Şifasını doktor değil bitki verdi

Güncelleme Tarihi:

Şifasını doktor değil bitki verdi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 30, 2010 16:52

Oktay Mete, çocukken yakalandığı hastalığı doktorlar iyileştiremeyince bitkilerden şifa buldu. Doktorlar, ümidi kesmişlerdi ki, "Kocakarı" ilacı olarak bilinen bitkisel içerikli ilaçlar derdine derman oldu. "O gün bu gündür, yaşamımı borçlu olduğum bu mucize nebatları tanımaya çalışıyorum" diye konuşan Mete, araştırmalarını bir ansiklopedide topladı.

Bitkilere karşı merakınız ne zaman başladı?
Haberin Devamı

Çok küçük yaşta başladı. Yazın anneannem beni Bitlis’e bir iki aylığına ailemin yanına götürüyordu. 4-5 yaşlarında yine Bitlis’teki ailemi ziyarete gittiğimizde kanlı basura yakalandım. Ancak doktorların verdiği ilaçlara reaksiyon göstermediğimden ailem benden ümidi kesmiş. Bu arada bizi ziyarete gelen bir generalin eşi aileme bitkisel bir ilaç formülü vermiş. İlaç beni çok kısa sürede tedavi ederek ölümden kurtarmış. Bu hikâyeyi o kadar çok dinledim ki, hala bu olayı tüm canlılığı ile yaşıyorum. Bu nedenle beni ölümden kurtaran bitkilere büyük bir bağlılık ve tutku başladı. Şifalı bitkiler benim hobim oldu.


Neden şifalı bitkiler hakkında kitap yazmak gereksinimi duydunuz?


Avrupa’ya geldiğimde şifalı bitkiler üzerine ciddi bilgilere dayanan ciddi birçok eser gördüm. Ancak Türkiye’de o zamanlar böyle bir eser bulmak mümkün değildi. Yazılanlar ise, hemen, hemen tıbbi bilgiden yoksun, hurafelerle süslüydü. İkinci neden ise, Bonn elçiliğine tayin olan Kültür Müşaviri Dr. Mehmet Önder ile ailece dost olduk. Bir gün çalışma odama geldi ve çalışmalarıma baktı. Topladığım bilgileri karıştırdı ve bana "bu bilgileri kendine saklayamazsın" diyerek beni yazmaya ikna etti. Köln Eğitim Müşaviri Tarık Önel de yazmamda beni zorladı.

Haberin Devamı

Bitkilerle ilgili hangi kitapları yazdınız? Yeni kitaplar hazırlıyor musunuz?


İlk kitabım 1995 yılında "Doğaya Dönüş" adı altında yayınlandı. İkinci kitabım ise, 2009 yılında Kabalcı'dan "Şifalı Bitkiler Ansiklopedisi" olarak yayınlandı. "Zehirli Bitkiler ve Sağlığımızdaki yeri", "Sağlığımızın Temel Taşları Gıdalar" adlı kitaplar tamamlandı, basım için son hazırlıkları yapılıyor. Şu anda ise “Aroma Terapi” üzerine bir kitap hazırlamaya çalışıyorum.


Kaç bin çeşit bitkiyi araştırdınız?


Bu güne kadar yaklaşık 2000 bitki üzerinde araştırma yaptım. Ancak, Türkiye’de yetişen, günümüzde kullanılan, unutulmuş veya kullanılmayan bitkilere daha fazla eğildim. Günümüzde şifalı bitki olarak eczacılığın on binlerce bitkiden yararlandığı sanılmaktadır. Bu arada birçok manastırın şifalı bitkiler bahçelerini dolaştım ve şifalı bitkilerle ilgili konferansları takip ettim.


Araştırmalarınız sadece şifalı bitkilerle mi sınırlı kaldı?


