Kerkük’ün altı servet ama üstü sefalet

Güncelleme Tarihi:

Kerkük’ün altı servet ama üstü sefalet
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2008 00:00

Toprağının altı zengin petrol yataklarıyla dolu Kerkük’te yerin üstü ise tam anlamıyla perişan vaziyette. Yıllardır bir çivi bile çakılmayan, insanların sefalet içinde yaşadığı kentte, bir yandan da ’toplumlararası’ gerilim var. Çünkü kentte sefalet içinde birlikte yaşayan Kürtler, Araplarla ve Türkmenler arasında ciddi tansiyon var. Daha doğrusu Kürtler, Türkmenler ve Araplar ile gerilim halinde.

İSTER Erbil’den güneye doğru giderken ister Süleymaniye’den Batı’ya doğru gelirken, Kerkük’e varır varmaz "hava"nın bir anda değiştiğini hissediyorsunuz. Kerkük’te Erbil ve Süleymaniye’deki ’güvenlikli ortam’ dan da; bu Kürt şehirlerinde gördüğümüz yatırımlardan da eser yok "Petrol yatağı" dolayısıyla "zenginliğin kaynağı" olan Kerkük, perişan vaziyette. Kente yıllardır bir çivi bile çakılmadığı açıkça görülüyor. Üzerinde bu kadar hákimiyet mücadelesi verilen Kerkük’te taş taş üstüne konulmamış. Kerkük bir "ihtiláflı arsa" ve bu yüzden üzerine ne Kürtler ne Araplar hiçbir yatırım yapmıyor.

Türkmenler ve Araplar Kürtler ile ’gerilimli’

Kerkük bir ’saatli bomba’ gibi. Irak Anayasası uyarınca 2007’nin sonunda yapılması öngörülen referandum yapılamadı. Bir referandum yapılacak mı artık o da belli değil. Kentte Kürtler, Araplar ve Türkmenler birlikte yaşıyor. Kürtler, hem Araplarla hem de Türkmenlerle gerilim halinde. Biz Türkiye’den bakınca 2003’deki işgalin başından beri Kerkük’e hep bir "Kürt-Türkmen gerilimi"nin patlama noktası olarak baktık, bakıyoruz ama Kerkük’e gelince
/images/100/0x0/55ea4b24f018fbb8f87680a4
buradaki "esas gerilim"in Kürtlerle Araplar arasında olduğunu görüyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde Hanekin de bu gerilim açıkca silahlı çatışmaya dönüştü.

Petrolün üstündeler ama huzurları yok

Kerkük’ün nihai statüsü kadar, petrol kaynaklarının paylaşımı, Kürt peşmergelerin görev sahalarının sınırları gibi konularda Bağdat’taki yönetimle Kürt gruplar arasında derin görüş ayrılıkları var. Irak’ın kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 13’ü Kerkük’te. Zaten şehre yaklaşırken gerek burnunuza gelen petrol kokusu gerek kuyuların etrafından yanan ateşler ’burası Kerkük’ diye sizi karşılıyor. Kerkük resmen Bağdat’taki merkezi yönetime bağlı. Ancak kenti fiilen Kürt gruplar (Barzani’nin KDP’si) yönetiyor. İşin ilginç yanı Kerkük’teki Kürt nüfus geleneksel olarak Talabani’nin yönetimindeki KYB’ye yakın. Yani kentte su yüzüne çıkmasa da alttan alta devam eden bir KDP-KYB rekabeti de devam ediyor.

Türkmenler: Kürtler topraklarımı alıyor

Kerküklü Türkmenler ve Araplar, Kürt yönetimine öfkeli. Öfkenin kaynağı, ABD’nn işgalinden sonra bölgeye taşınan Kürt göçmenler. Kerkük Vilayet Meclisi’ndeki Türkmen üyeler, "2003’den önce Kerkük’ün nüfusu 800 bindi. Bunun en az yarısı Türkmendi. (400 bin civarında) Kalan kısmı da yarı yarıya Kürt ve Arap’tı. 2003’den sonra 600 bin Kürt, ’göçmen’ adı altında Kerkük’e getirildi" diye konuşuyor. Kürt gruplar, Saddam Hüseyin döneminde Kerkük’ten Kürtlerin göç ettirildiğini, şimdi dönenlerin onlar olduğunu başından beri iddia ediyor ama Türkmenler aynı kanıda değil: "Her dönümü 2 bin 500 metre olmak üzere 200 bin dönüm toprağımızı Saddam Hüseyin elimizden alıp Araplara verdi. Bu toprakların yarısı şimdi Kürtlerde! Türkmen arazisi üzerine yapılmış 10 binden fazla Kürt evi var...2003’den önce Kerkük’ün nüfusu 800 bin idi. Şimdi 1 milyon 300 bin. Kürt göçmen dedikleri işte bu.

Adam kaçırmalara ödenen fidye 45 milyon dolar

addam Hüseyin, Kerkük’ten Kürtleri çıkartmıştı ama bu kadar kişiyi mi çıkartmıştı? Saddam, Kerküklü olmayan, askerlik yapmayan Kürtleri çıkartmıştı ve sayısı da gelenlerle kıyaslanamayacak kadar cüz’iydi. Sadece 5 bin aile çıkartılmıştı. Oysa şimdi Kerkük’e getirilenlerin sayısına bir bakın. Bırakın Irak’ı buraya İran’dan bile Kürtler getirildi." Kerkük’te, toprak, arazi, mal-mülk ile ilgili olarak 34 bin dava açılmış, bunlardan sadece 1600’ünün neticelendirildiğini öğreniyoruz. Türkmenlerin bir kısmı 2003’den sonra kenti terketmeye başlamış, daha doğrusu ’gidip geliyorlar’ Gidip geldikleri yer Türkiye. Kerkük’teki Türkmenler böyle ’gidip gelen’ 10 bin civarında ailenin olduğunu anlatıyor. Yaşadıkları can korkusunun tek kaynağı bu etnik ya de mezhebi gerginlik de değil. Daha çok Bağdat gibi bölgelerde görülen ’fidye için adam kaçırma’ gibi olaylar Kerkük’te de sık sık görülüyor. Kerküklü Türkmenler, 2003’den bu yana ödedikleri fidye miktarının 45 milyon doları bulduğunu anlatıyor. Kerkük gerçekten de patlamaya hazır bir bomba durumunda. Öyle görünüyor ki, Kerkük’ün kaderi Irak’ın da kaderi olacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!