Haydi sandık başına

Güncelleme Tarihi:

Haydi sandık başına
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2006 00:00

Çarşamba günü yapılacak ve Hollanda vatandaşlığına geçmiş yabancı kökenlilerin de oy kullanacakları erken genel seçimle ilgili olarak ülkedeki çeşitli kuruluşların temsilcileri Hürriyet aracılığıyla vatandaşlarımıza seslendiler.

Haberin Devamı

Oy kullanmanın önemine dikkat çeken temsilcilerimiz, \"22 Kasım tarihinde yapılacak genel seçimlere katılmak, yabancılar açısından her zamankinden daha büyük önem taşıyor\" dediler

Hollanda’da yapılacak genel seçimle ilgili olarak Hürriyet aracılığıyla Türk toplumuna seslenen ülkedeki çeşitli kuruluşların temsilcileri, sandık başına gitmenin önemine dikkat çektiler. Temsilciler, \"Seçim hakkı, demokratik sistemin temelini oluşturan önemli bir haktır. Sandığa gitmek aynı zamanda vatandaşlık görevidir 22 Kasım tarihinde yapılacak genel seçimlere katılmak, yabancılar açısından her zamankinden daha büyük önem taşıyor.

Bu ülkeyi sahiplenmek, ’ben de varım’ demek oy kullanmaktan geçer. Bu seçimde katılımımızı yüzde yüze yakın bir orana çıkarma görevi ile karşı karşıyayız. Hollandalı Türklerin oy gücünü hiç kimse küçümsemesin. Seçme ve seçilebilme temel yurttaşlık haklarının başında yer alır. Bu ülkede yaşıyoruz ve yaşayacağız, bu ülkenin kaderine ortak olmak hem hakkımız, hem de görevimizdir. Unutmamak gerekir ki görevini yerine getirmeyenin şikayet etmeye de hakkı yoktur\" diye konuştular.

Hollanda’da Türkler için Danışma Kurulu (İOT) Başkanı Sabri Kenan Bağcı: \"Seçim hakkı, demokratik sistemin temelini oluşturan önemli bir haktır. Siyasi partilerin programlarını okuduktan sonra bilinçli bir tercih için sandığa gitmek, siyasal katılımın sağlanması açısından gereklidir. Sandığa gitmek aynı zamanda vatandaşlık görevidir

22 Kasım tarihinde yapılacak genel seçimlere katılmak, yabancılar açısından her zamankinden daha büyük önem taşıyor. Bu seçimde yapılacak tercihler, farklı grupların birbirine yakınlaşması veya ayrışması sürecini şekillendirecektir. Tüm vatandaşları bu seçimlere daha aktif katılmaya çağırıyoruz. Seçim hakkı, demokratik sisteminin temelini oluşturan önemli bir haktır.

CDA ile PvdA’nın seçimler öncesinde Türkiye kökenli üç milletvekili adayını listeden çıkarmasına kadar ilerleyen dayatmalar da son yıllarda yabancılara dönük politikalarda izlenen baskıcı anlayışın bir sonucudur. Öyle görülüyor ki, belli konularda kendimizi yeterince anlatamıyor veya yeterince ciddiye alınmıyoruz. Ama tüm bunlar bizi yıldırmamalı, umutsuzluğa kapılmamalıyız, kendimizi toplumun kenarına ittirmemeliyiz. Tam tersine vatandaşı olduğumuz Hollanda’da bizim de var olduğumuzu, gelişmelerin tam ortasında yer alarak göstermeliyiz.\"

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) Başkanı Nuri Karabulut: \"Erken genel seçimler, Balkenende hükümetlerince Hollanda tarihinin en kapsamlı hak gasplarının hayata geçirildiği bir dönemin ardından yapılmaktadır. CDA ve VVD’den farklı bir politika izlemeyeceğini kanıtlanmış olan PvdA, seçmenlere kendisinin farklı bir parti olduğu imajı vererek emekçilerin oylarını almaya çalışıyor. PvdA, hükümetin gerçekleştirdiği yıkım politikalarında kısmi iyileştirmeler isteyerek halkın oylarını almak istiyor.

