Beyazperdede Sophia Loren'in oynadığı rolü Hale Soygazi sahnede canlandırıyor

Güncelleme Tarihi:

Beyazperdede Sophia Lorenin oynadığı rolü Hale Soygazi sahnede canlandırıyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 30, 2004 01:46

Tiyatro Diyez, Ettore Scola'nın iki Oscar'lı filmi ‘‘Özel Bir Gün’’ü Türkiye'de ilk kez tiyatro sahnesinde izleyiciyle buluşturuyor. Nihal Koldaş'ın rejisörlüğünü üstlendiği oyunda Hale Soygazi, Volkan Ünal ve Halide Eşber rol alıyor.

Ettore Scola'nın yönettiği ve başrollerini Sophia Loren ve Marcello Mastroianni'nin oynadığı 1977 yapımı Özel Bir Gün (Una Giornata Particolare) Türkiye'de ilk kez sahneleniyor. Başrollerini Hale Soygazi ve Volkan Ünal'ın üstlendiği oyunda Faşist İtalya'da bir kadın ve bir erkeğin birlikte geçirdikleri bir gün anlatılıyor. 8 Mayıs 1938'de, Hitler'in Mussolini'yi

ziyaret ettiği gün, Romalılar heyecan içinde töreni izlemek için meydanlara koşar. Bir binada kapıcı kadın dışında iki kişi kalır: Altı çocuk annesi ev kadını Antonietta ve sürgüne gitmeden önce Roma'da son gününü geçiren antifaşist ve eşcinsel radyo sunucusu Gabriele. Birlikte geçirdikleri gün bu iki insanın yaşamlarında yeni şeyler tatmalarına, bastırılmış kişiliklerini açığa vurmalarına neden olur. Oyun her cuma 20.30'da Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu'nda sahneleniyor. Özel Bir Gün'le ikinci kez izleyici karşısına çıkan Hale Soygazi ile konuştuk.

Seyirci Hale Soygazi'yi sinema oyuncusu olarak tanıyordu. Tiyatroya neden ve nasıl geçtiniz?

-Yapmak istedim ve yaptım. Bir oyuncunun önündeki seçenekler bellidir sinemada, televizyon dizilerinde ya da tiyatroda oyunculuk yapacaksınız. Sinema filminde ya da televizyon dizilerinde oynamadığım için tiyatrodayım. Ayrıca tabii tiyatroyu çok seviyorum.

Tiyatro oyunculuğu için ayrı bir çalışma yaptınız mı?

-Sinema oyunculuğu ile tiyatro oyunculuğu arasında teknik farklılıklar var. Sesi daha kuvvetli çıkarmak gibi. Bunları kolayca aştım. Zaten provalar oyunun hazırlık aşaması olduğu kadar oyunculuk çalışmasıdır. Oyuncunun tiyatroda da sinemada da rolünü aynı şekilde canlandırdığını düşünüyorum. Tiyatronun farkı bir hata yaptığınızda geri dönüp düzeltemiyorsunuz. Ama bu arada seyirci ile sürekli etkileşiminiz oluyor, seyirci yaptıklarınıza tepki veriyor ve siz her akşam farklı bir şekilde izleyici karşısına geçiyorsunuz. Aynı oyunu oynamanıza rağmen bir gece oynadığınız oyunu ertesi akşam tekrar etmeniz mümkün değil. Çünkü siz de bir gece önceki siz değilsiniz, seyirci de farklı. Özel Bir Gün benim ikinci oyunum. İlk kez Saint Exupery'nin yazdığı Küçük Prens'le izleyici karşısına çıktım. Bir yıl ara verdik ve Özel Bir Gün ile geri döndük.

Özel Bir Gün'ü seçme nedeniniz neydi?

-Oyun arıyordum. Scola'nın filmini de çok beğenmiştim. Özel Bir Gün'ün oyun olarak da yazıldığını öğrendim. Geçtiğimiz yılı telif hakları ile ilgili çalışmalarla geçirdik. Yönetmen Nihal Koldaş'a ve değerli oyuncu arkadaşım Volkan Ünal'a teklifte bulundum. Onlar da kabul ettiler.

Sinema seyircisi tarafından çok beğenilmiş bir filmi tiyatroda oynamak riskli değil mi?

-Filmi oyun haline dönüştüren de yönetmen Ettore Scola. Riskli olmayacağını düşünmüş ki oyun haline dönüştürmüş. Yani film çekilip oyuna adapte edilmemiş. Filmin bu kadar beğenilmiş olmasının oyun için bir şans olduğunu düşünüyorum. Eğer film çekseydik seyirci kıyaslayabilirdi ancak tiyatro farklı bir sanat. Filmi görenler tiyatroya nasıl uyarlandığını merak ederek geliyor. Oyunculukların da kıyaslanmayacağını düşünüyorum çünkü her oyuncu farklıdır ve role kendi yorumunu katar. Biz bu oyunu sahneye koyarken filmden etkilenmemek için elimizden geleni yaptık. Ekip halinde yalnızca bir kez izledik ve unuttuk.

