Eski Başbakan Blair neden Katolik olduğunu anlattı

Güncelleme Tarihi:

Eski Başbakan Blair neden Katolik olduğunu anlattı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2009 00:00

İngiltere’nin eski Başbakanı Tony Blair, Protestanlık inancına bağlıyken neden Katolik Kilisesi’ni seçtiğini, Vatikan’ın resmi yayın organı ‘L’Osservatore Romano’ya açıkladı. Blair, “Görevdeyken Katolikliğe geçseydim doğru olmazdı” dedi.

Haberin Devamı

İngiltere’nin eski Başbakanı Tony Blair, neden ve din değiştirdiğini, ne gibi tepkiler gördüğünü, kimlerin etkisinde kaldığını, neler hissettiğini, dinlerarası diyalog için görüşlerini, Hıristiyan- İslam yakınlaşmasına nasıl baktığını, siyaset ile din arasındaki bağları, Papa’nın rolünü ve futbolcu veya rock starı olmayı düşlerken kendisini nasıl siyasetin içinde bulduğunu anlattı. İşte Blair’in İngiltere’deki evinde yazar Giulia Galeotti’ye verdiği, çarpıcı itiraflar içeren o röportajdan kesitler:
BAŞBAKANLIKTAN SONRA
Bu uzun sürede ve aralıklarla oldu diyebilirim. Siyasi görevi ve başbakanlık unvanını ve sorumluluğunu bıraktıktan sonra yapmam gereken bir şeydi. Ailem fazla dindar değildi. Annem İrlanda’dan gelen bir Protestan, Babam ise ateist bir askerdi. Ama ben dine de önem veren ve öğreten bir liseye gittim. Böylece din eğitimimin bir parçası oldu. Gerçek değişimi üniversitede yaşadım. O dönemde daha çok düşünme fırsatı buldum. Ve o zaman dinin, yaşamımın temeli olduğuna idrak ettim.
ROCK STAR OLMAK
Ben 44 yaşında başbakan oldum. Aslında gençliğimde tutkularım sıradandı ve tek düşündüğüm partilere giderek dans edip eğlenmekti. Düşlerim hep ya futbolcu veya rock yıldızı olmaktı. Ama 1974 yılında AB’ye girme referandumu için ilk kez oy verince sandık galiba beni çekti. O “Evet” oyu İngiltere kadar benim geleceğim için de olumlu bir oydu. Eşim Cherie Booth ibadetlerini yerine getiren bir Katolik. Bizi yakınlaştıranın da din olduğunu söyleyebilirim. Biz din sayesinde tanıştık. Genç Katolikler Hareketinde aktif rol aldığını keşfetmiştim. O dönemde 23-25 yaş grubunun (bizim tanışma dönemimizde) dine ilgi duyması sıradışıydı.
PAPA BENİ ETKİLEDİ
Beni etkileyenlerden biri de Papa 2. Jean Paul’dür. 2003’te ailemle birlikte özel şapelindeki âyine katıldık. Çok etkileyici oldu ve belki benim kararımın perçinleşmesini sağladı. Onun sayesinde Katolik Kilisesi’nin evrensel doğasını keşfettim. Eğer Katolik’sen dünyanın her köşesinde o ülkedeki kilisede âyine katılabilirsin. Tokyo’da bir kiliseye girerek kim olduğumu hissettirmemeye çalıştım. Ama âyin sonunda bir hanım ayağa kalkarak, ‘Herkes kendisini tanıtsın’ dedi. ‘Ben Londra’dan Tony’ dedim ve güzel bir sürpriz oldu.
Evrensel Kilise aslında küresel bir kurumsal modeldir.
ABD’DE DİN SİYASİ
ABD’de dinle ilgili konuşmak normal, hatta gerekli ve zorunlu saylıyor. ABD siyasetçileri dini kampanya malzemesi yapabiliyorlar. Bu çok doğal. Ama bakın İngiltere’deki seçim kampanyalarında Tanrı’nın ‘ödünç olarak alınması’ ve propagandası seçmeni oldukça tedirgin eder. Bunun için din değişimini siyaseti bıraktıktan sonra resmen gerçekleştirdim. Çünkü yine Anglosakson ülkelerinde belki başka ülkelerde siyaset yapan Katoliklere karşı önyargı var. Sanırım J.F. Kennedy bunu ilk delenlerdendi.
PAPA’NIN YORUMU
Papa, “Caritas in Veritate” adlı eserinde şöyle bir yorum yapıyor: “Dinlerin gelişmeye katkı vermeleri için Tanrı’nın toplum içerisinde yer bulması ve özellikle kültürel sosyal, ekonomik alanda öngörülmesi gereklidir.” Bugün dünya dinlerinin dinleme isteği var mı, yoksa bu görmemezlikten mi geliniyor? Şahsen Papa’nın yazdıklarına tamamen katılıyorum. Bence din sosyal gelişmede rol alabilecek bir unsur. Bakın bir siyasetçinin bir çok yükümlükleri vardır ve oy almak için ciddi çalışmalar gerekir. Çünkü bu bir demokrasidir. Ama bence inancın rolü burada ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı

İslam’ın sahneye çıkışı her şeyi değiştirdi

Haberin Devamı

İslam’ın yakın tarihte yeniden sahneye çıkışı siyasette dinin rolünü ve düşünce tarzımızı altüst etti diyebilirim. İnancın önemini ve inancın ne denli yer ettiğini İslam dünyasında yaşananları görmekteyiz. Kimileri bunun uzaktan yakından ilgisi olmadığını söyleyebiliyor. Bence bu saçmalık, yaşananlar tabii ki dinle ilgili. Kurduğum vakıf, Hıristiyan, Müslüman, Hindu, Budist, Sih ve Musevi inançlarının modern dünyada nasıl bir güç olduğunu ve iyiliğe doğru ittiğinin bir örneğidir. Bence inançlar ilişkileri perçinleştirebiliyor. Ama günümüzde laiklik koşulları bazen inançlıları agresif ve sert eleştirilere sürükleyebiliyor. Bu da değişik inançlıların bu tutuma karşı işbirliği yapmasını sağlıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!