Hayır önce tarihi karıştırmaya başladım. Mısırlıların, Hintlilerin, Çinlilerin, Arapların, Sümerlerin, Avrupalıların ve Türklerin insanları nasıl tedavi ettiklerini, hangi bitkilerden yararlandıklarını, nasıl uyguladıklarını araştırdım. Tarihte yaşamış olan yüzün üzerinde hekimin bulabildiğim yaşamlarını okudum. İçlerinden her yüzyıl için bir hekimi seçerek o hekimin yazdığım bitkiyi nasıl kullandığı hakkında bilgi toplamaya çalıştım. Hatta onların yazmış olduğu ve günümüzün diline çevrilmiş kitaplarını da okudum. Şifalı bitkilere ait binin üzerinde kitap, tıbbi yayın yapan birçok mecmua okudum ve okuyorum. Kitaplarda yazdığım reçetelerle ilgili hastalıkları araştırıp bilgi topladım. Ayrıca, bu reçetelerin hala güncelliklerini koruyup korumadıklarını da araştırdım. Çalışmalarımda en büyük yardımı Köln Kütüphanesinden gördüm.

Haberin Devamı

Bitkilerden başka hangi şifalı kaynakları araştırdınız?


Tarihte ilaç olarak kullanılan en eski tedavi maddeleri başında su, süt ve ürünleri, bal ve arının diğer ürünleri ve zeytinyağı gelmektedir. Bu maddelerden insanlığın nasıl yararlandığını ve günümüzde de nasıl yararlandığını araştırdım. Ben kitaplarımı en eski tedavi yöntemi olan fitoterapi yöntemine göre yazdım. Çünkü, fitoterapide bitkiden doğrudan yararlanılmaktadır. Ancak, günümüzde birçok bitki kaynaklı tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Aroma terapi, Ayurveda, Bach çiçeklerle terapi, Hemeopati tedavi yöntemleriyle de ilgilendim.


Her bitki şifalı mıdır, zehirlenmelere yol açar mı?


Araştırması yapılmış, içeriği bilinen ve tedavi gücü olan her bitki şifalıdır. Sadece burada unutmamamız gereken nokta bitkiler yerinde, bilinçli ve doğru ölçüde kullanıldığı sürece şifalıdır. Her bitki yanlış olarak kullanıldığında zararlıdır. Bitkiyi zehirli yapan onun dozu ve kullanma yeri ve süresidir. Hiçbir zaman, ama hiçbir zaman bu yönde yetişmemiş olan birinin tavsiyesi ile bitki ilaç olarak kullanmamalıdır. Örneğin hekimler ve şifalı bitkiler uzmanları gibi. Bu yönde en önemli olan hastalığın teşhisidir. Şunu unutmamalıyız ki, baş ağrısının bile bine yakın nedeni vardır.

Haberin Devamı

Almanya’da şifalı bitkileri nereden temin edebiliriz?


Öncelikle şifalı bitkiler satan eczanelerden, Reformhaus denen yerlerden temin edebiliriz. Marketlerde ve birçok yerlerde de şifalı bitkiler satılmaktadır. Burada dikkat etmemiz gereken en önemli nokta kutularının üzerinde Register numarası olmasıdır. Bu bitkinin tüm şartlar yerine getirilerek hazırlandığını, ayrıca poşet halinde paketlendiyse hepsinin özdeş etkisi olduğunu garanti eder.


Şifalı bitkilerle zayıflamak mümkün mü?


Bu soruya rahatlıkla "hayır" diyebiliriz. Ancak, bazı bitkiler zayıflama kürleri yapan insanlara doktor veya beslenme uzmanları kontrolünde yardımcı olur.


Bitkileri araştırırken rastladığınız en ilginç bulgular ne oldu? Örneğin, "bu kadar da olmaz" dediğiniz oldu mu?


Ne yazık ki, pek çok. Senelerce önce Türkiye’den satın aldığım bir kitaptan bazı örnekler verebilirim. “Baş ağrısına karşı atın dizinin aşık kemiği ezilerek sirke ile içilirse baş ağrısına iyi gelir”. “Bit hamile olan kadının avucunun ortasına konur, üzerine bir damla süt damlatılır, yürürse doğan çocuk erkek, yürümezse kızdır”. Fındık karabiberle yenirse erkekliği arttırır” gibi saçmalıklara ne yazık ki inanmış insanlarımız.

Haberin Devamı

Türkiye’den hangi bitkileri getirmeliyiz? Bu bitkiler hangi hastalıklara iyi gelir? Yani her evde bulunması gereken bitkiler hangileridir?


