YÖK’ün yok etmek istediği fakülte

CUMA günü Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Canan Karatay Efendigil ziyaretime geldi.

Kendisi Kadir Has Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı.

Hayli dertli.

Çünkü fakültesi YÖK sayesinde yok olmak üzere.

Kadir Has Üniversitesi Tıp Fakültesi olanaklar bakımından Türkiye’nin en iyi tıp fakültelerinden biri. Kardoyoloji Vakfı ile ortak kurulduğu için Florence Nightingale hastanelerinin bütün imkánlarından faydalanıyor. Eğitim hastanesi olarak bu hastaneleri kullanıyor.

Benzer bir yapı Harvard’ın tıp fakültesinde de var.

Ancak YÖK her ne hikmetse, geçen yıl ‘Hastane üniversitenin olmalı’ diyerek fakülteye öğrenci vermemiş. Oysa Türkiye’nin en modern hastaneleri ile ortak çalışıyorlar ve hastanelerin sahibi vakıf aynı zamanda ünevirsetinin de kurucu ortağı.

Fakat YÖK büyük ihtimalle geçmiş başkanın ‘kişisel’ nedenleriyle fakülteye karşı tavır almış.

Devlete yük olmadan her yıl 30-40 civarında kaliteli öğrenci yetiştirmeyi hedefleyen okul öğrencisizlikten kapanacak.

Oysa okulda eğitim kalitesi çok yüksek. Öyle ki, TUS sınavında en yüksek puanla öğrenci alan fakülte. Ama buna rağmen ‘YÖK terörü’ nedeniyle öğrencisiz kalıyor ve kapanmaya doğru gidiyor.

Üstelik fakülte Avrupa Birliği’nin eğitim standardına uygunluk belgesini almış. Yani bu okulu bitiren öğrenciler Avrupa’nın her yerinde doktorluk yapabilecekler.

Okul yöneticileri her şeyi aşıyor, YÖK’ü aşamıyorlar.

En pahalı eğitimin devlete zerre yük olmadan verilmesini sağlayan ve kaliteli öğrenci yetiştiren bir okul yok oluyor.

Üstelik de YÖK yüzünden.

Akıl alır gibi değil.

Fransız politikasında Ermeni danışman faktörü

TÜRKİYE’
nin AB’den müzakere tarihi alma umudu taşıdığı günler yaklaşırken, önündeki en büyük engel Fransa gibi duruyor.

Özellikle, Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi bu ülkede ortaya çıkan Türkiye karşıtı tutum moralleri hayli bozdu.

Ancak Fransa’daki durumu ‘seçim öncesi atmosfer’ diye geçiştirmemek lazım.

Ne yazık ki Türkiye’de hükümette böyle bir hava var.

Fransa’nın tavrının iç polita meselesinden kaynaklandığına ve seçimlerden sonra bu havanın değişeceğine inanıyorlar.

Hatta Fransa’nın tavrının THY’nin uçak alım ihalesinde Airbus’a verilecek büyük bir payla değişebileceğini umuyorlar.

Bunun bu kadar ‘ucuza halledilebilecek’ bir sorun olmadığını, bir sohbetimizde Başbakan’a söyledim. Ancak Başbakan Erdoğan, Fransız meslektaşı ile yaptığı ikili görüşmelerden edindiği izlenimin pozitife dönük olduğunu söyleyince sustum.

Ancak bence Fransa’da Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olma durumunun önemli siyasi dayanak noktaları var.

Bunların en önemlisi eski İçişleri Bakanı, şimdilerin ‘süper’ Maliye Bakanı Sarkozy.

Sarkozy, UNP’de genel başkan ve Bordeaux Belediye Başkanı Juppe’nin yerine geçeceğine kesin gözüyle bakılan bir siyasi lider.

Sarkozy ve ekibi Fransa’nın bundan sonraki 15 yılında önemli roller oynayacak.

Ve bu adam Türkiye’ye karşı. Bunun ön önemli nedenlerinden biri ise Sarkozy’nin yakın çalışma arkadaşı ve danışmanı olan Devecian. Adından da anlaşılacağı gibi Devecian Ermeni asıllı ve sıkı bir Türk karşıtı. Sarkozy üzerinde de çok etkili.

Bu yüzden Fransa’da sağın, özellikle de güçlü UNP’nin Türkiye karşıtı tavrının değişmesi güç.

Ancak çok önemli bir şansımız var.

Fransa’da gerçek entelektüeller Türkiye’nin üyeliğinden yana ‘ağırlıklı’ tavır koyuyorlar..

Ve Fransa Türkiye’nin aksine entelektüellerin siyaseti etkileyebildiği bir yer.

Galiba tek şansımız da bu.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Kurumlar; kişilerin intikam ve ihtiras aracı haline getirilmediği zaman.
Yazarın Tüm Yazıları