Zeytinyağcılar, şimdi tam sırası

İŞTE yine bir zeytin toplama mevsimi geldi. Papatyalar, baharın kapısıdır.

Bağbozumu ve zeytin toplama mevsimi ise sonbaharın çıkış kapısı.

Yeni hasat zeytinyağı geliyor.

İlk sızmanın rayihası bütün Ege’yi kaplayacak.

Ekmekleri hazırlayın.

Zeytinin ve zeytincinin mutluluk mevsimi açılıyor.

* * *

Ama Akdeniz’in zeytin bölgelerinde herkes mutlu değil.

Özellikle İspanya, bu yıl zeytin yası tutuyor.

Çünkü son 60 yılın en sert kışını yaşayan İspanya’yı bir de kuraklık vurdu.

300-400 kilo zeytin veren ağaçların dalları bomboş.

Zeytinci perişan.

Dünkü Herald Tribune Gazetesi’nde acıklı bir yazı vardı.

İspanya’nın Jaen bölgesinde zeytincilerin hali anlatılıyordu.

Bu bölgede zeytinyağı işleyen 50 fabrika varmış.

Beni çok şaşırtan bir rakam vardı.

Dünya zeytinyağı üretiminin yüzde 20’si bu bölgede yapılıyormuş.

Bölgede daha çok küçük üreticiler hákimmiş.

Aile başına düşen zeytin alanı 10 dönümden azmış.

Hatta büyük çoğunluğunun ortalaması 3.5 dönümmüş.

Bölgeden feryatlar yükseliyormuş.

‘Eğer devlet yardım etmezse, bu bölgenin nüfusunun büyük bölümü göç etmek zorunda kalır’ diyenler bile var.

Ama nereye göçecekler, ne yapacaklar?

Yüzyıllardır bildikleri tek meslek bu.

Bütün tarihleri bu bölgede kayıtlı.

Her santimetrekaresi hikáyelerle, efsanelerle dolu.

Büyükbabaları, İspanya iç savaşında yaşlı zeytin ağaçlarının kovuklarına saklanıp bombalardan kurtulmuşlar.

73 yaşındaki bir zeytinci ağlayarak anlatıyor:

‘Zeytin ağacı bizim için hayat demektir.’

Zeytin deyince aklınıza sadece zeytinyağı gelmesin.

Sadece patates kızartmak için kullanılan yağı düşünmeyin.

Bunun sabunu, deterjanı var.

* * *

Ama hayatın acı bazı kanunları da var.

Tıpkı Fransızların dediği gibi, ‘Bazılarının mutsuzluğu, ötekilerin mutluluğu olabilir’.

Akbük’teki evimin bahçesinde iki zeytin ağacı var.

Dünyaya oradan bakınca, bir Türk olarak başka bazı gerçekler, fırsatlar görüyorum.

İspanya’daki bu mutsuz mevsim, Türk zeytincileri ve zeytinyağcıları için müthiş bir fırsata dönebilir.

İspanya’daki tablo hazin.

* * *

Mesele sadece bu yılın ürünüyle ilgili değil.

Uzmanların verdiği bilgiye göre, zeytin ağaçları öylesine ağır bir iklim felaketine uğramış ki, bu ağaçların yeniden eski verimine gelmesi için en az 5-10 yılın geçmesi gerekiyormuş.

Düşünebiliyor musunuz, dünya zeytinyağının yüzde 20’sini üreten bu bölge, bu kadar zaman devre dışı kalacak.

Oysa bütün dünyada zeytinyağı modası var.

Talep giderek artıyor.

İspanya’nın boşalttığı alanı kim dolduracak?

Aday çok.

Yunanistan var.

İtalya, Kuzey Afrika ve son yıllarda Suriye.

Bu arada Avustralya’yı unutmayın.

Şaraptaki mucizeyi, şimdi zeytinyağında da yaratmaya hazırlanıyorlar.

* * *

Ve bütün bu ülkelerin yanında bir de Türkiye var.

Bana göre son yıllarda zeytinyağı konusunda en büyük atılımı yapan ülke.

Çünkü, bu işi sadece meslek değil, aynı zamanda tutku olarak yapan bir zeytinyağı üreticisi tipi yaratmayı başardık.

Neredeyse her gün yeni bir üretici, elinde güzel bir şişeyle kapımızı çalıyor.

Tek amaçları büyük bir tutkuyla ürettikleri, şişeledikleri bu kutsal yağı tanıtmak, pazarlamak.

Şimdi onlar için fırsatlarla dolu bir on yıl başlıyor.

Tariş son iki yılda benim gibi zeytinyağı tutkunlarını zevkten uçuran atılımlar, yenilikler yaptı.

Büyük düşündü.

Gitti Chicago’da mağaza açtı.

Oradan Toronto’ya uzandı.

Lüks alışveriş merkezlerine zeytinyağı butikleri açtı.

Şimdi sıra öteki üreticilerde.

Zeytinyağı satmanın tam zamanıdır.

Ama bir şartla.

Bundan beş yıl önce kırmızı biber üreticileri aynı fırsatı yakalamıştı.

Meksika biberine hastalık gelmiş, dev bir Amerikan pazarı önlerine açılmıştı.

Aflatoksin yüzünden bu fırsat kaçırıldı.

Şimdi aynı yanlışı yapmamak lazım.
Yazarın Tüm Yazıları