ÇOK YOL ALDIK

Güncelleme Tarihi:

ÇOK YOL ALDIK
Oluşturulma Tarihi: Haziran 21, 2012 12:10

Dokuz yıldır Berlin Senatosu Uyum Sorumlusu olarak görev yapan Günter Piening, başta eğitim olmak üzere işsizliğe karşı mücadelede önemli yol katedildiğini söyledi. Piening, Çifte Vatandaşlık ve yerel seçim hakkının verilmesi, 'biz duygusunun' artırılması için “opsiyon modeli” uygulamasına son verilmesi gerektiğini de dile getirdi.

Haberin Devamı

BERLİN Senatosu Uyum Sorumlusu Günter Piening, uyumda hala yaşanan sorunlara rağmen bu konuda son yıllarda önemli ve olumlu gelişmeler kaydedildiğini söyledi.

1 Haziran 2003 yılından beri sürdürdüğü görevini bu hafta sonu bırakacak olan Piening, Hürriyet'e verdiği demecinde, çifte vatandaşlık ve yerel seçim hakkı verilmesinin, “opsiyon modeli” uygulamasının kaldırılmasının Almanya'da 'biz' duygusunu artıracağını da dile getirdi.

Piening, Türkleri, Arapları ve Müslümanları aşağılayıcı söylemlerde bulunan Thilo Sarrazin'le ilgili tartışmaların ırkçı Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü (NSU) teröristleri tarafından işlenen seri cinayet tartışmalarından ayrı tutulamayacağına da dikkat çekti.

Günter Piening Hürriyet'in sorularını şöyle yanıtladı:

Çok yol aldık

- 203 yılında göreve geldiğinizde uyumun neresindeydik? Görev sürenizde neler değişti?
Her şeyden önce son 10 yıl, yalnız Berlin'de değil, Almanya genelinde uyumun 10 yılıydı. Birinci nesil uyum sorumluları, örneğin Berlin'de Barbara John, klasik bir görev üstlenip sürdürdüler. Daha ziyade öncülük ettiler göçmenlere, onlara yol gösterdiler. Ama son yılda durum değişti. Süssmuth Komisyonu'nun önerisi doğrultusunda eyaletler bazında değil, federal düzeyde yeni bir uyum politikası geliştirilmesi gerektiğinin bilincine varıldı. Çünkü uyum politikasının uyum sorumluları tarafından değil, İçişleri Bakanları, Eğitim Bakanları ve Çalışma Bakanları gibi farklı birimlerin işbirliğiyle yapılabileceği görüldü. Örneğin eğitim reformu bunun başında gelmektedir.

Bu dönmede Uyum Zirvesi, Alman İslam Konferansı düzenlendi. 2003 yılından itibaren Berlin'in bu alanda öncüler arasında yer aldığını düşünüyorum.

Magdeburg'dan Berlin'e çok kültürlü bir kente gelmek benim için çok sevindiriciydi. Magdeburg'da göçmenler arasındaki işsizlik oranı o zaman yüzde 20'ydi. Berlin'e geldiğimde göçmenler arasındaki işsizlik oranının yüzde 40'ların üzerinde olduğunu gördüm. Herkes okul öncesi eğimden, okula başlamadan önce Almanca öğrenilmesinden konuşuyordu, ama kimse yüzde 40'ın üzerindeki işsizlikten bahsetmiyordu. Bu duruma çok şaşırdım. Eğitim önemli, ama mesleki eğitimin önemli olduğunu da ailelere anlattık Berlin'de. Kampanya başlattık 'Berlin'in sana ihtiyacı var' diye. Uyum politikasının ekonomik konumla doğrudan bağlantılı olduğuna inandık ve politikalarımızı ona göre geliştirdik.

Kısaca, tüm eksikliklere rağmen, göçmen çocuk ve gençlerin eğitiminde olumlu gelişmeler kaydettik. Göçmenler arasında işsizlik oranı şu anda yüzde 20'lerde. Yani uyum konusunda çok yol aldık.

