GeriSeyahat Dar sokaklarında yürürken mutluluktan sarhoş oldum
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Dar sokaklarında yürürken mutluluktan sarhoş oldum

Dar sokaklarında yürürken mutluluktan sarhoş oldum

Elif Yılmaz, sık sık seyahat ediyor, fotoğraf çekiyor. Hatta bu tutkusu yüzünden işini bıraktı. Şu sıralar kendisini belgesel ve gezi fotoğrafçılığı konularında geliştirmeye çalışıyor. Şimdiye kadar 55 ülke gezdi. Hedefi bu sayıyı 100’e çıkarmak. Yılmaz, geçen yaz Paris’e 310 kilometre uzaklıktaki Beaune’a gitti. “Burada Fransa’yı Fransa yapan her şey var. İyi yemek, ortaçağ mimarisi, manastırlar ve şarap” diyor.

Elif Yılmaz (37), İstanbul’da yaşıyor. Hayatının yarısını yurtdışında geçirdiğini anlatıyor. “İlk uçak yolculuğumu üç yaşımda ailemle yaptım, Almanya’ya gittik. Liseden sonra 17 yılım yurtdışında geçti. Amerika ve Kanada’da okudum, çalıştım” diyor.
Yılmaz, Kanada’da bir bankanın yatırım bölümünde görev yaptıktan sonra 2008’de Türkiye’ye döndü. Bir süre sağlık sektöründe yöneticilik yaptı. Ardından hobi olarak başladığı fotoğrafçılık, tutkuya dönüştü. Bu yıldan itibaren sadece fotoğrafçılığa odaklanmaya karar verdi.
“Kendimi özellikle belgesel ve gezi fotoğrafçılığında geliştirmeye çalışıyorum. Geçmişte gezdiğim yerleri sadece görsel algılardım. Artık beş duyumu kullanıp o kültürleri yaşayarak, halkla kaynaşarak gezmekten zevk alıyorum.”
Fotoğrafçılık ve seyahat etmenin yanı sıra şarapla ilgileniyor, ayrıca yoga yapıyor. Gelecek hedeflerinden biri en az 100 ülkeyi gezip değişik toplumları tanımak, fotoğraflamak. Latin Amerika’dan Avustralya’ya dört kıtada gördüğü ülkelerin sayısı 55’e ulaştı. Bunlardan 33’ü Avrupa’daydı.
”Gittiğim yerlerde İngilizce’den farklı dil konuşulmasını seviyorum. Her iki tarafın anlaşmak için çaba göstermesinden hoşlanıyorum. İnsanın özü aynı istek ve duygulardan oluşuyor. Geçen sene, yine içimdeki bu duygu ve keşif isteği ile Fransa’nın Beaune şehrini gezdim. Bu küçük şehir beni çok etkiledi.”
Yılmaz, Beaune’e geçen yıl haziranda gitti, bir hafta kaldı. “Beaune’da Fransa’yı Fransa yapan her şey var. İyi yemek, ortaçağ mimarisi, manastırlar ve şarap. Beaune için Burgundy (Bourgogne) şaraplarının başkenti diyorlar. Dijon’a karayoluyla 45, Paris’e 310 kilometre uzaklıkta. Türkiye’den Paris’e uçup, sonra trenle Beaune’a ulaşılabilir. Ben Bordeaux’ya gittim önce, oradan otomobil kiraladım. Turistler havaalanına iner inmez şarap sohbetine başlıyordu...