Oyunun girişinde iki-üç dakika boyunca Hitler'in Roma'ya gelişi ile ilgili bir belgesel izliyoruz ama İtalyanca. Bu bölümü neden Türkçe'ye çevirmediniz?

-Yönetmenimizin tercihi. O sahnede istenilenin verildiğini düşünüyorum. Önemli olan Hitler'in İtalya'ya gelişi, gerisi bizim de alışık olduğumuz tören sözleri. Sonuçta bu bir tarih dersi değil tiyatro oyunu. O belgesel arkada bir fon, önemli olan öndeki yani sahnedeki iki insan. Oyun kötüyse ne kadar açıklama yapsanız da hiçbir şey değişmez. Oyunu başarılı bir şekilde oynuyorsanız seyirci anlattığınız her şeyi anlar. Ben seyirciye güveniyorum.

Oyunda canlandırdığınız Antonietta eğitimsiz, sıradan bir ev kadını ancak siz sahnede bilinçli ve çok düzgün konuşan bir kadını canlandırıyorsunuz. Ayrıca öpüşme ve tokat sahnesinde de biraz çekingen davranıyorsunuz. Antonietta'yı böyle yorumlamanızın sebebi ne?

-Antonietta okula gitmemiş ama cahil bir kadın değil. Üstelik taşralı da değil, Roma'da oturuyor. Metnin aslında dilde bir bozukluk yoktu. Antonietta düzgün İtalyanca konuşan hatta Duçe'nin (Mussolini) dille ilgili koyduğu kurallara da dikkat eden bir kadın. Örneğin üçüncü tekil şahsı ve yabancı sözcükleri yasaklamış Duçe, o da kullanmıyor, yani birtakım şeylerin farkında olan bir kadın. Ben de yorumda metne sadık kaldım. Öpüşme sahnesi bilinçli olarak bu şekilde tasarlandı. Sonuçta Antonietta hayatında ilk kez kocasından farklı bir erkeğe ilgi duyuyor. Tedirgin oluyor, utanıyor, anlayamıyor... Çekingen olması doğal. Tokat sahnesi ise sizin izlediğiniz oyunda öyle denk gelmiş diyebilirim.

Seyirciden ne tür tepkiler aldınız?

-Seyircinin ilgisi çok sıcaktı ancak bugüne kadar yalnızca dört oyun oynadık. Teknik provayı kısa tutmak durumunda kaldığımız için bizler de bugüne dek hep bir aksaklık çıkmasın diye çaba sarf ettik. Artık her şey yerine oturmaya başladı.

Bilgi Üniversitesi'nde oynamanız ne gibi avantajlar sağlıyor? Genç seyirciye daha yakın olduğunuzu düşünüyor musunuz?

-Bilgi Üniversitesi'nin salonu ve sahnesi çok güzel. Biz de yeni ışıklar ekledik, ek malzemeler alındı. Bilgi seyircimizi Taksim AKM'nin önünden Dolapdere'ye ücretsiz olarak taşıyor. Arabayla gelenlerin park yeri sorunu olmuyor. Şubat ayından itibaren turnelerimiz olacak ama nisana dek Bilgi Üniversitesi'nde oynayacağız. Burası gençlere daha çok ulaşmamıza da olanak sağlıyor.

Sinemaya dönmeyi düşünüyor musunuz yoksa sizi artık hep tiyatro sahnesinde mi izleyeceğiz?

-Ben sinemayı bırakmadım ki. Ama ülkemizde ciddi bir sinema sektöründen söz etmemiz mümkün değil. Çok az film çekiliyor. Benim tiyatrom var, tiyatroyu çok seviyorum ve kendimi çok özgür hissediyorum. Tiyatro Diyez'i tek başıma kurduğum ve şirketin sahibi de ben olduğum için prodüksiyondan, tekniğe herşeyiyle ilgileniyorum. Tiyatrodan zengin olunmayacağını biliyorum ama ekibimiz çok güzel, hepsi bu işe gönül veren insanlar. İnsanların bir tek televizyona bağlı kalması kadar hüzünlü bir şey olabilir mi?

TAKSİM'DEN SERVİSLE ULAŞILABİLİYOR

Özel Bir Gün her cuma Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu'nda sahneleniyor. 20.30'da başlayan oyun için 19.30'dan itibaren Taksim AKM önünden kısa aralıklarla ücretsiz servis kaldırılıyor. Servisler izleyicileri oyun sonrasında yine Taksim'e bırakıyor. Biletler Bilgi Üniversitesi gişelerinde satılıyor. Öğrenci 5, tam 15 milyon lira.

Ayrıntılı bilgi: 212-293 50 10.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!