DHKP-C davasında karar Ekim ayına kaldı

Brüksel Temyiz Mahkemesi, terör örgütü DHKP-C üyelerine ilişkin kararını açıklamayı erteledi ve sanıklara yeni savunma olanağı tanıdığını bildirdi.

Mahkeme, bu tavrına gerekçe olarak, yargılama sürecinde, Belçika'da bazı yasal değişiklikler ve yenilikler olduğunu, savunma avukatlarının bunlar çerçevesinde tekrar dinleneceğini belirterek, 14 Ekim 2009 tarihinde yeni bir oturum öngördü.

Mahkemenin, “terör örgütü”, “terörist” gibi tanımlamalarda tereddüte düştüğü, sanıkların “terör örgütü üyesi” olarak genel yaklaşımlarla değil, bireysel olarak ele alınmalarının ön plana çıkarılacağı ifade ediliyor.

Terör örgütü yandaşlarının gösterileriyle gergin başlayan, Türkiye'nin Brüksel Büyükelçisi Fuat Tanlay tarafından da izlenen bugünkü oturumda ortaya koyulan, beklenmedik adli yaklaşım şaşkınlık yaratırken, yeni sürecin ne kadar uzayabileceğine ilişkin sorular yanıtsız kalıyor.

Geçen mayıs ayında tamamlandığı varsayılan duruşmalar kapsamında, bazıları firarda olan DHKP-C üyeleri Musa Asoğlu, Kaya Saz, Bahar Kimyongür, Fehriye Erdal, Şükriye Akar ve Zerrin Sarı yargılandı.

Teröristleri Belçika'da işledikleri suçlardan daha önce yargılayan mahkemeler, 2006'da Fehriye Erdal'a 4, örgütün başı Dursun Karataş'a 5, sözcüsü Musa Asoğlu'na 6, Kaya Saz, Bahar Kimyongür, Zerrin Sarı ve Şükriye Akar'a 4'er yıl hapis cezaları vermişti. Sanıkların 10 yıl boyunca kamu haklarından mahrum edilmesi kararlaştırılmış, Asoğlu 5 bin 500, diğerleri 2 bin 500'er avro para cezasına çarptırılmıştı.

Adli kurumlar, DHKP-C'yi "terör örgütü" olarak da nitelemiş, ancak bu kararların tümü, yargılamada usulsüzlük gerekçesiyle iptal edilmişti.

Federal Savcı Johan Delmulle, tekrar ele alınan yargılama çerçevesinde, Temyiz Mahkemesinde sunduğu iddianamesinde, bir suç ve terör örgütünün söz konusu olduğunu belirterek, "terör örgütünün başları" olarak nitelendirdiği Musa Asoğlu için 10 yıl, Bahar Kimyongür için 7 yıl ağır hapis cezaları ve 5 bin 500'er avro para cezası istedi.

Delmulle, diğer 4 sanık için de 5'er yıl hapis ve aynı miktarda para cezaları talep etti.

Duruşmaların son bölümünde, sanık avukatları savcının görüşlerine karşı çıkarak, müvekkillerinin "terörist", örgütün "terör örgütü" olmadığını sürekli ileri sürerken, bu görüşlerinin mahkeme tarafından reddedilmesi olasılığını da dikkate alarak, "aynı müvekkillerin terörist yöntemlere başvurmalarının haklı gerekçeleri olduğunun kabul edilmesini" savunmuşlardı.

Sanık avukatları, savcıyı, "kanıtsız itham ve varsayımlarla gerçekleri saptırmakla" itham ederken, bir Belçika mahkemesinin, Türkiye'de işlenen suçları dikkate alamayacağı ve yargılayamayacağı görüşünü öne sürüyorlar.