İğneyi kendine çuvaldızı başkalarına

Güncelleme Tarihi:

İğneyi kendine çuvaldızı başkalarına
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 16, 2014 11:50

ALMAN politikacılar, başka ülkelerde yaşanan insan hakları ihlallerini haklı olarak eleştirmektedir...

Haberin Devamı

Düşünceyi ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasına, medyaya baskı ve müdahaleye haklı olarak tepki göstermektedir...
Demokratik hukuk devleti ilkelerine riayet edilmemesini haklı olarak kınamaktadır...
Bu çok yerinde bir tutumdur...
Buna kimsenin itirazı olamaz...
Olmamalıdır da...
Ancak ne yazık ki, bazı Alman politikacılar, kendi ülkelerinde hayata geçirilen ama kendi ülkelerindeki yasalarla, hatta Alman Anayasası ile bağdaşmayan bazı uygulamalara seyirci kalmayı yeğlemektedir.
İşte bunun son örneğini Avrupa Adalet Divanı’nın (AAD) 10 Temmuz 2014 tarihinde verdiği bir karardan sonra yine yaşadık...

¡¡¡

AAD, Almanya’nın Aile Birleşimi çerçevesinde Türkiye’den gelecek eşlere dönük Almanca dil sınavının AB’nin temel kurallarıyla bağdaşmadığına karar verdi.
AAD, Almanya’nın bu uygulamasının Türkiye ile AB arasında 1970 yılında imzalanan ve 1 Ocak 1973 tarihinde uygulamaya konulan Katma Protokol’ün 41’inci maddesindeki “Taraflar, işçilerin yerleşim hakkına ve hizmetlerin serbest dolaşımına dair yeni kısıtlamalar getiremezler” ilkesinin ihlali anlamına geldiğine karar verdi.
Almanya’nın aynı yönde 1980 yılında Katma Protokol’ün 13. maddesinde yapılan yeni düzenlemedeki “Topluluk üyesi devletler ve Türkiye, yasal olarak sınırları içinde ikamet eden ve çalışan işçi ve işçi ailelerinin iş pazarına girme konusundaki şartlara yeni kısıtlamalar getiremez” ilkesiyle bağdaşmadığına karar verdi..
Yani AAD çok açık bir biçimde, Almanya’nın Katma Protokol’deki mevcut hakların kötüleştirilemeyeceği veya hakların kötüleştirilmesi yasağı (Stillhalteklausel) ilkesini ayaklar altına aldığına karar verdi.
Böyle bir uygulamanın Türkler için geçerli olamayacağına karar verdi...
Evet, AAD kararı çok açık...
Ama Almanya, Türkiye’den Almanya’ya gelecek eşlerin Türkiye’de dil kurslarına katılarak Almanca öğrenmelerinde ve ancak Almanca bildiklerini sınav yoluyla kanıtlayanlara Aile Birleşimi çerçevesinde vize verilmesinde ısrar ediyor.
Federal İçişleri Bakanlığı, AAD’nin kararının dil testini değil, kişilerin özel durumlarının yeteri kadar gözönünde bulundurulmamasının doğru olmadığını içerdiği görüşünü savunuyor.
Federal İçişleri Bakanlığı, bu yüzden Almanya’nın bu konuda bundan böyle daha titiz davranacağını ve yakınlarında katılabilecekleri dil kursu bulunmayanlar ile okuma yazma bilmedikleri için çaba gösterdikleri halde bir yıl içinde Almanca öğrenemeyenlerden dil testini başardıklarına dair bir belge istenmesinden feragat edileceğini açıkladı.
Yani bir yerde AAD’nin kararına Almanya’nın riayet etmeyeceği ilan edildi...

¡¡¡

AAD’nin kararının hemen ardından dil sınavının kaldırılacağı yönünde sinyal veren Federal Dışişleri Bakanlığı da tutum değiştirdi.
Dışişleri Bakanlığı’nın bir sözcüsü, dil testinin uyuma katkısı göz önünde bulundurularak bu uygulamaya devam edileceğini açıklandı.
Evet, Hollanda ve Avusturya 2011 yılında böyle bir uygulamadan vazgeçtiği halde, Almanya dil testine devam dedi...
Hem de AAD’nin Türklere bunun uygulanamayacağı kararı vermesine rağmen.
Başka ülkelerdeki ihlallere haklı olarak tepki gösteren Alman politikacıların çoğundan ise hiç ses çıkmadı...
Yeşiller ve Sol Partili birkaç politikacının dışında, -haksızlık etmeyelim Sosyal Demok­rat Partili (SPD) Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz da var bunlar arasında- “Hem AB diyorsu­nuz, hem ‘AB bir medeniyetler projesidir’ diyorsunuz, hem ‘AB bir özgürlük projesi­dir’ diyorsunuz ama nedense AAD’nin kararına bile uymuyorsunuz” diye tepki veren başka ana politikacılar veya baba politikacılar görmedik.
“Almanya’nın uygulaması yalnız Katma Protokol’e değil, Alman Anayasası’nın 3’üncü maddesindeki ‘EŞİTLİK’ ilkesiyle bağdaşıyor” diyen ana politikacılar veya baba politikacılar da görmedik.
Evet, başkaları hata yapıyorsa tabii eleştirilmelidir...
Hem de sonuna kadar...
Ama Alman politikacılar bazen iğneyi kendilerine, çuvaldızı başkalarına batırmayı da öğrenmelidir...
Aksi halde inandırıcılık sadece lafta kalır...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!