Yukarıda olup bitenden haberiniz var mı?

EVE geldiğinde gün ışıyordu. Yorgundu. Uykusuzdu. Rakım farkı başını döndürüyordu.

Valizini sessizce bıraktı. Ayakkabılarını çıkardı. Ceketini bir kenara fırlattı. Çocukların odasına özlemle bir göz attı.
Ve tam kendisini rahat bir koltuğa bırakacaktı ki...
Karısı yatak odasından fırlayıp boynuna sarıldı.
“Hoş geldin aşkım. Nasıl gitti. Dolapta jambonlu tost var. Özlemişsindir.”
400 kilometre uzaktan geliyordu ve karısının, “Nasıl gitti?” sorusuna verecek bir cevabı yoktu.
Karısı üsteledi:
- Sergei nasıl, Satoshi iyi mi?
- Gerçekten yorgundu. 2.5 tonluk erzak konteynerini bırakmış, 3 tonluk çöp konteynerini almışlardı. Zifiri karanlıkta işkence gibi bir değiş tokuştu bu.
Önümüzdeki ay bir sefer daha vardı.
Ve bu defa daha uzun kalacaklardı. Tamirat vardı çünkü...
YOLCULUK NEREYE?
400 kilometre uzaktan evine dönen Michel E. Fossum uzaydan geliyordu.
Uzayda inşası süren o “laboratuar şehir”den geliyordu. Günlerce kalmıştı.
6 aydır orada yaşayan Rus ve Japon astronotların erzaklarını götürüp çöplerini almışlardı.
Bunun için de üssün etrafında bir uzay yürüyüşü yapmışlardı.
Michel, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda ki 28’inci sefer ekibindeydi.
SÖZÜN ÖZÜ
Sözün özüne gelirsem.
Diyorum ki; farkında mısınız?
Yukarıda bir şeyler oluyor. Ve başka bir uluslararası ilişki dokusu kuruluyor.
Farkında mısınız?
Dünyada her konuda birbirine rest çeken ABD ve Rusya, uzaya birlikte bir laboratuvar kurup, yerçekimsiz ortamda ve uzayda nasıl yaşanacak sorusunun cevabını araştırıyorlar.
Anladık mı?
- Biz aşağıda, Ege’nin pırıl pırıl koylarını çöplüğe çevirdiğimiz günlerde...
- Onlar yukarıda su nasıl üretilecek sorusunun cevabını sorguluyorlar. Deneyler yapıyorlar.
- Biz aşağıda yemin krizini çözmeye çalışırken...
- Onlar yukarıda, buzulların oluşumu ve havanın üretimi için geleceğin uzay şehirlerinin prototiplerini kuruyorlar.
- Mesela Denizli Belediyesi aşağıda kaldırımları yenilemek için 100 ağacı katlederken...
- Japon bilim adamı Satoshi yukarıda ilk uzay bitkisini yetiştirmek için son hamleyi yapıyor.
- Mesela Talim Terbiye Kurulu biyoloji ders kitabına yeni ekler yapılmalı mı sorusunun cevabını ararken...
- Rus bilim adamı Sergei, yukarıda uzay biyoteknolojisini geliştirerek, canlıların biyolojik olarak yerçekimsiz ortama nasıl uyum sağlayacağını araştırıyor.
Yani diyorum ki mesela:
- TOKİ Ankara’daki gecekondu ıslah planını hazırlarken...
- Onlar yukarıda ilk uzay kentinin temelini atıyor.
AŞAĞIDAKİ GÜNDEM
Dün baktım yine biz aşağıdaki gündeme göre bağırıyoruz:
- PKK’yı ABD destekliyor.
- Enerji savaşının arkasında Rusya var.
- Bunlar bizi AB’ye almayacaklar.
Farkında mısınız?
Biz aşağıdan avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz;
Onlar yukarıdan duymuyorlar bile...
KEŞİF KÜLTÜRÜ
Evet; uzayın öncüleri 1988’de kurmaya başladılar bu laboratuvarı.
Şu anda 51 metre uzunluğunda ve 109 metre genişliğinde. Ve 2012’de tamamlanacak.
Ve sonra onu diğerleri izleyecek.
Şimdilik laboratuvar gibi görünen bu uzay üssü, uzaydaki yaşamın ilk keşif üssüdür.
Tıpkı Cristof Kolomb’un yepyeni keşifler ve maceralar için okyanusa açıldığı o küçük kadırga gibi...
Cesur, sakin, maceraperest ve sabırlı...
Yazarın Tüm Yazıları