Yeni yıl öncesi İzmir bir başka güzel

KONAK’taki toplantım bittiğinde saat beş gibiydi.

Haberin Devamı

Dışarı çıktım bahar gibi hava...
Yürümeye başladım; sahil boyunca...
Havayı gören sokağa fırlamış; müthiş bir kalabalık.
Pasaport İskelesi’ne yakın bütün kahveler tıklım tıklım dolu; yer bulmak imkansız...
Kordon da öyle...
Kafeler, birahaneler kalabalık...
Geç öğle yemeği yiyenler belli ki masalardan kalkmamış, erken yemeğe başlayanlar yakında gelecek kış günleri öncesinde Kordon’un tadını çıkarıyorlardı.
Alsancak İskelesi’ne kadar yürüdüm; oradan Gündoğdu’ya, sonra Lozan’a...
Dikkat ediyor musunuz; son dönemde Kordon’daki restoranların, kafelerin sayısında büyük artış var.
Alsancak’ın sokaklarında da öyle...
Yeni ve çok güzel mekanlar açılıyor.
Yurtdışına gittiğimde imrenerek baktığım, fotoğraflarını çektiğim kafelerden çok daha güzelleri artık İzmir sokaklarında...
Daha da önemlisi bu restoranlar; kendilerine özgü ve farklı lezzetleri sunan mekanlar haline dönüşmeye başladı.
Bülent Şenocak, müthiş bir iş yaptı; Alsancak’ın göbeğine bir kitap evi açtı.
Al kitabını, çık ikinci kata; hem kitabını oku, hem kahveni yudumla...
Birbirinden ilginç İzmir kitapları, Ege’yi anlatan yazarlar...
Hayata Ege penceresinden bakmak, dünyayı İzmir gözlüğüyle bakmak bazen insana iyi geliyor.
Sevinç aynı Sevinç... Yıllardır hep dolu... İzmirlilerin buluşma noktası haline geldi.
Karşısında yeni açılan Peximet... Peximet de oraya yeni bir hava getirdi.
Kıbrıs Şehitleri İstanbul’un Beyoğlu’su gibi günün hangi saati olursa olsun aynı kalabalıkta...
Gazi İlkokulu’nun yanındaki Dominik Caddesi’ni Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan çok güzel süslemiş.
Kendimi Viyana’daymışım, Milano’daymışım gibi hissettim.
Ben süslenen kentleri seviyorum.
Gecenin karanlığında bir başka güzel oluyor şehirler...
Hava soğuk da olsa, o ışıklandırmalar içimi ısıtıyor.
Kendimi daha iyi hissediyorum.
Keşke kentin geneli böyle olsun...
Amsterdam’daki gibi, Paris’teki gibi, Prag’daki gibi, Madrid’deki gibi şehirlerimiz de ışıl ışıl parlasa...
Yine de Alsancak’ı bu sene çok beğendim.
Hakan Tartan’ın elinin değdiği belli oluyordu.
Dominik’ten yürüyüp Reyhan’a geldim. Reyhan aynı, içi dolu, önü dolu...
İzmirlilerin bir diğer buluşma noktasında insanlar keyifli keyifli sohbet ediyor.
Sir Winston Tea’de, Cafe Plaza’da gençler bir arada...
Sokaklar açık kafeteryaya dönüşmüş durumda.
Diğer tarafta Girit Mutfağı, hemen yanında Lavanta...
Ve karşısında Rojo...
Kıpkırmızı dekorasyonuyla Murat Alpiskender o sokağa ayrı bir renk kattı.
İzmir’in Kordon’u, Alsancak’ın sokakları...
Karşıyaka’nın sahili, Güzelyalı’sı, Urla’sı...
Yeni yıl öncesi gözüme daha da güzel geldi.
İyi pazarlar...

Homo sapiens Atatürkus

Haberin Devamı

GEÇENLERDE sordum kendime; “Ben neyim?” diye. Karar veremeyince, Türkiye’deki bazı insanları inceledim. Milliyetçiyiz diyenlere baktım; ben milliyetçi değilim. Halkçıyız diyenlere baktım; ben halkçı değilim. Devletçiyiz diyenlere baktım; ben devletçi değilim. Devrimciyiz diyenlere baktım; ben devrimci değilim. Cumhuriyetçiyiz diyenlere baktım; ben cumhuriyetçi (özellikle de ikincilerden) değilim.
Laiğiz diyenlere baktım; ben laik değilim. Dindarız diyenlere baktım; ben dindar değilim. Demokratız diyenlere baktım; ben demokrat hiç değilim!
İşin kötüsü, tam “Ben Atatürkçü de değilim” diyecektim ki, Atatürk’e baktım. Bakmakla de yetinmedim; açtım, okudum, inceledim, araştırdım.
Ve anladım ki, ben Atatürk’çüymüşüm. Evet; ben Atatürk’çüyüm. Atatürk milliyetçisiyim; Atatürk devrimcisiyim. Atatürk’ün tarif ettiği biçimde halkçıyım, devletçiyim, cumhuriyetçiyim, laiğim, dindarım ve demokratım.
¡ ¡ ¡
Ve biliyorum ki, benim gibi düşünen ve hisseden milyonlarca insan var. Bizler, insan (Homo sapiens) türünün “Homo sapiens Atatürkus” alt türü olarak adlandırılabiliriz belki de... Ortak özelliklerimiz akıl ve bilimi rehber edinmek, ülkümüzse çağdaş uygarlık düzeyini yakalamak, hatta aşmak. İnsanları etnik kimliklerine, dini inançlarına, siyasi düşüncelerine veya sosyo-ekonomik durumlarına göre bölmeyiz; aksine bir araya getirmeye çalışırız.
Eskiye oranla daha sessiz yaşamamızı alt türümüzün yok olmaya yüz tuttuğu şeklinde yorumlayanlar yanılıyorlar. “Homo sapiens Atatürkus” nüfusunda hiçbir azalma yok, çünkü Atatürk bizim genlerimizde yazılı, hatta kazılı...
Ne olduğuma karar verince rahatladım; sizlere de öneririm...
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)

Yazarın Tüm Yazıları