Türkiye’ye dürüst DAVRANMALIYIZ

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’ye dürüst DAVRANMALIYIZ
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2012 14:43

Avrupa Parlamentosu (AP) BaşkanıMartin Schulz, Türkiye’nin AB üyeliğikonusunda Avrupa’nın daha dürüstdavranması gerektiğini söyledi.Müzakerelerin ‘tam üyelik’hedefinde yürütüldüğünübelirten Schulz, üstükapalı olarak Almanya veFransa’yı da eleştirerek, “Tamüyelik için müzakere edip, sonraaçıkça üyeliğe karşı çıkmakolamaz” dedi. Alman SosyalDemokrat Parti’li (SPD) Schulz,Türkiye’nin AB üyeliği ve vizemuafiyeti konusunda Hürriyet’insorularını yanıtladı:

Haberin Devamı

TÜRKİYE’nin AB ile ilişkisi şu anda ne durumda? Bir duraksamadan söz ediliyor. Katılıyor musunuz?
Aslında Türkiye ile bir zamanlar daha yakındık. Yani Türkiye AB’ye, AB de Türkiye’ye şimdikinden daha yakın durumdaydı. Birbirimize karşı daha dürüst olmalıyız. Devam eden müzakerelere rağmen halen Avrupa’da bazı ülkeler çıkıp açıkça Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduklarını söyleyebiliyorlar. Karşı tarafta ise (Türkiye’yi kast ediyor) olağanüstü bir gelişim yaşanıyor.

Erdoğan hükümeti ilk döneminde kendinden önceki hükümetlerin yaptıkları tüm reformlardan çok daha fazlasını yaşama geçirdi. Bu beni çok etkilemiştir. Ancak son zamanlarda reform sürecinin kısmen duraksadığını gözlemliyorum. Ve bu durum beni kaygılandırıyor. Çünkü Türkiye’nin AB’ye üyeliğini çok önemsiyorum ve üyelik sürecinin sekteye uğratılmadan devam ettirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ancak Türk halkında AB üyeliğiyle ilgili umutsuzluk oluşmaya başladı. Türkler endişelerinde haklılar mı?
Türkiye’de kendileriyle görüştüğüm bakanından tutun, milletvekili, yargıç, bilim insanı, yazar ya da sıradan vatandaşlara kadar hepsi bana şunu söylediler: “Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz ekonomik düzenlemeler ve anayasa reformları, AB üyeliğini bir yana bırakın, öncelikle bizim için gerekli. Bunlar her şeyden önce kendimiz için yaptığımız reformlar.”

Bu tutum beni derinden etkilemiştir. Bu yüzden Türk halkına, Türkiye’nin ne denli modern ve dinamik bir ülke olduğunu söylemek gerekir. Modernleşme sürecinde istikrarla devam etmesi halinde 21’inci yüzyılda önemli roller üstlenebilir. Avrupa için avantaj Türkiye şu anda bile gelişen bir ekonomik güç.

Ayrıca Avrupa ile Yakın Doğu ve Asya’yı birleştiren köprü ülke olarak siyasal, coğrafi ve kültürel bir anahtar rolünü içinde barındırıyor. Eğer Türkiye bu ekonomik, siyasal ve kültürel ağırlığını Avrupa’da, Avrupa ile birlikte bölgeye taşırsa bu durumda hem Türkiye hem Avrupa büyük avantaj yakalamış olur. Şundan çok eminim; Türkiye’nin AB üyeliği Türkiye’nin olduğu kadar Avrupa’nın da yararınadır.

Almanya’nın Türkiye’nin AB m üyeliğine karşı olumsuz tavrını biliyoruz. Bu durumu bir Alman siyasetçi olarak siz nasıl yorumluyorsunuz?
Türkiye’nin üyeliğine hep destek verdim. Avrupa Parlamentosu’na girdiğim süreden beri, 18 yıldır bu görüşümü savunuyorum. Az önce sıraladığım gerekçelerden ötürü Türkiye’nin birliğe üye olmasını savunuyorum. Ancak bir yandan daha önce belirlenen bir sonuca ulaşmak üzere, yani tam üyelik için müzakereler sürerken, diğer yandan bazı hükümetlerin bu hedefe mesafe koymaları kabul edilemez.

