"O Türk kızları sayesinde umutluyum"

Güncelleme Tarihi:

O Türk kızları sayesinde umutluyum
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2013 10:05

Almanya Federal Uyum Bakanı Maria Böhmer’le Hilton Oteli’nin terasından İstanbul’un ışıltılı gecelerine doğru sohbet ettik. uyum meselesini sordum.

Haberin Devamı

Almanya Federal Uyum Bakanı Böhmer’le Hilton Oteli’nin terasından İstanbul’un ışıltılı gecelerine doğru sohbet ediyoruz.

Aydın Doğan’ın kurucusu olduğu Uyum Vakfı, Böhmer onuruna bir yemek veriyor. Geceyi anlatmadan önce Böhmer’den aldığım iki önemli detayı aktarıyorum:

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, yazının başlığı Böhmer’in sözlerinin bir özetidir.

Gelelim sohbete.

Sordum:

- Uyum meselesi geçmişe göre nasıl gidiyor?

Türkler gerçekten uyum sağlayabiliyor mu?

Böhmer ilginç bir siyasetçi. Sakin bir tarzı var. O konuşurken sanki bir komşunuzla konuşur gibi hissediyorsunuz kendinizi.

Gülerek diyor ki:

“Geçmişe göre gerçekten çok iyi bir gelişme gösteriyor. Son dönemde elbette bazı kötü olaylar yaşadık. Bildiğiniz gibi NSU cinayetlerinin yargılanacağı mahkemeye Türk basını çağrılmamıştı. Ama şimdi o mesele de çözüldü.” -

Peki iyi gidiyor dediğiniz uyumla ilgili elinizde örnekler var mı?

“Bakın size iki örnek vereyim. Ludwigshafen’de BASF gibi bir kimya devi var. Orada yaşayan 6 çocuklu bir Türk ailenin kız çocuklarından birisi bugün matematik öğretmeni. Düşünün ki anne baba Almanca bilmiyor. Ama o çocuk okudu. Bugün matematik öğretmeni. Bir diğer kız çocuğu fizik öğretmeni. Bunlar çok önemli örneklerdir. Demek ki olabiliyor. İşte bunlar bizi umutlandırıyor. Bir diğer örnek yine oradaki hekimler birliğinin Türk doktorlarıdır. Müthiş gelişme gösterdiler. Bunlar uyum konusunun ne kadar olumlu bir yükseliş gösterdiğinin örnekleridir. Bu yüzden ben çok umutluyum.”

İŞ DÜNYASI DA ORADAYDI

Yemekte iş dünyasından da önemli isimler var.

Ferit Şahenk orada. Ethem Sancak, Enver Yücel, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, Mehmet Ali Yalçındağ...

Ve Hükümet’i temsilen AB Bakanı Egemen Bağış..

Aydın Doğan yemekte kısa bir konuşma yapıyor.

Ve Aydın Bey konuşunca bir kez daha anlıyoruz ki, Türk yatırımcısının sınırötesi vizyonu geliştikçe, Türkiye’nin küresel büyümesi ve etkisi de artacak.

Nasıl mı?

Aydın Doğan, Almanya’da yayın yapan Hürriyet’in sahibi olarak diyor ki; “Biz Türklerin gettolaşmasını, paralel yaşamlar kurmasını değil, entegrasyonunu istiyoruz. Almanya’daki Türklerin orada iş, sanat, akademik, sosyal alanlarda bir Alman vatandaşı olarak topluma katkısını bekliyoruz. Bu ölçüde asimilasyona da karşıyız.”

Bu aslında Türkiye’nin AB üyelik sürecindeki stratejik duruşunun bir özetidir.

Demek ki, bir ülkenin diplomatik stratejisi ve öncelikleri yalnızca diplomatlarla değil, artık, yatırımcılarıyla, markalarıyla, her sektörden gelen uluslararası temsilcileriyle değer kazanıyor.

Bunun o kadar çok örneği var ki...

Uyum Vakfı yalnızca bir tanesi.

ŞAHENK VE BAYRAK

Yemeğin başlangıcında Ferit Şahenk’le bir süre sohbet ettik.

Ferit Bey de Aydın Bey’in yaptığının bir başka yöntemini sergiliyor.

Sınırötesi yatırım politikasıyla...

Akdeniz ve Adriyatik’te marinalar, işletmeler, oteller aldı.

Mesela Yunanistan’ın en büyük marinalarından birisi.

Tabii marinaya Doğuş Holding’in flaması çekildiği gibi gelenek olarak Türk bayrağı da asılacak.

Bir süre önce yazmıştım. Türk bayrağının oraya çekilmesi mesele olmuştu. Ama çekildi sonunda.

Gerçi bu bir bilek güreşi değildi ama, en azından sınırötesine doğru yükselen bir Türkiye imajıydı.

Markanın ülke adına bayraklaşması da işte budur.

Benzeri bir atılımı Bahçeşehir Üniversitesi yapıyor.

Berlin’de fakülte açtıktan sonra üniversite hazırlığı yapan Enver Yücel şimdi Washington’da üniversite açıyor...

Budur işte sözünü ettiğim sınırötesi bayraklar. Washington’daki üniversiteden Adriyatik’teki bir otele, Pire’deki marinadan Berlin’e kadar uzanan bir yatırım bayrağı. Anadolu’nun küresel uyumudur bunun adı.

Bu açıdan bakınca, yatırımcılar ya da markalar gibi, Almanya’daki her Türk ya da Kürt kökenli Avrupalı, aynı zamanda Türkiye’nin AB yolundaki birer doğal temsilcisi halini alıyor. Böhmer’in sözünü ettiği, ‘matematikçi ve fizikçi’ gibi Türk kızları ile hekimler de, birer temsilci olarak işte bu uyumun umudu oluyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!