Önce kızıyorum, sonra üzülüyorum dememek için...

Güncelleme Tarihi:

Önce kızıyorum, sonra üzülüyorum dememek için...
Oluşturulma Tarihi: Mart 31, 2018 00:00

Ağlama krizleri, sayısız yaramazlıklar, geçirilen öfke nöbetleri… Bir çocuğunuz varsa siz de gün içinde bunlardan en az birini yaşıyor olabilirsiniz. Kimi zaman tüm bunlar karşısında ne yapacağınızı bilemiyor, nasıl baş edeceğiniz konusunda tıkanıyor ve öfke kontrolünü nasıl yapacağınızı bilemiyorsanız Psikiyatri Uzmanı Burak Berber’in vereceği ipuçlarına bir göz atın.

Haberin Devamı

ÖFKE YIKICI OLABİLİR

Öfke, hoşnut olmayan durumlara karşı verilen temel duygusal tepkilerden biridir. Uygun durumlarda dozunda verilen öfke tepkisi normal ve doğal bir süreçtir. Ancak söz konusu çocuklar ve ebeveynleri olduğunda öfke farklı bir boyut kazanarak çok daha önemli hale geliyor. Daha doğrusu öfke nöbetleri ve öfke kontrolü daha fazla anlam kazanıyor. Çünkü bu duygu sınırları aştığında yıkıcı ve zarar verici olabilir. Bu durumda özellikle ebeveynlerin çocukları karşısında öfke kontrolünü sağlamaları hem bu yıkıcı etkiyi azaltıyor hem de yapıcı bir rol üstlenerek ilişkileri tamir ediyor.

ÖFKE KONTROLÜ NEDEN ÖNEMLİ?

Özellikle çocuklarla beraberken ebeveynlerin öfkesine sıklıkla şahit olabiliriz. Bu noktada çocukların öfke nöbetlerini kontrol altına almalarını sağlayacak davranışlar geliştirmelerine destek vermek önemlidir. Öfkeyi yenmesini sağlamak için çocuklara ve gençlere yol göstericiliğimiz ne kadar olumlu örnekler içerirse, o kadar avantaj sağlar. Evde çocuğumuzla kurduğumuz iletişimde öfke ve kızgınlık mesajları içeren söz ve davranışlarla yaklaştığımızda, onlardan olumlu sonuçlar ve davranışlar beklemek hatadır. Çünkü çocukların en önemli rol modeli ebeveynleridir.

Önce kızıyorum, sonra üzülüyorum dememek için...

Ebeveynler evde ve toplum içinde örnek olabildiklerinde, çocukların da davranışları bu konuda benzerlikler ortaya koyar. Sakin kalması için bir çocuğu sarsarak yerine oturtmak ve öfkeli yüz ifadesi ile sakinleşmesini istemek anlamsızdır. Öfke duygusunun normal kabul edilmesi sınırı, yansıtma şekli ile doğrudan ilişkilidir. Agresif ve sinirli bir şekilde ‘bağırma’ diye verilen tepki karşısında ebeveynin çocuğundan alacağı tepki ya sinmiş ya da fırsatını kollar daha hırçın davranışlardır.

PEKİ, NASIL ÖFKE KONTROLÜNÜ SAĞLAYABİLİRİZ?

  • Ebeveynler olarak nasıl bir davranış ve tutum yaklaşımına sahip olduğumuzu bilmemiz çok önemlidir. Çocuklarımızın bizlerin aynası olduğunu sürekli hatırlatmak, onlara kazandırmaya çalışılan davranışlarla ilgili değerli bir yol göstericidir.
  • Anne baba olarak, bizden aldıkları duygusal ve davranışsal mirasla yollarında ilerlediklerini bilmemiz gereklidir. Çocuklarınızla kurduğunuz ilişkilerde onları anlamak ve önemsemek üzere hareket etmemizde yarar vardır.
  • Öfkelenmelerine sebep kalmayacak duygu durumlarını olumlu yansıtabilecekleri ifade şansları sunmamız şarttır.
  • Bardağını öfkeyle kıran bir çocuğun bardağı neden kırdığına takılmaktan çok, bu davranışı sergilemesine sebep olan duyguyu anlamak ve sormak anlamlıdır. Aksi halde çocuk kendi duygusunun değil, bardağın daha kıymetli olduğuna inanacaktır.

ÖNCE KIZIYORUM, SONRA ÜZÜLÜYORUM DEMEMEK İÇİN…

Çocuklar çoğu davranışlarını büyüdüğünü göstermek için yapar. Bu yüzden çocuğun yaptığı davranışları bu şekilde yorumlamak en doğrusu olacaktır. Burada önemli olan nokta çocuğa değil davranışa odaklanmak, çocuğun değil sergilediği davranışın yanlış olduğunu hissettirmektir. 

Sergilediği davranışlar karşısında sinirlenmek yerine sakinleşmek için kendinize zaman tanımalısınız. Eğer çocuğunuz sizi öfkelendirecek bir şey yaparsa derin bir nefes alın ve hemen tepki vermek yerine bekleyin. Eğer kendinizi kontrol etmekte zorlanıyorsanız oda değişikliği yapabilir, sizi sinirlendiren durumdan uzaklaşabilirsiniz.

[fotogaleri=2710]

BAKMADAN GEÇME!