120 bin kişi iki kıtayı birleştirdi

Güncelleme Tarihi:

120 bin kişi iki kıtayı birleştirdi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 13, 2012 10:15

İstanbul dev bir koşu organizasyonuna daha ev sahipliği yaptı. Bu yıl 34’üncüsü düzenlenen Avrasya Maratonu’na Hürriyet adına katıldım. Dünyada ilk ve tek kıtalar arası yapılan bu koşunun, 88 ülkeden 120 bin insanı nasıl kaynaştırdığına bizzat tanık oldum.

Haberin Devamı

BU yıl İstanbul’da düzenlenen 34. Vodafone Avrasya Maratonu’nda yok yoktu. Dostluk, dayanışma, azim, sevinç, hüzün, hepsi birlikte ve aynı anda yaşandı. 7’den 70’e, 100 bin İstanbullu’nun katıldığı halk koşusunun yanı sıra, 8, 15 ve 42 km olmak üzere üç kategoride yapılan koşuda herkesin tek bir hedefi vardı; güzel ve güneşli bir pazar gününü spor yaparak geçirmek.

EN ÇOK ALMANLAR VARDI
Tabii ki diğer bir hedef de, Boğaz Köprüsü gişelerinin gerisinden başlayan, halk yürüyüşü için Karaköy’de, maraton ve 15 km’lik koşular içinse Sultan Ahmet Meydanı’nda bulunan finiş çizgilerine ulaşmak. En büyük yabancı koşucu grubunu Almanlar oluşturdu. İtalyanların ikinci, Fransızların da üçüncü sırada yer aldığı koşuda, ABD, İngiltere, Hollanda, İsveç, Japonya ve Rusya, en yüksek katılım sağlayan ilk 10 yabancı ülke arasında yer aldı. Günler öncesi, benimle Hürriyet adına koşan eşimle birlikte Frankfurt’ta uçağa bindiğimizde, arka sırada bir Alman sporcu grubu oturuyordu. Bana, Avrasya Maratonu’nun ilk kez 1979 yılında koşulmasına vesile olan, tatil için gittikleri her ülkede maraton koşan bir Alman turist kafilesinin hikayesini anımsattı.

33 yıl önce İstanbul’u ziyaret ederek dünyanın ilk ve tek kıtalar arası maratonu fikrinin hayata geçirilmesini hızlandıran Almanlar, bu yıl da üç kategoride toplam 659 koşucu ile en büyük yabancı sporcu grubunu oluşturdu. 1979 yılında yapılan ilk koşuda, 34’ü Alman 74 kişi start alırken, bu yıl bu sayı 120 bini buldu. Göğüs numaralarımızı almayaa gittiğimiz İstanbul Kongre Merkezi’ndeki koşu fuarında, Frankfurt’tan tanıdığım başkomiser Döndü Yazgan ve ekibi ile karşılaşmama şaşırmadım doğrusu. O da, uzun yıllar Uluslararası Polis Birliği yönetiminde yer alan üst düzey polis emeklisi Helmut Irmen’in de aralarında bulunduğu Hessen ve Rheinland Pfalz Eyaleti’nden 15 kişilik polis takımıyla Avrasya Maratonu’na katılmak için sporculuğa soyunmuş. “Hem spor yapmak hem de dostluklarımızı pekiştirmek için geldik” diye özetliyor Başkomiser Döndü, maratona katılma amaçlarını.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin organizasyonuyla gerçekleştirilen ve 2012 Avrupa Spor Başkenti seçilen İstanbul’u adeta açıkhava spor salonuna çeviren Avrasya Maratonu’nda, beni en çok etkileyen Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği, Akülü Tekerlekli Sandalye Projesi gibi dernek ve sosyal sorumluluk projelerini destekleyen Adım Adım adlı kuruluşlar oldu. Bu yıl yardım amacıyla koşu boyunca 500 bin TL bağış toplamayı hedefleyen Adım Adım’cılar, Fransa’dan gelen ve hastalık sonucu boynundan aşağısı tutmayan Martin adlı 13 yaşındaki genç için koştu. ‘Martin için adım adım’ sloganıyla yola çıkan bu oluşumun üyeleri, felçli Fransız gencinin içinde kıpırdamadan oturduğu üç tekerlekli sandalyesini 42 km. boyunca iterek, engellilerle eşsiz bir dayanışma örneği sergiledi. Ellerinde ‘İyilik peşinde koş’ yazılı balonlarla koşan gruba, gerek diğer koşucuların gerekse İstanbulluların alkışları hiç eksik olmadı. Bravo Adım Adım’a...

GÜLHANE PARKINI ÇIKAMADI
Hem koşucuların hem de bizleri izleyen İstanbul halkının koşu boyunca yüzlerinden hiç eksik olmayan gülücükleri ve alkış sesleri, yaklaşık bir buçuk saat koşarak girdiğimiz Gülhane Parkı’nda birden kayboldu. Ben önce, sporcuların bir andaki neşesizliğini parkın yokuşlu yolunda bitap düştüklerine yormuştum. Fakat yanılmışım. Finiş çizgisine yaklaşık bir kilometre kala, Gülhane Parkı’nın içinde sol kolda bir ambulans duruyordu. Önünde de, yüzünü göremediğim bir kişi yatıyordu. Yanından geçtiğimiz sırada, sadece sağlık ekibinin o kişiye kalp masajı yaptığını gördüm.

AKŞAM HABERLERİNDE İZLEDİM
Diğer tüm koşucular gibi biz de, sağlık ekiplerinin ilgileniyor olmasına rağmen yine de karmaşık duygularla koşumuza devam ettik. 1 saat 35 dakikanın sonunda finiş çizgisinden geçerek madalyaları boynumuza taktık. Ancak akşam haberlerinde, Gülhane Parkı’nda yerde yatan kişinin 34 yaşındaki bir koşucu olduğunu, parkın içinde kalp krizi geçirdiğini, tüm çabalara rağmen kurtarılamadığını duyunca, sevincimiz hüzne dönüştü. Dileğim, dostlukların pekiştiği, dayanışma örneğinin sergilendiği, sağlıklı yaşam için sporun teşvik edildiği bu ve benzeri koşularda bir daha böyle üzücü bir olayın yaşanmamasıdır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!