Papa, Marksizm ve vahşi kapitalizmi eleştirdi

Benedikt, 5 günlük Brezilya gezisinin son gününde yüzlerce din adamının katıldığı bir konferansta yaptığı konuşmada, piskoposlardan Katolik kilisesinin bölgede azalan etkinliğini geri döndürmek için siyasette yeni nesil Katolikler yaratmalarını istedi.

Dünyada Katolik dünyasının en büyük kalesi sayılan Brezilya'da iki hafta sürecek konferansın açılışında yaptığı konuşmada kürtaj konusuna da değinen Papa, Latin Amerika'da doğum kontrolü ve kürtajın yasallaşmasının "insanların geleceğini tehdit ettiğini", bölgenin tarihsel Katolik kimliğinin saldırı altında olduğunu söyledi.

Selefi 2. Jean Paul gibi Kapitalizm ve Marksizmi eleştiren Benediktus, Marksist sistemin sadece ekonomik ve ekolojik yıkıma neden olmadığını, aynı zamanda insan ruhunu da tahrip ettiğini ileri sürdü.

Benedikt, Latin Amerika'da Katolik kilisesini yeniden enerjik hale getirmeyi amaçlayan konferanstaki konuşmasında, kapitalizm ve küreselleşmeye de çatarak, bu sistemlerin zengin ile fakir arasındaki ayırımı derinleştirdiğini, uyuşturucu, alkol kullanımı yoluyla kişisel itibarı zedelediğini ve sahte mutluluk illüzyonlarına yol açtığını kaydetti.

Benedikt, Latin Amerika'nın medya, üniversite ve siyasette kendini Katolikliğe adamış liderlere ihtiyacı olduğunu belirtti.

Kilise liderlerinin milyonlarca Katoliğin, Protestan kökenli başka dinlere dönme eğilimlerini durdurmaları gerektiğini söyleyen Benedikt, herhangi birisinin Hristiyan yaşam tarzından, bu değerlerin toplumun bütününde zayıfladığının görülebildiğini vurguladı.

Benedikt, aile kurumunun Latin Amerika ülkelerinin en önemli hazinelerinden biri olduğunu da ifade ederek, medeni kanunların doğum kontrolü ve kürtaja izin vererek insanların geleceğini tehdit ettiğini ve aile kurumunun saldırı altında olduğunu öne sürdü.

Konuşmasında ülke adı vermemekle birlikte Benedikt'in son yıllarda solcu liderlerin iktidara geldiği Bolivya, Ekvador, Nikaragua ile Hugo Chavez'in Venezuela'sını ve serbest pazar ekonomisi politikasını benimseyen merkez sol hükümetlerin iktidarda olduğu Brezilya gibi ülkeleri kastettiği bildiriliyor.

Dünyadaki 1,1 milyar Katolikten 120 milyonunun yaşadığı Brezilya'da 1980 yılında kendisini Katolik olarak görenlerin oranı nüfusun yüzde 89'u iken bu oranın 2000 yılında yüzde 74'e gerilediği belirtiliyor. Aynı yıllar içinde kendisine Evanjelik Protestan diyenlerin oranının ise yüzde 7'den yüzde 15'e yükseldiği kaydediliyor.