RENKLİ SERAMİK ÇATILAR

Otoyolu takip ederek Burgundy bağcılığının kalbini oluşturan Côte d’Or’a vardım. Puligny Montrachet, Volnay, Pommard bağlarının bulunduğu bölgeyi gördüm. Beaune, bölgenin en önemli yerleşimi. Şarap üretilen tarihi ev ve şatoların bazılarına girip bazen ücretli, bazen ücretsiz şarap tadımı yapabiliyorsunuz. İsterseniz rehber de tutabilirsiniz; genelde otomobilleri oluyor ve şarapçılığı çok iyi biliyorlar. Hangi şatoların en iyi şarabı ürettiklerini, üzüm çeşitlerini anlatıyorlar size. Bölgedeki birçok yerleşim gibi Beaune da tarihi bir şehir. Kiliseleri, sokakları, evleri bu özelliğiyle dikkat çekiyor. Bir de bu bölgeye ait seramikten yapılmış çatılar var ki kasabaya renk veriyor.
Beaune sokaklarında yürürken adeta bir labirentin içindedim. Çok yakın bir yere gitmek için bile fazla dolaşmam gerekiyor gibiydi. Bunu bir Fransız’a söylediğimde “Şarap bölgesine hoş geldin; tattığın şarapların, şehrin temiz havasının sarhoşluğunu yaşıyorsun” dedi ve devam etti: “Aynı sebepten biz de buralarda rahat ve keyifli yaşıyoruz.” Haklıydı. Tarih, doğa, sanat ve kültürle iç içe olmanın verdiği mutluluk beni de sarhoş etmişti...”

PORSİYONLAR KÜÇÜK TARTLARI ÇOK MEŞHUR

Konaklama seçenekleri ve yemeklerinden bahsederken şunları söylüyor: “Otelleri temiz, düzenli. Benim seçtiğim şehrin tam merkezindeydi. 5 yıldızlı seçenek pek yok. Toplasanız 2-3 lüks otel var. Turistler daha çok 3-4 yıldızlı butik otellerde kalmayı yeğliyorlar. Yemeklere gelince; en çok balık yedik. Özellikle somonu çok güzel pişiriyorlar. Tabaklar ve porsiyonlar küçük ama yemekler son derece lezzetli. Böğürtlenli ve elmalı tartları çok meşhur.”
Yılmaz’ın Beaune’a gideceklere önerilerine gelince...
“Ortaçağ’dan kalan yapılarla dolu sokaklarında kaybolun, manastırları dolaşın, bol bol fotoğraf çekin. Beaune şehrine doğru, yol boyunca, şarapların üretildiği, çoğu ‘Chateau’ diye geçen yerlerde daha sonra şehir merkezindeki küçük şarap dükkânlarında şarap tadın. Fransız mutfağından örnekler denemeyi unutmayın. Beaune’a turistler en çok temmuz, bir de eylül-ekimde, yani bağbozumu zamanlarında gidiyor. Eminim sonbaharda da çok güzel olur. Fakat kalabalığı göze almanız gerekiyor.”

YAZIN DAHA SAKİN

Beaune sakin bir yer. Fakat restoran ve kafeler geç saatlere kadar açık. Yaz döneminde daha az turist çektiği için kalabalık olmuyor. Yerli halkı turistlerden daha sık görüyorsunuz. Bu dönemde gidince şarap üreticileri de sizinle daha çok ilgileniyor. Ellerindeki şarapları tattırıyorlar. Yaz döneminde gittiğinizde de üzümleri ve yemyeşil bağları görebiliyorsunuz.

En sevdiği beş şehir: Quebec (Kanada), Cesky Krumlow (Çek Cumhuriyeti), Paris, Sydney, Krakow (Polonya)
Seyahate hangi ulaşım aracıyla gider? Uçak, tren, gittiği yerlerde yerel vasıtalar
Seyahatte ne yer ne içer? Yerel atıştırmalıklar ve meyveler
Seyahatte nerede kalır? Yöresel konaklama yerleri
Kiminle seyahat eder? Arkadaşları, kız kardeşi
Seyahatten ne alır? Taşıması kolay küpe, kolye gibi hatıra olacak aksesuvarlar
Seyahat çantasının vazgeçilmezleri neler? Diş fırçası, fotoğraf makinesi, rehber kitap, harita

False