Bu soru oldukça zor bir soru. Şifalı bitkileri Türkiye’den buraya taşımamıza gerek yok. Gerekli olan şifalı bitkiler Almanya’da da satılmaktadır. Hem de çok pahalı değil. Ayrıca, Almanya’da şifalı bitkiler kanun ve kararnamelerle daha sıkı kontrol altında tutulmaktadır. Bitkinin şifalı olabilmesi için birçok koşulun bir araya gelmesi şart. Kimin topladığı, ne zaman topladığı, nereden topladığı, nasıl kuruttuğu gibi. Örneğin, bitki yanlış kurutulduysa kısa sürede küflenir. Çok zararlı hale gelir. Toplanan bitkide mantar hastalığı varsa zehirlenmeye neden olabilir. Gölgede kurutulacağına güneşte kullanılmışsa içindeki tüm şifalı maddeler yok olmuştur. Ancak, taze toplanmış adaçayı satın alınıp gölge ve havadar bir yerde kurutularak temiz bir keten torbanın içinde getirilebilir. Bazı bitkiler kurutulmaz. Örneğin dere otu gibi. Her evde bulunması gereken bitkilere birkaç örnek: Evde adaçayı, papatya, nane, rezene, anason, kişniş, çörek otu, ıhlamur gibi. Örneğin, adaçayı iyi bir antibiyotiktir. Sindirimi kolaylaştırır, gribe iyi gelir. Yediğimiz gıda nedenli ve ayakları üşütmenin neden olduğu gaz şişkinliğine ve sancısına iyi gelir. Ayrıca, boğaz ağrısında çok iyi bir gargaradır. Her kurutulan bitkinin doğru saklanmasına ve saklanma süresine de dikkat etmemiz gerekir.

Haberin Devamı

Bitkilerle tedavide kimlerden yararlanabiliriz?


Bitkilerle tedavi işini bu yönde yetişmiş doktorlara veya şifalı bitkiler uzmanına (Heilpraktiker’e) bırakmamızda yarar var. Bitkilerden öncelikle hastalıklardan korunmak veya hastalıkları önlemek amacıyla yararlanabiliriz. Ihlamur, papatya çayı bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Kışın akşamları bu bitkilerin çaylarını doğru demleyerek içmemizde büyük yarar vardır. Çünkü bağışıklık sistemimizi desteklerler. Anason, rezene, kişniş tohumlarından yapılan çaylar kuru baklagillerin ve lahana türlerinin gaz şişkinliği yapmasını önler.


Türkiye şifalı bitkiler yönünden zengin bir ülke midir? Türkiye'de yetişip de başka ülkelerde rastlanılmayan bitkiler var mıdır?


Türkiye’nin bir çok yöresinde çeşitli iklimler hüküm sürer. Çeşitli bölgelerinin gerek toprağı ve gerekse doğal yapısı değişiktir. Bu nedenle de zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Ne yazık ki bilinçsiz toplama ve beş on kuruş pahasına toplanması nedeniyle birçok değerli bitkinin nesli tükenmiş ve birçokları da tükenmek üzeredir. Ancak, Avrupalı keşişler Anadolu’dan topladıkları şifalı bitkileri Avrupa'da yetiştirmeyi başarmışlardır. Türkiye’de yetişen bir kardelen türü başka yerde yetişmemektedir. Bu bitki Fransızlar tarafından satın alınmaktadır. Tarımı yapılmadığından veya yapılamadığından doğadan bilinçsiz olarak toplandığından nesli tükenmek üzeridir. Aynı zamanda bunu salep yapılan orkide türleri için de söyleyebiliriz.


Bitkiler konusunda yeteri kadar yazılı kitap var mı?


