başlattık. Yeni bir anlaşma üzerindeki müzakereler sürüyor. Bu sadece güvenlikle ilgili ya da askeri bir mesele değildir. Dolayısıyla sadece terörün takip edilmesi ile yetinmeyeceğiz. Terörden korunma yollarına da bakılıyor. Bir terörist yakalanırsa onun yerine 10 terörist çıkabilir. Bu tür bir takip yetmez. Bu zaruri ama sınırlı bir süreçtir. Güvenlik alanındaki işbirliği, asıl sosyal fenomen ele alınırsa tamamlanır. Eğer PKK silahlı taraf konumundan siyasal konuma geçerse, bu olumlu bir gelişme olur. Silah ve terör olmadığı müddetçe herkes diyalog kurabilir, bölge ülkeleri de.”

Haberin Devamı

Bizde de açılım var

“Bizde bu yaklaşım zaten var ama unsurlarının ulusal çerçeve içinde olmasını istiyoruz. Açılım maskesi altında bizi başka taraflara götürecek gelişmelerin yaşanmasını istemiyoruz. Hem biz hem de Türkiye, Kürtler’in toplumumuzun birer parçası olduğunu görüyoruz. Ama Batı lehine çalışacak tarafların, Kürtleri aleyhimize kullanmasını da istemiyoruz. Bakın, son terör olayları, Mavi Marmara olayından sonra artmıştır. Batı, insan haklarından bahsederken, Kürtler’in durumunu hep kötü bir şekilde yansıtır. Bu tür ulusal meselelere dışarıdan müdahale edilmemesi gerekiyor. Biz sadece teröristleri görüyoruz ama bunun karşısındaki 1 milyon yurtseveri unutuyoruz. Ülkelerimizin inşa edilmesinde katkıları bulunan bu milyonlarca insanla ilişkilerimizin teyit edilmesi sayesinde radikal terörü kuşatmış olacağız.”

Haberin Devamı

Türkiye’ye AB için tam destek

BEŞAR Esad, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda da şöyle konuştu: “İngilizce, İtalyanca, Farsça konuştuğunuzu ama Türkçe konuşmadığınızı düşünebilir misiniz? Türkiye’nin bütün dünya ile ilişkilerinin iyi ama bölge ülkeleriyle ilişkilerinin kötü olması düşünülemez. Türkiye’nin Avrupa ile ilişkileri hem kendisi için hem bizim için önemli. Türkiye’nin AB’ye katılması bizim için de çok yararlı olacak. Bu yönde bir gelişme, komşu olarak doğrudan bize yansıyacak. Türkiye bölgesinde ve

/images/100/0x0/55eae382f018fbb8f89d2aeb
etrafında güçlü olduğu müddetçe, ki bildiğim kadarıyla 300 milyon insan demek Türkiye’nin komşuları, işte bu güçlü ilişkiler sayesinde Avrupa ile yapacağı müzakerelerde daha güçlü olacaktır. Türkiye’nin bölge ile ilişkileri AB ile ilişkilerinin bir alternatifi değil, destekleyicisidir.”

Haberin Devamı

Feminizm Arap dünyasında başladı

SURİYE Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın baş siyasi ve basın danışmanı Buseyna Şaban, ülkenin en güçlü kadınlarından biri. Hafız Esad döneminden beri en tepedeki danışmanlık görevlerinden birini icra etmeyi sürdüren Buseyna Şaban’ın oğul Beşar nezdindeki kredisinin de çok yüksek olduğu belirtiliyor. İngiltere’de eğitim alan, son moda giysileri seven ve başını örtmeyen Buseyna Şaban, sohbetimiz sırasında “Kadın özgür iradesiyle kafasını kapatmayı tercih ettiği sürece benim açımdan bir sorun yok. İslam’da peçe (nikab) yoktur. Feminizm Arap dünyasında Batı’dan 100 yıl önce başlamıştır.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!