Bu partilerinin güzel sözlerine kanıp oy verirsek, bunun bedeli biz emekçiler açısından ağır olacaktır. Kısıtlamalardan, ayrımcı yasalardan ve kışkırtılan önyargılardan en fazla etkilenen kesimlerin başında Türkiyeliler gelmektedir. Emekçilere saldıran, haklarımızı budayan ve ayrımcılık yapan partilere oy yok. Bu seçimlerde, bizden yeniden oy isteyen ve hükümetleri dönemindeki saldırı planlarını utanmazca savunan hükümet partilerine, sahte reformcu PvdA ve benzerlerine, göçmen düşmanı partilere, hak ettikleri dersi vermeliyiz. Karşı karşıya olduğumuz sorunlara, emekçilerin ve halkın çıkarlarına uygun politika savunan ve tutum alan, bu yolda çözüm önerileri sunan parti ve adayları desteklemeye çağırıyoruz.\"

Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu (DSDF) Genel Başkanı Ertuğrul Gültekin: \"Bu ülkeyi sahiplenmek, ’ben de varım’ demek oy kullanmaktan geçer. Eleştiri hakkımız kadar sorumluluk ve görevlerimiz de var. Oy kullanmak bir vatandaşlık görevidir. Oyumuzu kullanıp vatandaşlık görevimizi yerine getireceğiz. Bu seçimde katılımımızı yüzde yüze yakın bir orana çıkarma görevi ile karşı karşıyayız.

Toplumuzun uzun vadeli çıkarları hangi partinin programında daha iyi ifade edilmişse ona oy vereceğiz. Koalisyon hesaplarını Türklerin yüz bin oyu etkileyebilir. Bu şansımızı ve gücümüzü kullanacağız. Seçimde oylarımızla belirleyici olma konumumuzu sokağa atacak kadar ’mirasyedi’ değiliz. Medyada her gün tartışma konusu yapılmamız da bu hükümetten kaynaklanıyor. Yerel seçimlerde olduğu gibi erken genel seçimlerde de oyumuzu kullanarak kötü gidişe ’dur’ demeliyiz.\"

Hollanda İslam Federasyonu’nun (NİF) Başkanı Mehmet Yaramış: \"Oy kullanmak bir hak olmasının ötesinde vatandaşlık görevidir. Sorumluluğunu bilen her vatandaş gibi biz de 22 Kasım’da sandık başına gidip oyumuzu kullanacağız. Böylece Türk toplumunu politikadan uzaklaştırmak isteyenlere hak ettikleri dersi vermiş olacağız. Son yerel seçimlerde etnik kökeni farklı insanlardan aldığı oyların oranıyla gündeme oturan Sosyal Demokratlar (PvdA) bundan duydukları rahatsızlığı yaptıkları tercihle ortaya koyuyorlar. PvdA’lılar büyük bir grubun desteğini inkar ediyorlar.

Hıristiyan Demokratlar da (CDA) rakiplerinden geri kalmadıklarını gözler önüne serdiler. PvdA bir, CDA iki olmak üzere Türk kökenli üç adayı her şeyi hiçe sayıp listelerinden ihraç ettiler. Hollanda uluslararası planda Türkiye’yi, Hollanda ölçeğinde de burada yaşayan Türkleri zor durumda bırakmak için tüm gayreti göstermektedir. Tüm çabalara rağmen Türk toplumu seçim sandığından uzak tutulamayacak. Biz bu seçimlerde de her zaman olduğu gibi demokratik haklarımızı kullanacağız ve sorumluluklarımızın bilincinde olarak oylarımızın rengini belirleyeceğiz.\"

Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB) Başkanı Mustafa Ayrancı: \"Kötü gidişe oylarımızla ’dur’ demeliyiz. Hollandalı Türklerin oy gücünü hiç kimse küçümsemesin. Bu seçimlerde oy kullanmak büyük önem taşımakta. Seçme ve seçilebilme temel yurttaşlık haklarının başında yer alır. Bu haktan kişinin kendini mahrum etmesi en başta uğrunda mücadele ettiği haklarından peşinen vazgeçmesi anlamını taşır ki herhangi bir konuda yaşanılan hayal kırıklığı ne denli büyük olursa olsun bu temel haktan vazgeçilmesi düşünülemez.

