‘America first’ mü, ‘Trump first’ mü?

Güncelleme Tarihi:

‘America first’ mü, ‘Trump first’ mü
Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 2021 10:24

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 2016 yılında yapılan başkanlık seçimleri öncesi Cumhuriyetçiler’in adayı Donald Trump, buram buram milliyetçilik kokan bir seçim kampanyası sürdürdü. “Make America Great Again” (Amerika’yı yeniden harika yap” ve “America first” (Önce Amerika) sloganlarıyla sürdürdüğü seçim kampanyası boyunca, ABD’nin kapılarını göçmenlere, Müslümanlara kapatacağını, Meksika’dan kaçak göçün engellenmesi için sınırlara duvar ördüreceğini yineleyip durdu. Başarılı da oldu.

Haberin Devamı

‘America first’ mü, ‘Trump first’ mü
9 KASIM 2016’da yapılan seçimleri kazanarak ABD’nin 45’inci Devlet Başkanı olarak koltuğuna oturdu.
Göreve başlar başlamaz “Önce Amerika” politikasında kararlı olduğunu göstermek için harekete geçti.
Atom politikası yüzünden İran’ı düşman ilan etti.
Çin’den ithal edilecek ürünlere gümrük vergisini artırdı.
Tabii Çin de Amerikan ürünlerine gümrük vergisi artışıyla karşılık verdi.
Rusya’ya uygulanacak yaptırımları ilan etti.
Kuzey Kore’ye nükleer programı nedeniyle verip veriştirdi.
Ama meydan okumalarını çabuk unuttu ve Kuzey Kore lideri Kim Jörg-un ile Kuzey Kore sınırları içinde görüştü.
Her ne kadar olumlu bir sonuç alınamasa da, bu koltuğunda otururken bir ABD Başkanı’nın bir Kuzey Kore lideriyle yaptığı ilk görüşmeydi.
Türkiye’de tutuklu ABD’li pastör Andrew Bronson’ın serbest bırakılmasını istedi, ancak olumlu yanıt alamayınca, bazı yaptırımları hayata geçirdi.
Uzun vadeli politikalar üretme yerine, Twitter üzerinden aklına o anda geldiği gibi politik kararlar alıp, Avrupa Birliği’ne (AB) de ‘ticaret savaşı’ açtı.
Gümrük vergisini çelik için yüzde 25, alüminyum için de yüzde 10 artırdı.
Şarap ve peynire bile ‘vergi cezası’ getirdi.
Tabii AB de sessiz kalmayıp Amerikan ürünlerine vergileri artırdı.
Vergi artışlarından ABD’nin daha çok zarar göreceğini anlayınca da hem Çin hem de AB için ‘vergi cezası’ uygulamasından vazgeçti.
Tabii ABD’ye güveni de tamamen altüst etti.
Meksika’dan ve diğer Latin Amerika ülkelerinden ABD’ye kaçak göçü engellemek için Meksika sınırına ‘duvar örülmesinde’ direndi.
Şimdiye kadar 720 km. uzunluğunda duvar örüldü.
Bu duvarlar Amerikalı vergi mükelleflerine 15 milyar dolara mal oldu.
*
2016 yılındaki seçim öncesi ve sonrası “America first” diyen Donald Trump, 3 Kasım 2020’de yapılan başkanlık seçimlerini kaybedip koltuğunu Joe Biden’a kaptırmayı bir türlü hazmedemedi.
Seçimleri kaybettiğini bal gibi bildiği halde, daha sonuçlar şekillenmeye başlar başlamaz Joe Biden ve Demokratlar’ı ‘hile’ yapmakla suçladı.
Elinde somut veriler olmadığı halde, seçimleri kendisinin, yani partisi Cumhuriyetçiler’in kazandığını, ancak Demokratların “oy çalarak” sonuçları lehlerine çevirdikleri iddiasında ısrar etti.
Donald Trump ve partisi, açılan tüm davaları kaybetti.
Ancak çarşamba günü ABD Kongresi Joe Biden’in başkanlığının tescili için toplanırken, yandaşlarının düzenlediği protesto gösterisinde bir konuşma yapan Trump, ‘Capitol’ olarak bilinen Kongre binasına ‘hücum’ emri verdi.
Öyle de oldu ve göstericiler Kongre binasının camlarını kırarak oturum salonuna bile girdi.
Polisle Joe Biden’ın “İç teröristler” dediği saldırgan göstericiler arasında sürtüşmeler yaşanırken, biri polis 5 kişi yaşamını yitirdi ve aralarında polislerin de bulunduğu birçok kişi yaralandı.
Ama Trump, ‘seçimlerde usulsüzlük yapıldığı’ görüşünde direndi.
Kongre binasına saldırı nedeniyle uzun bir aradan sonra yeniden başlayan oturumda Joe Biden’ın başkanlığı tescil edilince, Trump sorun çıkarmayıp 20 Ocak’ta devir teslimin gerçekleşeceğini açıkladı.
Ama ‘demokrasinin beşiği’ ülkelerin başında gelen ABD’de Trump’ın ‘koktuk çılgınlığı’ yüzünden demokrasinin kalbine saldırıda bulunuldu.
Özgürlüğün sembolü konumundaki Capitol-Kongre saldırıya uğradı.
Demokrasinin kalbi derin bir yara aldı.
“Önce Amerika”, “Amerika’yı yeniden harika yap” sloganlarıyla yola çıkan Trump, ikinci kez girdiği başkanlık seçimlerini kaybetmeyi bir türlü hazmedemediği için ABD’ye çok büyük zarar verdi.
Amerikan halkını böldü, ayrıştırdı.
İnsanları birbirinden uzaklaştırdı, birbirine düşman etti.
Donald Trump, “America first” söylemini unutup, “Trump first” dedi.
Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier de, Başbakan Angela Merkel de, birçok AB ülkesi liderleri de demokrasinin temel değerlerini ayaklar altına alan Trump’ın bu tutumunu çok açık bir biçimde kınadılar.
Hem de haklı olarak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!