Sinovac’lı olmadı, BioNTech’li ikizi oynadı

Güncelleme Tarihi:

Sinovac’lı olmadı, BioNTech’li ikizi oynadı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 05, 2021 11:38

Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda oyuncu olan Mustafa Mert Latifoğlu, Almanya’nın kabul etmediği Sinovac aşısı olduğu için ‘7’nci Frankfurt Türk Tiyatro Festivali’ne katılamadı. Latifoğlu’nun yerine başrolü BioNTech aşısı olan ikiz kardeşi Hakan Latifoğlu oynadı.

Haberin Devamı

TİYATRO Frankfurt’un düzenlediği ‘7’nci Frankfurt Türk Tiyatro Festivali’ bir mucizeye sahne oldu. Festival, Sabahattin Ali’in yazdığı, Nilbanu Engindeniz’in oyunlaştırıp Uğur Çınar’ın yönettiği ‘Kürt Mantolu Madonna’ adlı eseri sahneledi. Oyunu soluk almadan izleyen tiyatro severler, Hakan Latifoğlu (Raif Efendi), Eylül Aldanmaz (Maria), Semih Algül (Sebahattin), Dicle Çiçek (Mihriye) ve Selver Kılıç’ı (Frau Tiederman) ayakta alkışladılar. Oyunu sahneleyen Diyarbakır Devlet Tiyatrosu son on güne kadar başrol oyuncusu Mustafa Mert Latifoğlu ve ‘Frau Tidermann’ rolündeki Şükran Poyrazlı’nın Sinovac aşısı olmaları nedeniyle Almanya’ya gelemeyecekleri düşünülüyordu. Akıllara Mustafa Mert Latifoğlu’nun ikizi Hakan Latifoğlu’nun da Diyarbakır DT oyuncusu olduğu gelmesiyle oyuncu değişikliğinin işareti verildi. Mustafa Murat Latifoğlu yerine ikizi Hakan Latifoğlu ve Şükran Poyrazlı yerine Selver Kılıç oyuna dahil edildi. Oyunu on gün içinde ezberleyip sahneye taşıyan sanatçıların performansı, seyirciye kısa süreli değişimi hissettirmediği gibi durumu öğrenen tiyatro severler sanatçıları alkış yağmuruna tuttu.

Sinovac’lı olmadı, BioNTech’li ikizi oynadı
Hakan Latifoğlu, Eylül Aldanmaz

Haberin Devamı

ALMANYA SINOVAC’I KABUL ETMİYOR
Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda beş sezondur çalıştığını kaydeden Hakan Latifoğlu, “Kardeşim de üç sezondur aynı tiyatroda. Almanya turnesi teklifi gelince çok mutlu olmuştu. Bir hafta kala ise Alman hükümetinin Sinovac aşını kabul etmediğini öğrendik. Oyun iptal olacaktı. Kardeşimin oyun sırasında kullanılan görüntüleri var. Onları on gün içinde yeni bir oyuncuyla yeniden çekmek, oyuncuyu role hazırlamak mümkün olamazdı. Yönetmen Uğur Çınar, “Birbirinize çok benziyorsunuz, ses tonunuz bile aynı” diyerek rolü bana teklif etti. Ben de şansıma BioNTech aşısı olmuştum. Seve seve kabul ettim. Beş gün içinde ezberledim. Geri kalan beş gün içinde de akış almaya başladık. Aslında ikiz olduğumuzu bilmeyenlere ara sıra şakalar yapıyoruz ama resmi bir durumu ilk kez yaşıyoruz” diye konuştu.

Sinovac’lı olmadı, BioNTech’li ikizi oynadı
Yekta Kopan, Ayşenil Şamlıoğlu, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt, Nur Onur yönetti

Haberin Devamı

GÖÇ MESELESİ GÜNCELLİĞİNİ KAYBETMEYECEK
Festivalin söyleşi bölümüne ünlü sanatçı Ayşenil Şamlıoğlu, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt ile yazar Yekta Kopan, gazeteci Nur Onur’un göç ve sanat içerikli sorularını cevapladılar. Göçün dünden bugüne devam eden uzun yıllar sürecek bir dünya meselesi olduğunu vurgulayan Kurt, şunları söyledi: “Göç meselesinin gelecekte de güncelliğini kaybetmeyeceğini düşünüyorum. İnsanın bir yere ait olamaması, doğduğu, yaşadığı yerler, doyduğu yerler var. Bir de doyup da döndüğü, özlem duyduğu memleketi var. Festivalde yer alan ‘Misafir’ adlı oyunumuzda Almanya’ya gelmiş, sonra ülkesine dönmüş ama ne doyduğu ne doğduğu yerde kalıcı olamamış bir insanın hikâyesini anlatıyoruz. Seyirciyle iyi buluştuğunu düşünüyorum.”

Sinovac’lı olmadı, BioNTech’li ikizi oynadı
NE ORALI NE BURALI OLABİLDİLER
Ünlü oyuncu Ayşenil Şamlıoğlu ise Türkiye’den Almanya’ya iş gücü göçünün her iki taraf için ihtiyaçtan doğduğunu, günümüzde Suriye, Irak veya Afganistan’dan kaçanlar için sığınmacı demenin daha doğru olacağını söyledi: “Türkiye’den 60 yıl önce gelenlerin geri dönmesi gerçekleşmedi. Hem geldikleri yerden memnun kaldılar hem de Türkiye’ye döndükleri zaman aradaki farkın çok açıldığını gördüler. Ne oralı ne buralı olabildiler. Ailesini yanına aldırmaya başladılar. Hiç şüphesiz Almanya’nın kalkınmasında çok büyük payları oldu. İkinci, üçüncü nesil ise kültürüyle, sanatıyla yer alıyor. Buralı olduğunu hissettiği andan itibaren kendi kültürünü, sanatını üretmesi söz konusu. Değerli olan da bu.”
Yekta Kopan da göçün romantik ve sosyolojik açıdan konuşulduğunu savundu. “İnsan göç etmez, yurt göç ettirir” sözünü anımsatan Kopan, “Bu, olayın politik tabanını anlatan ifadedir. Göç değerli de bir şey olabilir. İlk Çağ’da göç olmasaydı insanlık hâlâ aynı yerde olurdu. Yeni coğrafyalar, arayışlar gereklidir. Bugün sizin bir tiyatro festivaline verdiğiniz değer, artık politik dilden kurtarıp kültür ve sanatın eline vermektir. Göç kavramını egemen politik dilden konuşacak olursak ya romantik hatalara ya öfkeye ya da politik yanlış yönlendirme ve akışa yenik düşeceğiz. Bertolt Brecht’in de yaptığı gibi bu kavramları onların elinden alıp kültür sanatın alanına getirmek gerekir” dedi.
Sinovac’lı olmadı, BioNTech’li ikizi oynadı

Sinovac’lı olmadı, BioNTech’li ikizi oynadı

 

BAKMADAN GEÇME!