GeriSeyahat Araba Bedenler
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Araba Bedenler

Araba Bedenler

İki ayaklı araba olur mu? Dean Kamen'in icat ettiği ve Amazon.com'un sahibi Jeff Bezos'un asrın buluşu olarak açıkladığı 2 tekerlekli Segway'i kastetmiyorum. O iki tekerlekli sıradışı bir araba. Ben 2 ayaklı arabadan bahsediyorum.

Hiç araba ve insana aynı gözle baktığınız oldu mu? Arabayı bir insan ve insanı bir araba gibi gördüğünüz oldu mu hiç? İcat edilmesinden bu yana hep iç içe olduğumuz arabayla biraz daha içli dışlı olmak istemez misiniz?

 

Hızlı yaşamın sembolü tek kapılı arabalar

 

Şimdi size çok daha değişik bir bakış açısından, iki ayaklı arabaları anlatacağım. Yani bizi, biz dört tekerli insanları anlatacağım. Yani arabaları anlatacağım. Aslında hem insanları hem de arabaları anlatacağım.

 

Bir anlamda iki ayaklı arabalarla, dört tekerli insanların öyküsü bu. Çünkü insan arabaya, araba da insana o kadar çok benziyor ki. Zaten arabanın mucidi de insan deÄŸil mi? Bilinçaltında, sürekli iç içe olacağı, gideceÄŸi her yere götüreceÄŸi ve onsuz edemeyeceÄŸi arabaları da, bu yüzden kendine olabildiÄŸince benzetivermiÅŸ.Â

 

İnsanın da, arabanın da bir amacı var. Bir hedefi. Gideceği yeri. Yolu ve yolculuğu. Güzergahı. Kimi patika yolda savrulur, 50 model köy minibüsleri gibi. Kimi otobanda yol alır, uçarak. Aynı bizim gibi. Kırkından sonra azanını mı arasın, 50’sinden sonra yoldan çıkanını mı? Söz dinlemeyip düz yolda şaşanını mı? Hepsi bizde. O yüzden kimi yolunu kaybeder, bulamaz. Kimi yoldan çıkar, bir daha giremez.

Arabada şase var. Bizde ise iskelet, omurga. Şase, şase olmaktan çıkarsa, yandı gülüm keten helva. Tıpkı omurgayı zedelemek gibi bir şey. Şaseye kaporta giydirmişiz. Bizde de deri var. Kaporta arabayı dış etkilerden, yağmurdan, çamurdan koruyor. Deri de bizi mikroptan, virüsten, soğuktan, sıcaktan koruyor. Dışından bakınca ye kürküm ye; insan da bir, araba da. Kimin içinde nasıl bir motor olduğunu anlayamıyorsunuz. Kaputu açmadan hiçbir şey anlaşılmıyor. Araba pazarında alıcılar kaputu açıyor, insan pazarında biz de ağzımızı açıyoruz. –‘Ya bir konuş’ diyoruz, karakterini anlamak istediğimiz kişilere.

 

Arabanın kapıları var. Bazısı tek kapılı. İnmesi de binmesi de zor. Ama hızlı ve spor. Tek kişilik hızlı bir yaşam sembolü. Tıpkı tek başına buyruk bir yaşam süren, yalnız kovboylar gibi. Hem iyi hem kötü. İyi çünkü kendi yaşam yolunda hızlı, güzel, çekici ve amacına uygun. İyi değil, çünkü kendinden başkasının işine yaramıyor. O tek kişilik yaşama girmek isteyenlere, bin bir eza ve eziyet veriyor. İçeri girmesi bir dert, çıkması bir dert.

 

Bazısı çift kapılı, arabaların. Yani sadece iki kişilik bir yaşam için. Arkaya birkaç kişi daha binerse, yine zahmet, eziyet ve külfet. Tam sevgililer günü özel modeli. İki gönül bir olunca...

 

Ama bazı arabalar beÅŸ kapılı. Bence insanın da beÅŸ kapılı olması lazım. Kalbine dalmak için. Beynine girmek için. İçinde olmakÂiçin. YüreÄŸine dokunmak ve ruhunu okÅŸamak için. Kapılardan biri kilitli ise ötekinden girebilmek lazım.ÂAklının, mantığının, beyninin almadığı bir sevgiyi, yüreÄŸi ile alması lazım. Aklını, duygusunun önüne koyabilmesi ve gönül kapısı kapalı iken bile, akıl kapısını sürekli kullanımda tutabilmesi lazım.

 

Kalp kapılarının asla kapalı veya içeriden kilitli olmaması lazım. Hatta tepesinde bir de sunroof – güneÅŸ penceresi olması lazım. İçeriÂışık ve hava dolması için, sürekli oturmaktan sıkıldığınızda şöyle ‘yehhoooo’ çekerek kafayı arabanın tepesinden dışarı çıkartabilmek lazım. Şöyle saçları özgürce dalgalandırarak, rüzgarı iliklerine kadar hissetmek lazım. Ama sonunda ciÄŸerleri mahvetmek ya da yüz felci olunca, suçu arabaya bulmamak lazım. Camlar niye var ki zaten.