Aksine, seçme ve seçilme hakkına daha da güçlü bir biçimde sarılıp, genel olarak göçmenlerin ve özel olarak Türklerin uzun yıllar boyunca elde ettikleri hakları budamak isteyenlere karşı oylarımızla ve adaylarımızla karşı çıkmalıyız. Çünkü bu seçimler şimdiye dek katıldığımız seçimlerin tümünden daha önemlidir. Yoksullara eşya ve yiyecek yardımı yapan kuruluşlar hemen hemen büyük kentlerin tümünde faaliyet halinde. Hollanda gibi zengin bir ülkede ’üçüncü dünya’ manzaraları yaşanan adacıklar oluştu.

Genellikle de bu adacıklarda göçmenler yaşıyorlar. Basın yabancı düşmanlığını körüklüyor. Yürütülen politikalar genel olarak göçmenler, özel olarak Hollandalı Türkler arasında umutsuzluk, karamsarlık yarattı. 22 Kasım seçimleri Hollanda’daki yabancılar açısından bir fırsattır. Hollandalı Türklerin gücünü hiç kimse küçümsemesin. Hollanda’nın siyasi kaderini değiştirebiliriz.

Bu hükümeti evine gönderip, göçmenlerin sorunlarına daha yakın ilgi gösteren bir hükümeti işbaşına getirebiliriz. Bu ülkede yaşıyoruz ve yaşayacağız, bu ülkenin kaderine ortak olmak hem hakkımız, hem de görevimizdir. Unutmamak gerekir ki görevini yerine getirmeyenin şikayet etmeye de hakkı yoktur. Bu nedenle herkes sandık başına diyoruz.\"

Hollanda Alevi Birlikleri Federasyonu’nun (HAK-DER) Basın Sözcüsü Adnan Yılmaz: \"Mevcut iktidarın yıkılması, yeni bir kabine oluşması için oyumuzu kullanalım. Yabancılara kan kusturan bu iktidara ’dur’ demenin zamanı 22 Kasım’dır. Oylarımızı bize en yakın sosyal demokrat partileri iktidara getirmek için kullanalım. Hollanda Alevi Birlikleri Federasyonu olarak seçme hakkı olan herkesi sandık başına gitmeye çağırıyoruz.

İki büyük partinin anti-demokratik tutumundan dolayı seçme hakkımızı kullanmama ve yurttaşlık görevimizi yerine getirmemenin bizlere yakışmayacağı kanısındayız. Her ne olursa olsun bizler bu ülkede yaşıyoruz ve kalıcıyız. Yaklaşık yüz bin Türkiyeli seçmeni evlere hapsederek doğal hakkımızdan vazgeçemeyiz. Büyük mücadeleler sonucu elde ettiğimiz haklar birer birer elimizden alınmakta. Oy kullanma hakkımızdan da vazgeçmemiz bizler için tamamen intihar olur. Diğer haklarımızı aldıkları gibi bu hakkımızı da oyunlar oynayarak dolaylı şekilde elimizden almak isteyebilirler.

Bu oyunlara gelmemeliyiz. Herkes sandık başına gitmeli, özellikle son yıllarda yabancılara yapılan baskılara artık oylarımızla ’dur’ demeliyiz. Bu ülkede daha sosyal bir yaşam istiyorsak Sosyal Demokratlardan vazgeçmemeliyiz. Sosyal Demokratları iktidara taşımanın tek yolu, küçük sol partilere oy vererek olur. ’Onlar küçüktür’ deyip geçmeyelim. O küçük partiler bizlerin oylarıyla iktidarın yönünü değiştirebilecek güce erişebilirler.\"

Ünal ÖZTÜRK / AMSTERDAM

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!