Irkçılık sorun
Ben uyum politikasını hep karşılıklı bir süreç olarak gördüm. Irkçılık ve önyargılara karşı mücadelnin gerekliliğini savundum. Almanya'da bana göre ne yazık ki, ırkçılığa karşı mücadeleye gereken özen gösterilmedi. Thilo Sarrazin'in tezleri ve NSU olaylarında bunu gördük. Hukuk devleti toplumdaki farklı gruplara eşit şekilde yaklaşmalıdır. Ama NSU (8 Türk, bir Yunanlı ve Alman polisin öldürülmesi) cinayetlerinde bunun tam da öyle olmadığı görülmüştür. Kurban yakınlarına suçlu gözüyle bakılması bunun bir ifadesidir. Son 3 yıldır toplumdaki bazı göçmen gruplar özellikle de Müslümanlar arasındaki uçurum büyümüştür. Sarrazin ve NSU tartışmalarıyla bu uçurum daha da büyümüştür. Politik olarak bu alanda bir şeyler yapılması gerekmektedir. Sarrazin ve NSU tartışmaları birbirinden ayrı düşünülemez. Alman elitlerin bir bölümü de Sarrazin gibi düşünmektedir. NSU cinayetleri göçmenlerin Alman kurumlara güven kaybına yol açtı.

- NSU cinayetleri nedeniyle kaybolan güven nasıl geri kazanılır sizce?
Bana göre bu çok önemli bir konudur. Ama yeterli girişimlerde bulunulduğunu düşünmüyorum. Barbara John'un 'Ombudsman' olarak göreve getirilmesi iyi bir sinyaldi. Federal Meclis NSU Araştırma Komisyonu oluşturulması da öyle. Başbakan öncülüğünde düzenlenen anma töreni de önemli bir sinyaldi. Ama orada da çelişkiler var. Başbakan anma töreni düzenliyor, arkasından 2-3 gün sonra Federal İçişleri Bakanı Müslüman gençlerin şiddet eğilimli olduğunu içeren İslam Araştırmasını açıklıyor. Eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un 'İslam Almanya'ya aittir' sözlerini tartışmak anlamsızdır. Bu yeni bir şey değildir. Müslümanlar bu ülkede yaşadığına göre onların dini de Almanya'ya aittir.

Biz duygusu geliştirilmeli

- Göreviniz boyunca nelerin gerçekleşmesini arzu ederdiniz?
Her şeyden önce vatandaşlık politikasında 'biz' duygusunu artırıcı bir düzenleme yapmalıyız. Gençlere bir perspektif sunmalıyız. Anlamsız 'opsiyon modeli' (Almanya'da dünyaya gelen ve otomatik olarak Alman vatandaşlığını da kazananların 18-23 yaşları arasında tek vatandaşlıkta karar kılmaları) uygulamasını kaldırmalıyız. Çünkü bu gençler kendilerinin bu toplum tarafından istenmedikleri ve kabul görmedikleri duygusu taşıyorlar.

Neukölln de Wedding gibi kesimlerde 4 kişiden birinin oy hakkı yok. Böyle demokratik katılım olmaz. Bu alanda köklü düşünce değişikliği gerekli.

Aynı durum çifti vatandaşlık için de geçerlidir. Alman vatandaşlığına geçiş beni yıllardır ilgilendirmekte. Çifte vatandaşlık tartışmaları tamamen saçmadır. Alman vatandaşlığına geçenlerin yüzde 50'den fazlasına çifte vatandaşlık hakkı verilmektedir. Diğerlerine niye olmasın? 'Opsiyon modeli'nin kaldırılması, çifte vatandaşlık hakkı verilmesi kesinlikle bir sorun yaratmayacaktır. Aksine 'biz' duygusunu artıracaktır. Almanya'da 6 yıl yasal olarak ikamet edene Alman vatandaşlığı verilmelidir. Göçmenleri ciddiye alma kültürü gelişmetirilmelidir.

Uyum zirvesi ne getirdi?

Soru: Başbakan Angela Merkel, Uyum Zirvesi'ni hayata geçirdi. Bu zirve neler getirdi?

Piening: Bu süreç başlangıçta şahaneydi. Başbakan, farklı kesimden insanları biraraya getirdi. İlk kez göçmenler de davet edildi uyum politikasını birlikte şekillendirmek için. Göçmen katılımcılar da katkıda bulunmaktan, ciddiye alınmaktan memnuniyet duydular. Ama zamanla bu süreç beklentilerin çok gerisinde kaldı. Son zirve tamamen bir fiyaskoydu. Çünkü somut hiçbir şey ele alınmadı.

Berlin'de benim görevim boyunca bu konuya duyarlılık gösteren Senatörler vardı. Onlarla işbirliği içinde çalıştım. Örneğin Erhardt Körting, yalnız mülteciler politikasıyla değil Müslümanlara açık yaklaşımıyla da takdir topladı. Evet, Uyum Zirvesi sinyal olarak iyiydi, ama sonuçsuz kaldı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!