Elbette Türk tarafının bu durumu anlayışla karşılamamasını yadırgamam. Şu anda yaşadıklarımız, ama bu sadece Almanya için geçerli değil, bir aldatmacadır. Bu tutum konunun stratejik önemine hiç de adil bir yaklaşım değildir. Türkler çok dinamik.

Günün birinde Türklere Avrupa kapıları açılacak mı? Vize sorunu ne zaman çözüme kavuşur?
Vize konusu çoğu zaman ilk bakışta sadece serbest dolaşım olarak algılanıyor. Oysa özünde ticari ilişkiler açısından önemli bir engeldir. Almanya’da Türkler kadar dinamik başka bir girişimci topluluğunun olmadığı bir gerçek. Ayrıca Alman ve Avrupa ekonomik ilişkileri Türkiye ile sıkı sıkıya bağlı. Bu nedenle derhal hissedilir şekilde vize kolaylığına gidilmelidir.

Öncelikle Türk işadamları, öğrenciler ve sanatçılar vizeden muaf tutulmalı. Bu konuda AP bünyesinde de çalışmalar yapıyoruz. Türk ve Alman işverenlerle yaptığımız çok sayıda görüşmelerde iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin sağlıklı sürdürülebilmesi için ivedilikle somut iyileştirmeler yapmalıyız. Aksi halde iki taraf da zarar görecek.

Türkiye’de ekonomik gelişmeler kaydedilirken Avrupa’da Euro krizinin etkileri halen sürüyor. Bu kriz Avrupa’da siyasi dengelerde de etkili olacak mı?
Euro krizi şimdiden önemli değişimleri de beraberinde getirdi. Avrupa’da kriz esnasında sekiz ülkede hükümet değişti. Kriz Avrupa’yı şöyle bir yol ayrımına getirdi diyebiliriz; Ya finans pazarlarının bizleri karşı karşıya getirip, Avrupa dayanışma ruhu yerine, milli egoizmleri canlardırmasına seyirci kalacağız, ya da şu anda, kriz sırasında güçlü ve bütünleşmiş bir Avrupa’ya doğru adım atacağız.

Söylemek istediğim açıkça şudur; Avrupa için daha fazla bağlayıcı özelliği olan kurallara ve birlik içinde üzerinde daha fazla mutabık olduğumuz kararlara gereksinimimiz var. Ancak bu şekilde Avrupa krizden çıkar. Gerçi Avrupa’da ortak bir ekonomi ve para birimi alanımız var. Ancak şu anda bu ortak ekonomi ve para birimini koruyacak bir de ortak ekonomi ile mali politika da geliştirmeliyiz. Böylece Avrupa’da gelişimin önü de açılarak, yeni iş alanları yaratılır ve daha adil sosyal normlar yaşama geçirilir.

Bunu gerçekleştirmek için ise Avrupa’nın siyasal ve sosyal birliğinin daha da etkin hale getirilmesi şert. Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimini François Hollande’ın kazanmasıyla yaşama geçecek olan gelişim politikası Avrupa’da gerekli olan bütçe dengesine de katkı sunacaktır.

Almanya’ya bakacak olursak, NRW eyaletinde 13 Mayıs’ta erken seçimler var. Siz de NRW kökenlisiniz. Eyaletinizin siyasi geleceğini nasıl görmek istersiniz?
SPD’li Başbakan Hannelore Kraft bu eyaleti çok iyi yönetti. Seçmenlerin adil eğitim, daha fazla iş sahası, güçlü bir endüstri ve uyum konusunda katılımcı çalışmaları 13 Mayıs’ta ödüllendireceklerinden eminim. Hannelore Kraft’ı çok iyi tanıdığım için şuna inanıyorum;

Kendisi insanlara kucak açan, onları dinleyen ve birleştiren bir politikacıdır. Kısa sürede halkın bu denli sempatisini toplaması ve bu denli sevilmesi karşısında şapkamı çıkarıyorum. Başbakanlığı sırasında samimi tavırları nedeniyle halkın annesi unvanını kazandı. NRW’ye uyan bir kişi ve kendisi buralı insanlara çok yakışıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!