Bu özgürlük değil, nefret suçudur
Güncelleme Tarihi:
İSVEÇ’in başkenti Stockholm’de 11 Ocak’ta belediye binası önünde toplanan PKK/KCK yandaşlarından oluşan bir grup, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan ‘iğrenç’ bir gösteri düzenledi.
İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, PKK yandaşlarının ‘iğrenç’ olarak nitelediği bu eylemini şiddetle kınadı.
Simülasyon da olsa bu durumun kesinlikle kabul edilemeyeceğini vurguladı.
“Her ülke, yabancı bir liderin infazını temsil eden bir olayın sergilenmesinin iğrenç olduğunu düşünür. Özellikle bizim önde gelen politikacılarımızdan ikisinin (Başbakan Olaf Palme 1986 ve Dışişleri Bakanı Anna Lindth 2003) suikasta uğradığını hatırlarsak, bunun kabul edilemez bir olay olduğunu belirtmemiz gerekir. Bu olay, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için bir sabotajdır” açıklamasında bulundu.
Nitekim bu ‘iğrenç’ eylem üzerine Türkiye, İsveç Meclis Başkanı Andreas Norlen’in 17 Ocak’ta Ankara’ya yapacağı resmi ziyareti iptal etti.
MAALESEF BU İLK DEĞİL
Daha PKK yandaşlarının bu ‘iğrenç’ eyleminin yankıları bitmeden, aynı zamanda İsveç vatandaşı olan Danimarka’daki yabancı ve İslam düşmanı aşırı sağcı ‘Stram Kurs’ (Sıkı Yön) Partisi lideri Rasmus Paludan’ın İsveç’in başkenti Stockholm’deki Türk Büyükelçiliği binasının önünde Kur’an-ı Kerim yakma provokasyonuna izin verilmesi bardağı taşıran son damla oldu.
İsveç makamlarının buna izin vermesi üzerine Türkiye, İsveç Savunma Bakanı Pal Jonson’un Ankara’ya 27 Ocak’ta yapması öngörülen ziyaretini iptal etti.
Ama ırkçı Rasmus Paludan, 21 Ocak Cumartesi günü Stockholm’deki Türk Büyükelçiliği binasının önünde İslam aleminin kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’i yaktı.
Hem de sıkı önlem alan İsveç polisinin gözleri önünde...
Hatta ‘polis korumasında’...
Tek düşmanlarının ‘İslam ve Müslümanlar’ olduğunu her fırsatta yineleyen, 2018’de yayınladığı bir videoda “En güzeli yeryüzünde tek bir Müslümanın kalmamış olması. O zaman nihai hedefimize ulaşmış olurduk” diyen ırkçı Rasmus Paludan’ın bu ilk ‘nefret suçu’ değildir.
Daha önceki yıllarda da İsveç’in çeşitli kesimlerinde ve Danimarka’da Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde Kur’an-ı Kerim yakarak oy avcılığı yapmıştır.
Evet...
İsveç demokratik bir ülkedir.
Her demokratik ülkede olduğu gibi düşünceyi ifade özgürlüğü İsveç’te de büyük harflerle yazılıdır.
Bir dünya vatandaşı olarak düşünceyi ifade özgürlüğü savunucularındanım.
Hem de sonuna kadar...
Bir medya mensubu olarak düşünceyi ifade özgürlüğünün de sonuna kadar savunucularındanım.
Ama İsveç’te son günlerde yaşananların düşünceyi ifade özgürlüğü ile uzaktan yakından ilişkisi yoktur.
Bu çok açık bir biçimde nefret suçudur, İslam düşmanlığıdır, ırkçılıktır.
Bu aynı zamanda İsveç’in de dahil olduğu Avrupa Birliği’nin (AB) ‘terör listesi’nde yer alan PKK’nın ‘iğrenç’ eylemlerine göz yummaktır.
Bu da İsveçlilerin, İsveç’te politik sorumluluk taşıyanların, güvenlik makamlarının ve güvenlik görevlilerinin kendi ülkelerinde geçerli yasalara saygısızlığıdır.
KÂĞIT ÜZERİNDE KALIYOR
PKK, dönemin Federal İçişleri Bakanı Manfred Kanther tarafından 26 Kasım 1993 tarihinde yasaklanmıştır.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 1997’de, İngiltere 2000 yılında PKK’yı ‘terör örgütü’ ilan etmiştir.
Avrupa Birliği (AB) 2002 yılında PKK’yı ‘terör listesi’ne dahil etmiştir.
Almanya’da da birçok AB ülkesinde de gösterilerde PKK bayrağı, PKK afişleri ve terörist başı Abdullah Öcalan posterleri taşınması yasaktır.
Ama bu yasaklar çoğu kez kâğıt üzerinde kalmaktadır.
Polisler de adalet makamları da göz göre göre yasalarının delinmesine, ayaklar altına alınmasına, Avrupa’daki demokratik değerlerin hiçe sayılmasına, demokratik hukuk devleti ilkelerine meydan okumalara göz yummaktadır.
Görmezden, duymazdan gelmektedir.