Kadın kotasına ja, Göçmen kotasına nein

AVRUPA Birliği(AB) Komisyonu, üye ülkelerdeki işletmelerin denetleme kurulları ile yönetiminde kadınların yer almadığına dikkat çekerek, “kadın kotası” uygulanmasını gündeme getirdi.

Komisyon'un Başkan Yardımcısı Viviane Reding, büyük şirketlerin yönetimindeki kadın oranı 2015 yılına kadar yüzde 30'a yükseltmeyi hedeflediklerini ilan etti.

Bayan Reding, 2020 yılında ise yüzde 40 hedefine ulaşmak istediklerini de açıkladı.

Norveç'te son 5 yıl içinde kadın yöneticilerin oranının yüzde 25'ten yüzde 45'e yükseldiğine dikkat çekerek, bunun örnek alınmasını da istedi.

Almanya gibi kadın erkek eşitliğinin her fırsatta altının çizildiği gelişmiş bir sanayi ülkesinde büyük işlemelerin Denetleme Kurullarındaki kadın oranı yüzde 13 civarındadır.

Yönetim Kurulu Başkanı pozisyonundaki kadın oranı ise yüzde 3'ü geçmemektedir.

İşte bu nedenle Federal Aile, Yaşlılar, Kadınlar ve Gençlik Bakanı Kristina Schröder de “kadın kotası” uygulamasını savunmaktadır.

Almanya'da eşitliğin “kotasız” gerçekleşmeyeceğini ilk gören Yeşiller oldu.

Yeşiller Partisi 1979 yılında bir kadın, en az yüzde 50 “kadın kotası”nı hayata geçirdi.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) tam eşitliği sağlayamasa da 1988 yılında yüzde 40 “kadın kotası” uygulaması başlattı.

Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) de 1996 yılında partinin tüm birimlerinde ve meclis gruplarında kadınlara yüzde 25 kontenjan ayrılmasını karara bağladı.

Sol Parti de aynı yıllarda yüzde 50 “kadın kotası” uygulamasını başlattı.

Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi'nin (CSU) aklı başına geç de olsa gelmeye başladı ve “kadın kotası”nı gündeme aldı.

Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu'ndaki kadın milletvekillerinin partilere göre oranı şöyledir:

Yeşiller Partisi'nde yüzde 54.4, Sol Parti'de yüzde 52.6, SPD'de yüzde 38.4, Hür Demokrat Parti'de (FDP) yüzde 24.7 ve CDU/CSU'da da yüzde 20.1'dir.

Kadın erkek eşitliğinin ancak kota ile sağlanacağını bile Almanya'daki köklü partiler, göçmenlere gelince aynı duyarlılığı ve aynı kararlılığı göstermeye bir türlü yanaşmıyorlar.

Yapılan tüm araştırmalar Almanya'daki kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan göçmen kökenlilerin sayısının da oranın da çok düşük olduğunu ortaya koymaktadır.

Alman bilimadamları ve uzmanlar, kamu-kurum ve kuruluşlarına yeni personel alımında “göçmen kotası” uygulanmasını önermekteler.

Gönüllülük prensibi çerçevesinde bunun gerçekleşmeyeceğinin altını da çizmekteler.

Bazıları zaman zaman “yarım ağızla” da olsa, bu yönde bir öneriyi gündeme getirse de, Almanya'daki köklü politik partiler bu konuda somut adım atmaya bir türlü cesaret edememekteler.

Yani, kadın kotasına “ja” derken, göçmen kotası sözokonusu olunca “nein”ı tercih etmekteler...