Türkiye’de hayır. Avrupa’da bir hayli çok. Bitkiler kimyasal ilaçların yapılmaya başlanılması sonucu çok uzun süre ihmal edilmiş, hatta bir çoğu unutulmuştur. Birçokları yeniden keşfedilmektedir. Yaklaşık 30-40 yıldır tekrar bitkilerin içerikleri ile ilgili araştırmalar yapılmaya başlandı. Bu yönde hemen her gün bir araştırma açıklanıyor. Bu gün şifalı bitki olarak kullandığımız birçok bitki hakkındaki bilgimiz, eskiden yapılan gözlemlere ve yazılanlara dayanmaktadır. Bizdeki bilgilerin birçoğu el yazması kitaplarda saklı bulunmaktadır. Bunun için çok derin ve uzun soluklu bir araştırmaya gerek vardır. Örneğin, bu kitaplarda adı geçen bitkilerin günümüzde hangi bitkinin karşılığı olduğunu bulmak bile çok uzun bir araştırmayı gerektirmektedir. Bu da oldukça büyük bir mali yükü de beraberinde getirmektedir. Bu araştırmalar için devlet yardımı gerekli olduğunu sanıyorum.


Tıp tarihinde önemli yerleri bulunan Türk büyüklerinin eserleri günümüz Türkçe'sine çevrilmiş midir?


Şu noktayı burada üzülerek söylemeden geçemeyeceğim. Türk olduğunu övünerek ileri sürdüğümüz tarihin büyük hekimlerinden ve 400 yıla yakın Avrupa’da Avicena adı altında tıp fakültelerinde okutulan İbn-i Sina’nın kitabının günümüzde anlaşılır bir Türkçe tercümesi bulunmamaktadır. 1950'li yıllarda 50. lisan olarak Rusçaya bile çevirisi yapıldı. Diğerler eserlerin durumu da hiç de farklı değil.


Bitkilerin gelecekleri de küresel ısınmayla tehdit altında olabilir mi?


Tahmin edeceğimizden çok daha fazla tehdit altındalar. Çam ağaçlarına bakmamız yeterli, her yıl yüzlercesi kuruyup yok olmaktadır. Bitkilerin yok olması demek insanların da yok olması demek olduğunu çok zaman geçmeden anlar ve ayılırsak, kendimizi de yok olmaktan kurtarmış oluruz. Yoksa doğa bizi dışlar.


Alternatif tıp uygulanırken bitkilerden nasıl istifade edilebilir?


Bu çok uzun ve geniş bir konu. Günümüzde alternatif tıpta bitkilerden yararlanılmakta ve her geçen gün yararlanılan bitkilerin sayısı artmaktadır. İnsanlar, doğru olarak uyguladığında bitkisel ilaçların daha az yan etkisi olduğu yönünde her geçen gün daha fazla bilinçlenmektedir. Ancak şunu da unutmamalıyız, hastalıkların tedavisinde kimyasal ilaçları asla dışlayamayız. Önce söylediğim gibi günümüzde bitkilerle tedavide birçok yöntem uygulanmaktadır. Bitkilerin suyundan, çayından, özünden, tentüründen, yağından, tozundan ve karışımlarından yararlanılmaktadır. Bunların hazırlanmasında köklü bir bilgiye gereksinim vardır.


KİM KİMDİR?


Oktay Mete, anne ve babası İstanbullu olan bir ailenin ilk çocuğu olarak İstanbul’da Beşiktaş’ta dünyaya geldi. Babası subay olarak Bitlis’te görevli olması nedeniyle ailenin arzusu ile 7 yaşına kadar İstanbul Ortaköy’de anneannesinin yanında büyüdü. İlk okula Burdur’da başladı. İlk okul ikiyi Tokat, üçü Amasya, dört ve beşi Giresun’da okudu. Orta okula Amasya’da başladı, ikiyi Samsun ve üçü Siirt’te okudu. Liseye Kabataş lisesinde başladı, ikiyi Haydarpaşa lisesinde kısa süre Bursa’da üç ve dördü de tekrar Haydarpaşa lisesinde okudu. İstanbul Hukuk fakültesinde 3 yıl okudu. Ancak, bitirmeden Ulaştırma yedek subay olarak vatani vazifesini yaptıktan sonra Hukuk fakültesine devam etmedi. 1962 yılının başında Almanya’ya geldi. Ford Fabrikası’nda yaklaşık 10 yıl kadar tercüman ve personel memuru olarak çeşitli bölümlerde çalıştıktan sonra 21 yıl satın alma bölümünde görev yaptı. 1993 yılında Ford Fabrikası’ndan emekli oldu. Hürriyet gazetesinde serbest muhabirlik yapıyor. Nilüfer Mete ile evli ve İlke adında bir kızı var.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!