\"Politbürolar hortladı\"

Güncelleme Tarihi:

\Politbürolar hortladı\
Oluşturulma Tarihi: Eylül 30, 2006 00:00

Üç Türk adayın Ermenilerin soykırım iddialarını kabul etmedikleri gerekçesiyle partileri tarafından listeden atılmalarına sert tepki gösteren Amersfoort Belediye Meclisi Üyesi Mustafa Özcan (Yeşil Sol Partisi)

Haberin Devamı




Mustafa Özcan
"Uzun yıllar düşünce özgürlüğü ve insan haklarına karşı baskı, işkence ve cinayetlere kadar uzanan faaliyetleri organize eden Komünist Partilerin maşa kurumlarından Politbürolar, Hollanda’da 21. yüzyılda CDA ve PvdA partilerinde ortaya çıktı" dedi.

Hollanda’da Erdinç Saçan (PvdA), Osman Elmacı ve Ayhan Tonca (CDA) adlı Türk kökenli adayların yaklaşan seçimler öncesi Ermenilerin soykırım iddialarını kabul etmedikleri gerekçesiyle partileri tarafından seçim listesinden atılmalarına tepki gösteren Amersfoort Belediye Meclisi Üyesi Mustafa Özcan (Yeşil Sol Partisi), "Uzun yıllar düşünce özgürlüğü ve insan haklarına karşı baskı, işkence ve cinayetlere kadar uzanan faaliyetleri organize eden Komünist Partilerin maşa kurumlarından Politbürolar, Hollanda’da 21. yüzyılda CDA ve PvdA partilerinde ortaya çıktı" dedi.

Yaptığı yazılı açıklamada, "Her iki parti demokrasi ve düşünce özgürlüğü sınavında sınıfta kaldı" yorumunu yapan Özcan, "Kapsamlı bir biçimde materyalizm ve emperyalizmin birkaç asırdır hayatımızı istil? eden sistemleşmiş hali olan modernizm, kendi çıkarlarının dışında hiç bir doğruyu kabul etmeyen dayatmacı bir algı biçiminden başka bir şey değildir. Aslında çok esnek telleri olan şeffaf bir kafestir bu.

Çağdaşlık, insan hakları, demokrasi ve bilimsellik gibi hiç de yabancısı olmadığımız bir takım siyas? ayak oyunlarıyla, temel inanç ve değerlerini göz ardı etme pahasına her din ve kültürden insanı oy hevesiyle kendisine çeken büyülü bir siyasi menfaat dünyası. Sonuç ise aşikar; siyasi çıkarlar uğruna tüketilen insanlık" şeklinde görüş ortaya koydu.

Aktif olmaya yaşam hakkı tanınmadığını belirten Mustafa Özcan, şöyle devam etti: "Zira, bu fare kapanı kıskaç pervasızca kırk yıldır uyguladığı alışılmış taktiklerle her halükarda tek sonucu olan önerisini yapar; ya intihar et, ya da biz seni yok edelim. Neyi seçersen seç sonuç aynıdır: yok olmak. Aslında bu anlayışa göre en baştan itibaren sen yoksundur. Seni var sayan da yok sayan da onlardır.

Karar verme sürecinde yer almadığın ve pasif kaldığın sürece yaşayabilirsin. Yazık ki kendi bir yandan insan haklarını ve özgürlüğü savunan diğer yandan da insanların fikirlerini özgürce ifade etmelerinin önünde bir engel oluşturan, kendi içinde bir aşılmaz bir paradoksu yaratan bu sinsi yaklaşım biçimi, üç Türk kökenli siyasetçiye şu günlerde yeniden CDA ve PvdA partileri tarafından uygulanmak suretiyle yeniden hortlamıştır."

Tonca, Elmacı ve Saçan’ın Ermeni lobisinin basıkları sonucu listeden çıkarıldıklarını anlatan Mustafa Özcan, "Ancak bütün bu olanlara rağmen Hollanda demokrasisine olan inancımı yitirmek istemiyorum. Bu türden antidemokratik hareketlere dur diyecek sağduyulu insanların olacağına inancım sonsuz. Sivil toplum örgütleri, işadamları ve kendini demokrat olarak tanımlayan herkes sesini teker teker bu haksızlığa karşı koyarak çıkarmalı. Bu sesler çoğalarak birer koraya dönüşür ve halkın desteğini alırsa belki demokrasiyi Hollanda’da kurtarırız.

Hollanda’da toplumun her katmanı, özellikle de fikir ve kalem erbabı büyük bir demokrasi sınavından geçmektedir. Ortalıkta demokrasi nutku atan Hollanda kökenli siyasiler, bugünlerde demokrasi ve insan hakları konularında deneyimlerinden sınıfta kalmış görünmektedir. ’Hayır beyler, yanlış yapıyorsunuz’ diyebilenlerin bulunması Hollanda’nın yarınları için ümit kaynağı olacaktır. Aslında birilerinin gerçekten bu darbe zihniyetli partilere dur demesi lazımdır" ifadesinde bulundu.

Partilerin almış olduğu kararın yabancılar üzerinde tamiri mümkün olmayan hasarlara yol açacağını vurgulayan Özcan, "Bugüne kadar demokrasinin ne kadar büyük bir nimet olduğunun bilincine henüz ulaşmamış olan bu siyasi partiler ve diğer ırkçı kuvvetler, umarım bu gelişmelerin sonunda demokrasiyi keşfederler.

Ya demokrasinin sadece kendileri için olmadığını görüp, gerçek insan haklarını ve düşünce özgürlüğünü savunan özündeki demokrasiye dönecekler ya da yaşanan olaylardan hiç bir ders almayıp, demokrasi sınavını kaybedecekler. Ayrıca, asılsız gerekçelerle insanların özgürlüklerini engellemeyi siyaset zanneden kişilerin de alacağı mesajlar var.

Demokrasinin kimsenin tekelinde olmadığı tam aksine herkesin malı olduğu ve bu özelliği ile demokrasinin belli bir grup ya da fikrin menfaatleri uğruna kurban edilemeyeceğinin anlaşılması gerekmektedir"
Politbüroların tarih sayfaları içinde kalması gerektiğine vurgu yapan Mustafa Özcan, " Bu partilerdeki yanlışlar ortaya çıkarılmalı, politikanın temiz yüzü yine hakim olmalıdır.

Artık şu veya bu siyasi lobinin küçük, asılsız hesapları yüzünden işgüzar siyasilerin politika yapmasına toplum sessiz kalmayacak. Politikanın çirkin yüzü hiç bu kadar deşifre olmamıştı. Hangi politik amacı taşıyor olursa olsun, hangi ideolojiye hizmet edecekse etsin, hiçbir şey insandan ve onun inandığı demokratik değerlerden daha önemli değildir" şeklinde görüş ortaya koydu.

Ünal ÖZTÜRK / AMERSFOORT

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!