 

Gönül Pencereleri

 

Pencereleri var arabanın. Tıpkı onun gibi pencereleri olmalı, araba bedenlerin. Kapılar kilitliyse bile, gönül penceresini açabilmeli. Hem de sonuna kadar. Koltukları rahat olmalı. Doğduğumuzda konduğumuz annemizin göğsü kadar rahat, aşkımızın elleri kadar yumuşak ve dostlarımızın kolları kadar rahat olması lazım. Yaylı. İçten ısıtmalı ve soğutmalı. Buyur etti mi içeri, rahat ettirmeli. Ne yakmalı, ne üşütmeli. Sımsıkı iki sıcak kolla sarmalı.

 

Camları mükemmel olmalı. Görüntüsü muhteşem. Bazılarının bakar kör olup, bakıp bakıp bir şey görmediği gibi olmamalı. Ya da yok canım bir şey olmaz diye tehlikeleri göstermeyenler gibi olmamalı. Silecekleri sessizce ve yağ gibi kayarak çalışmalı. Dışarısı ne kadar karlı ve yağmurlu olursa olsun, silecekler durmamalı. Üzerine gelen bütün karları, yağmurları temizleyebilmeli. Hayatın dayatmalarına göğüs gerebilmeli. Üzerine gelen pislikleri temizleyebilmeli. Ama ellerini kirletmemeli.

 

Camları ısıtmalı olmalı ki, buğulanmamalı. Araba bedenlerin kliması iyi çalışmalı. Soğukta yüreğinizi ısıtmalı. Sıcakta yüreğinizi buz gibi soğutmalı. İçeri her girdiğinizde, yüreğinizi ferahlatmalı. Ama birisinin yüreğini soğuturken, hız kesmemeli hayattan. İyi bir şey yapıyorum diye, kliması çalışan arabalar gibi performansı düşmemeli. Yola devam etmeli, aynı hızda.

Dikiz aynaları olmalı. 360 derece gösteren. Kör noktası olmayan dikiz aynaları. Sağını, solunu, önünü arkasını göstermeli. Hatta altını, üstünü. Dostlarını ayna gibi kullanmalı. Dostlarına ayna olmalı. Bütün kör noktaları gidermeli. Kendisine aynalık yapan dostlarını ve bizatihi kendisini, içten ayarlanabilir motorlu ve hatta uzaktan kumandalı aynalar gibi, zahmetsizce ayarlayabilmeli. Tam istediği açıdan, istediği yeri gösterebilmeli. Kazaları engelleyebilmeli.

 

Araba bedenlerin kar ve sis lambaları ve güçlü farları olmalı. Ama önümü daha iyi göreceğim diye, karşıdan gelenleri kör etmemeli. Bendeki ışık, bendeki bilgi fazla diye, karşımızdakini kör etmemeli. Kendi kişisel zenginliklerimizle, başkalarının gözünü kamaştırmamalı. Işığın, önümüzü aydınlatacak kadarı yetmeli. Son model arabaların beyaz floresan ampulleri gibi olmalı, farları. Sinyaller iyi çalışmalı. Sağ gösterip, sol yapmamalı. Dönülmez yollara sapmamalı. Dönülmeyecek yerlerde dönmemeli.

 

Teybi 8 CD çalarlı, anteni tüm dünyaya ayarlı olmalı. Bütün sinyalleri toplamalı. Bazılarının vurdumduymazlığa, bazılarının aymazlığa vererek anlamazlıktan geldikleri sinyaller için, özel mesaj çözücüleri olmalı. Anlamayan anlatmalı. Dinlemeyene dinletmeli. Ama dinleyenleri de mest etmeli. Kulaklara tecavüz ettirmemeli.

 

Antenleri

Sinyal toplayacağım diye, antenleri, askeri araç antenleri gibi iki seksen arabadan dışarı fırlamamalı. Teyp kadranında, bütün acil uyarılar, yol boyu alt yazılı olarak geçmeli. Hep kendi havasında olmamalı. Bazen de onunla beraber yolculuğa çıkanların havasına da uymalı. Onların telinden de çalabilmeli. Bir ömür sadece bam teline dokunan insafsızlar gibi olmamalı.

Direksiyonu hidrolik olmalı. Şöyle bir parmak ucu dokunuşu ile yola gelmeli, araba bedenler. Yolda kalmalı. Direksiyonu, 1950'lerin askeri kamyonları gibi, iki askerin kol gücü ile çevirdiği direksiyonlar gibi olmamalı. Kullanımı kolay ve hafif olmalı. Ona yol gösterenlere, onu eğitenlere, ona şoförlük yapanlara eziyet çektirmemeli. Direksiyon hidrolik akılla çalışmalı. Ne zaman döneceğini, ne zaman düz gideceğini bilmeli.

