Başöğretmen Thierse

Güncelleme Tarihi:

Başöğretmen Thierse
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2012 00:00

ŞU “Bizim Almanları” anlamak kolay değil...

Haberin Devamı

ŞU “Bizim Almanları” anlamak kolay değil...
Hem de hiç kolay değil...
Hatta zor...
Zaman zaman ise imkansız...
İşte bunun son örneğini hafta içinde yaşadık. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden (TBMM) bir heyet Almanya'ya geldi. Bu MHP'li Tunca Toskay başkanlığındaki heyette AK Parti'den Çiğdem Münevver Ökten, CHP'den Şafak Pavey ile BDP'den Nazmi Gür vardı. Amaç, Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü (NSU) teröristleri tarafından 8 Türk, bir Yunanlı ve bir Alman kadın polisin katledildiği organize cinayetlerle ilgili son gelişmeler hakkında bilgi almaktı. Bu bağlamda Berlin'de Federal Meclis Başkan Yardımcısı Wolfgang Thierse ile de bir toplantı yapıldı.

1998-2005 yılları arasında Federal Meclis Başkanlığı yapan ve 2005 yılından beri de Başkan Yardımcılığı görevini sürdüren Sosyal Demokrat Partili (SPD) Wolfgang Thierse, Türk heyetle biraraya geldi. TBMM heyeti NSU cinayetleriyle ilgili sorular sordu, Thierse de Alman hükümetinin tutumunu içeren yanıtlar verdi.

Ancak Türk heyetin sorularından bunalmış olacak ki, SPD'li Thierse birden konuyu değiştirip sözü Türkiye'deki Hırıstiyan azınlığın din özgürlüğüne ve tutuklu bulundurulan milletvekillerine getirdi. Yani bir yerde Wolfgang Thierse, “Tencere dibin kara, seninki benimkinden kara” demek ister gibi bir tutum sergiledi. Tabii ikili görüşmelerde her iki ülkedeki gelişmeler de gündeme getirilmelidir. Bu çok doğaldır...
Hatta bundan daha doğal bir şey olamaz...

Ama Thierse'nin Türkiye'deki gelişmeleri “başka bir platforma” ele alınmasını öneren Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu'na dönük tutumunu anlamak mümkün değildir.
Federal Meclis Basın Bürosu'ndan yapılan açıklamada, “Wolfgang Thierse, Büyükelçi'den parlamenter arasındaki fikir alış verişine müdahale etmemesini ve sansür uygulamamasını istedi” denilmektedir. Bunu da anlamak mümkün değildir...

Büyükelçi Karslıoğlu, çocukluğu Almanya'da geçmiş ve Almanya'yı tanıyan donanımlı bir diplomattır. Karslıoğlu, demokratik hukuk devletlerinde düşünceyi ifade ve basın özgürlüğünün önemi bilen bir diplomattır. O nedenle Büyükelçi Karslıoğlu'nun bu yöndeki önerisinin bir sansür gibi algılanması yersizdir...
Yersiz olduğu kadar da anlamsızdır...
Hele hele Wolfgang Thierse'nin masaya vurup çekip gitmesi çok yakışıksızdır...
Bu tam bir başöğretmen tutumudur...

Şu “Bizim Almanlar”, işaret parmaklarını sallayıp başkalarına “ders vermeyi” çok severler. Ama nedense kendi içlerindeki eksikliklere, hukuksuzluklara pek de aldırış etmezler. Örneğin, Alman vatandaşlığa geçenlerin yüzde 50'den fazlasına çifte vatandaşlık hakkı verildiği halde, Türkler bundan hala mahrumdur.

Güney Kore'den, Japonya'dan, Kanada'dan, Avustralya'dan, Yeni Zelanda'dan gelecek eşlerden Almanca testi istenmezken Türkiye'den gelecek eşlerin “dil sınavını” kazandıklarını kanıtlamaları istenmektedir.
Hem de Alman Anayasası'nın 3. maddesinde “Kimse cinsiyeti, kökeni, ırkı, dili, ülkesi, inancı ve politik görüşü nedeniyle dışlanamayacağı gibi imtiyazlı da kılınamaz” denildiği halde.

Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) Türklere vize uygulanamayacağına dair çeşitli kararı olmasına rağmen Almanya işin kolayına kaçıp, “Bu sorunu Almanya tek başına çözemez” kalkanının arkasına sığınmaktadır.

Hem de demokratik hukuk devleti ilkelerinin çiğnendiğini bile bile. İşet bu yüzden “Bu bizim Almanları” anlamak kolay değildir...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!