Yine bölündük

Bir tarafta “Suikastını sevdiğimin Türkiye’si” diye haykıranlar var, öbür tarafta “Ne suikastı? Hepsi yalan... Hepsi palavra” diye haykıranlar...

Haberin Devamı

Bir tarafta “Emniyet İstihbaratı” var, öbür tarafta “Askeri istihbarat” var...

Bir taraf “Bir bardak su eşliğinde yutulmak istenen kâğıt parçası” üzerinden kafa yapıyor, öbür taraf, “Bir bardak su eşliğinde yutulmak istenen kâğıt parçası” üzerinden korkunç hikâyeler anlatıyor.

Bir tarafta Bülent Arınç var, öbür tarafta İlker Başbuğ...

Bir tarafta Taraf var, öbür tarafta Cumhuriyet...

Bir tarafta “Ay çok inanıyorum” diyenler var, öbür tarafta “Ay inanmıyorum Necdet”ler var...

Bir tarafta “Polisin açıklaması palavra” diyenler var, öbür tarafta “Genelkurmay açıklaması palavra” diyenler...

Bir taraf “suikastın varlığı”na ikna olamıyor, diğer taraf “suikastın yokluğu”na...

Bir zamanlar bir İsmet Özel vardı

KARLI bir gece vakti dostunu uyandırırdı...

Gözleri “nemli” değil “namlu”ydu... Her şey o yaşarken olup bitmişti...

“İnsan eşref-i mahlukattır”
derdi babası... Birinin gözlerine bakıp, “Bir şehrin varoşları gibi... Ayaklanmaya hazır” türünden benzetmeler yapardı.

Zaptiyeler ve maliye onun ruhunun peşindeydi...

O savaşmasa güm güm vurmazdı kömürün kalbi Kozlu’da...

Hayat sevgilisiydi...

“İçimden şu zalim şüpheyi kaldır / Ya sen gel ya beni oraya aldır”
derdi...

Zor zamanda konuşurdu...

Faydasız yazılar yazardı...

Taşları yemek yasak derdi...

Albatros
’u Baudelaire’den öğrenmişti...

“Waldo sen neden burada değilsin”
diye sorardı...

Ve işte kaybettik onu...

Şimdi en ağdalı cümlelerle en sıradan faşizmin türküsünü çığırıyor...

Bu yüzden artık duymak istemiyorum onu...

Vay terbiyesiz vay

Haberin Devamı

 
KAMERALARIN önünde bilerek ve isteyerek “Hass......n” diye küfreden Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’e sesleniyorum:

Bak Osman...

Bölücü olabilirsin... Şiddet yanlısı olabilirsin...

Dağa güvenebilirsin... Devlete meydan okuyabilirsin...

İsyan edebilirsin... Kışkırtma yapabilirsin...

Kimliğin için savaşabilirsin...


Sert konuşabilirsin... Ağır konuşabilirsin...

Ama bir tek şeyi yapamazsın:

Küfredemezsin...

Seninle her zeminde diyalog kurulmasından yanaydım...

Ama şimdi anlıyorum ki:

Ahlaksız bir zeminde diyalog falan olmaz...

Bu nedenle seni “kabil-i hitap olmayanlar” kategorisine dahil ettim...

Hadi var git, Allah ıslah etsin seni...

Yeni yıl kararları

YAPACAKLARIM:


Bazı insanları hayatımdan kesin olarak çıkaracağım... 

Patricia Tezye’nin kitaplarını yeniden okuyacağım... 

“Yandaş” olmadığım için Allah’a dua edeceğim... 

Sigarayı bırakacağım... 

Daha az kahve içeceğim... 

Güney Amerika sinemasıyla daha çok haşır neşir olacağım... 

Halkımızı anlamak açısından televizyonda iki diziyi yakın takibe alacağım... 

Ara sıra gözlem yapmak amacıyla metroya bineceğim...

YAPMAYACAKLARIM:
 

DTP’lilere kulak vermeyeceğim.

Dinime olan inancım sarsılmasın diye Müslümanlardan uzak duracağım... 

Asla seyretmeyeceğim filmlerin DVD’sini almayacağım... 

Gülriz Sururi ile tanışıp dost olmayacağım. 

Magazinden kaçmaya çalışarak Timuçin Esen efekti yaratmaya çalışmayacağım.


İkiden fazla Türk filmi seyretmeyeceğim.


Eve bağımlı kalmayacağım. 

Tutumlu olmayacağım.

Yazarın Tüm Yazıları