 

Debriyajı sert olmalı. Vites değiştirirken, hız keserken darbeli matkap gibi olmamalı, debriyajı. Düz ovada karınca vitesi ile bire takıp arabayı bağırttırmamalı. Yokuş yukarı beşe atıp motoru boğmamalı, hararet yapmamalı. Hatta otomatik vites olmalı. Yola göre. Duruma göre. Zamana, mekana, insana göre. Kolayca ve otomatik olarak vites ayarlanabilmeli. Zorluklar yokuşunu tırmanırken otomatik vites duruma göre algılamalı, yolu ve gücünü ayarlamalı. Yaşamın kolaylıklar otobanında, vitesini ona göre ayarlayabilmeli. Zorluklardan kolaylıklara, kolaylıklardan zorluklara geçerken, şanzımanı dağıtıp, dişlileri kırmamalı, balataları yakmamalı.

 

Motoru on bin yüz beygir gücünde olmalı. Çekişi mükemmel. Hızı muhteşem. Otomatik sensörleri olup, nerede duracağını bilmeli. Hızlı gitmeli ama çarpacağını anlamalı. Biri önündeki arabalarla, diğeri başka insanlarla ilişkilerinde mesafe bırakmalı.

 

Tümsekleri absorbe eden duygusalÂamortisörler

 

Gaz pedalı ayağı yormamalı. Gaza bas, gaza bas diye nefes tükettirmemeli. Hatta nerede ne hızla gideceğini anlayıp, bir kez ayar yaptın mı, o hızı korumalı. 360’la giderken bile, savurmadan sarsmadan durabilmeli. ABS frenleri ile kaydırmadan – çarptırmadan güvenle durmasını bilmeli.

Benzini kurşunsuz ve en çevreci benzin olmalı. Hedefe ulaşacağım diye, çevreyi kirletmemeli. Kimseye yük olmamalı. Hatta güneş enerjisi yetmeli. Enerjisini tükenmez bir güçten almalı. Enerjisi hiç bitmemeli. Deposu sürekli dolu olmalı. Motor yağı, sürtünmeyi sıfıra indiren bir yağ olmalı. Hayat yolunda 360’la gitmek için, 3 kat benzin tüketmemeli. Yarım depo benzinle bir ömür idare edeceğim zehabına kapılıp, 30-40’la yol almamalı. Benzin varken kullanmalı. Arabadan inip, itekleyerek yol almamalı.

 

Hiçbir hareketi, hiçbir kimse ile sürtünme yaratmamalı. Yağın içinde bir de sürtünmeyi sıfırın altına indiren kayganlaÅŸtırıcısı bulunmalı. Karda, kışta, kıyamette yolda kalmadan yol almalı. SoÄŸuÄŸa, buza, dona karşı antifiriz kullanmalı. Dışarıda olanlardan, motoru etkilenmemeli. Tekerleri sıkıca yol tutmalı. YaÄŸmuru algılamalı. Zamana ve zemine göre yol almalı. Hatta renkli sıra dışı tekerler olmalı. Görüntüsü güzel, teknolojisi mükemmel. Yeteri kadar kalın ve yolu tutacak kadar diÅŸli.ÂAma yoldan çıkmayacağım diye, bir ömür boyu azı diÅŸini göstererek yaÅŸamamalı, araba bedenler. Ä°nsanın içine güven vermeli. Âİçinde ani patlamalara, çivi batmalara, top atmalara karşı özel bir koruma sıvısı olmalı. Yolda bırakmamalı.

 

En son teknolojik amortisörlere sahip olmalı, araba bedenler. Bir engebeden geçerken, onunla beraber olanlara onu hissettirmemeli. Tüm tümsekleri ve çukurları absorbe eden, duygusal amortisörleri bulunmalı. Amortisörlere bile amortisör taktırmalı. Yaşamın zorluklarına göğüs germeyi kolaylaştırmalı. Zıp zıp zıplatmamalı. Hop oturup hop kaldırtmamalı.

 

Bütün bu özelliklere sahip bir araba bedenin, stili, imajı, dizaynı ve modeli de muhteşem olmalı. Marka çılgınlığı anlamında değil ama markası ve modeli ile güven veren bir kimliğe sahip olmalı. Fabrikası belli olmalı. Garantisi uzun, bakımı kolay, tamiri ucuz ve ömrü uzun olmalı.

 

Ne dersiniz? Siz de bedeninizi bir arabaya benzetip, böyle bir bedene sahip olmak ister miydiniz? Yaşamı sadece ona sahip olmasının havasını atmak için elinde tutan araba tutkunları gibi görmeyin olmaz mı? Hem arabaların hem de araba bedenlerin, hava atmaktan başka amaçları da var.

 

Benden söylemesi. 2004 araba bedenlerin yeni modelleri çıktı.

False