Yoksul ülkeler mallarını zenginlere satmakta zorlanıyor. Derviş, önemli bir noktaya dikkat çekiyor.
"En Az Gelişmiş Ülkelere" 1999 yılından bu yana yardımda önemli bir gelişme kaydedildiği halde son yıllarda bir düşüş var.
Derviş diyor ki "2006 yılında bir önceki yıla oranla zenginlerin yardımında düşüş kaydedildi. 2007 yılında da aynı şekilde bir düşüş yaşayacağız..."
Zenginlerin vaatleri havada kalıyor gibi.
Buna karşılık Dışişleri ve Başbakan Yardımcısı Gül’ün konuşmasından öğreniyoruz ki, Türkiye’nin yoksullara yardımı giderek artıyor. 2006 yılında 750 milyon dolara ulaşmış.
Yine Gül’ün verdiği bilgiye göre, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA), "En Az Gelişmiş Ülkeler"debölgesel kalkınma projelerine 15 milyon dolar vermiş.
5 milyon dolar vermeyi de taahhüt etmiş.
Diyeceğim şu: Zenginler yoksullara karşı cimrileşirken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler daha "bonkör" davranıyor.
Halden anlama vaziyeti galiba.
Küresel İlkeler Zirvesi’ndeki Türk şirketleri
KalDer kurucularından, ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Argüden geçenlerde Cenevre’den heyecanla aradı.
"Küresel İlkeler" Zirvesi’ndeki sıcak gelişmeleri aktardı.
Bildiğiniz gibi, "Küresel İlkeler Sözleşmesi" 2000’li yılların başında dönemin BM Başkanı Annan’ın başlatmış olduğu "gönüllü kurumsal sosyal sorumluluk" girişimi.
Türkiye’den yaklaşık 100 şirket "Küresel İlkeler" Sözleşmesi’ne imza atmış durumda.
Ancak bunlardan yaklaşık 40 tanesi, her yıl yayınlamak zorunda kaldıkları sosyal sorumluluk raporlarını yayımlamadıkları için listeden çıkartılmak tehlikesiyle karşı karşıya.
Argüden’in verdiği bilgiye göre, ARGE, Coca Cola Avrasya, Doğuş, Goldaş, Koç Holding, Yüksel Holding ve iki STK -KalDer ile Türk Eğitim Derneği- Cenevre’deki zirveye katılmışlar.
100 üst düzey devlet yetkilisiyle, 75 uluslararası kurum temsilcisinin katıldığı zirveye Türkiye’den hiçbir kamu sektörü temsilcisi katılmamış.
Seçim zamanı diye herhalde.
Argüden, Türkiye’yi temsilen konuşan Ali Koç ile Coca-Cola Başkanı Neville İsdell’in zirvenin en etkileyici konuşmalarını yaptıklarını da aktardı.
Bodrum’daki yangında Asım Kocabıyık’ın projesi kül oldu
CUMARTESİ, pazar günleri önce Bodrum ve diğer yerlerdeki yangın haberleriyle geçti.
Geçenlerde Bodrum, Mazı’ya gitmiştim. Mazı’nın geçen yıl yine yaz aylarında geçirdiği büyük yangının izleri taptazeydi.
Kömürleşmiş ve ağaçsız bir arazi. Bir doğasever için daha acıklı bir manzara düşünemiyorum.
Bodrum yaralarını saramadan yeniden yandı. Üstelik bu kez durum daha ciddi.
Seçim telaşı nedeniyle bir sahipsizlik söz konusu anladığım kadarıyla. Bir de vatandaşın kayıtsızlığı.
Dün sabah televizyonda mutlaka gözünüze ilişmiştir.
Yunanistan’daki yangınlarını protesto için parlamento önünde büyük bir gösteri vardı.
Yunanlılar, hükümeti yeterli önlem almamakla, yanan ağaçların yerine yenileri dikmemekle suçluyordu.
Bodrum’da böyle bir gösteri organize edilemez miydi?
TEMA Vakfı’ndan gelen e-posta üzüntümü artırdı.
Meğer Borusan Holding’inkurucusu ve Onur Başkanı Asım Kocabıyık’ın yedi yıldan beri desteklediği "biyolojik çeşitliliği koruma ve bitkilendirme" sahası büyük zarar görmüş yangında.
Göltürbükü’ndeki 130 hektar alanın büyük bölümü kül olmuş.
Bu arada TEMA, e-postasında, orman yangınlarından erken seçimi fırsat bilenleri sorumlu tutuyor.
Ayrıca 2007 yılının kurak geçeceği yolunda daha mayıs ayında yetkilileri uyarmış olduğunu belirtiyor.
Yazık, birkaç dakikada yokolan bir ağacın büyümesi kaç yıl alıyor?