Yeni kolesterol Homosistein

Hemen hemen tüm toplumlarda önde gelen ölüm nedenlerinden biri olan koroner kalp hastalıklarının da, felçlerin de başlıca sebebi sağlıksız, erken yaşlanmış, tıkanmış ya da patlamış damarlardır. Siz yaşlandıkça damarlarınız da yaşlanacaktır.

Eğer yaşlanmayı yavaşlatmak istiyorsanız yapacağınız ilk şey genç ve sağlıklı damarlara nasıl sahip olacağınızı öğrenmek olmalıdır.

Damarlarınızı korumanın başlıca unsurları; yüksek kan şekerinden, kan basıncından, ürik asit seviyesinden, kan kolesterol düzeyinden, homosistein seviyesinden, fazla yağlı ve proteinli beslenmeden, aşırı kilolardan , yoğun stresten, sigara ve alkol kullanımından, hareketsizlikten sakınmaktır. Doğru beslenme alışkanlıkları edinerek (daha az toplam yağ kalorisi, daha az doymuş yağ, daha çok tekli doymamış yağlar ve daha az hayvansal protein kullanımı), sigaradan kaçınarak, düzenli ve ılımlı egzersizleri bir yaşam alışkanlığı olarak sürdürerek, kan şekerinizi ve kan basıncınızı kontrol altında tutarak, sosyal ilişkilerinize önem vererek sağlıklı bir yaşam biçimi oluşturursanız daha sağlıklı ve genç damarlara sahip olabilirsiniz.

HOMOSİSTEİN VE SAĞLIKLI YAŞAM

Homosistein seviyesinin kontrolü, damar sağlığını korumanın şartlarından birisidir. Aslında çok uzun yıllardan beri homosisteinin koroner kalp hastalıkları riskini artıran bir faktör olduğu bilinmekteydi. Son dönemde yapılan çalışmalarla birlikte, kalp ve damar hastalıklarıyla kan homosistein düzeyi arasındaki ilişki daha iyi anlaşılmıştır. Öyle ki, kolesterol ya da yüksek tansiyon ile birlikte homosistein gizlice hayatımıza girmeye başlamış ve neredeyse kolesterolün pabucu dama atılmıştır. Ancak araştırmalar sağlıklı ve dengeli bir yaşam tarzıyla birlikte uygulanan egzersiz ve beslenme programının homosistein düzeylerini iyi yönde etkileyebileceği sonucuna varmaktadır.

HOMOSİSTEİNLE TANIŞIN

Homosistein, et ürünleri ile alınan bir aminoasittir. Yeterli miktarda folik asit, B6 vitamini ve B12 vitamini mevcudiyetinde bu madde zararsız bir başka maddeye dönüştürülür. Homosisteini zararsız bir hále çeviremeyenlerde kan homosistein düzeyleri yüksek kalır. Sonuçta kolesterol yüksekliğinde olduğu gibi; erken yaşta kalp rahatsızlıkları ya da felçlere bağlı ölümler, damar tıkanmaları gibi sorunlar gelişir.

Homosistein düzeyi yükseldiğinde, vücuda zarar veren paslandırıcı, yıkıcı ve yaşlandırıcı serbest radikallerin üretimi artar. Homosistein vücuttaki pıhtılaşma sistemine yaptığı etkiden dolayı damar içinde pıhtı oluşmasına neden olur. Her iki faktör de damar sertliği oluşumunu hızlandırarak kalp krizi riskini fazlalaştırır. Eğer damar sertliğine yol açan kontrol edilmesi ve ortadan kaldırılması mümkün olmayan faktörlerle (genetik, yaş, cinsiyet gibi), ortadan kaldırılması mümkün olan faktörleri (beslenme, sigara, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, şişmanlık, fiziksel aktivite azlığı gibi) bir arada taşıyorsanız damarların sinsi düşmanı olan yüksek homosistein düzeyinin vereceği zarardan kaçmanız neredeyse imkansızdır.

KİMLER KONTROLE GEREK DUYAR?

Eğer yukarıda sayılan bu risk faktörlerini taşımıyorsanız, her zaman kan homosistein ölçümleri yaptırmanıza gerek yoktur. Ancak sağlığına dikkat eden biriyseniz en azından bir kez kan homosistein düzeyinize baktırmanız gerekmektedir. Eğer sonuçlar normal çıkarsa birkaç yıl geçtikten sonra tekrar test yaptırılabilir. Fakat asıl sorun koroner kalp hastalığı bakımından yüksek risk altında olan kişiler içindir. Siz de yüksek riskli grupta iseniz mutlaka sık sık kan homosistein düzeylerinizi analiz ettirmeniz kalp sağlığınızı korumanız bakımından yararlı olacaktır.

TEDAVİSİ KOLAYDIR

Homosistein düzeyini normal sınırlar altında tutmak amacıyla alınacak olan önlemler ve yapılacak tedavi sizin elinizdedir. Eğer yeterli ve dengeli beslenmiyorsanız, beslenmenize dikkat etmelisiniz. Meyve-sebze gibi posa içeren yiyecekleri bol bol tüketmek, daha az doymuş veya hayvansal yağ almak, şeker, çikolata, gibi saf karbonhidrat kaynaklarından kaçınmak ve düzenli bir yeme alışkanlığı edinmekle işe başlayabilirsiniz. Eğer mide rahatsızlığınız varsa, besinlerde bulunan B12 vitamininden yeterince faydalanamıyorsanız, ya da bu vitamini yeterli miktarlarda alamıyorsanız, bir hekime baş vurup ek desteklere ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu konuda yararlı olacak diğer vitaminler ise B6 vitamini ve folik asittir. Günlük düzenli olarak folik asit (400mg), B6 vitamini (10mg) ve B12 vitamini (100mg) tüketimi homosistein düzeyini arzu edilen seviyelere (%9 mol/L) indirir. Diğer taraftan bol miktarda yeşil yapraklı sebze ve tahıl ürünleri tüketilmesi, portakal suyu içilmesi ve alkol tüketiminin sınırlanması homosistein düzeyinin kontrolünü kolaylaştırır.

Düzenli bir yaşam tarzının benimsenmesi yani, egzersizi de içine alan bir hayat görüşü homosistein düzeyleri üzerinde etkili olarak dolaylı yoldan kalp hastalıklarına karşı koruyucu olacaktır.


KAN HOMOSİSTEİN DÜZEYİNİ YÜKSELTEN BAZI DURUMLAR


Vitamin yetersizliği: Folik asit, B6 ve B12 vitaminlerinin yetersiz alınması (Bu vitaminlerin kandaki seviyeleri ölçülebiliyor).

Aile faktörü: Bazı ailelerde genetik sebeplere bağlı olarak kan homosistein seviyesi daha yüksektir.

Yaş: Yaşın ilerlemesiyle kadınlarda ve erkeklerde kan homosistein konsantrasyonları yüksektir.

Cinsiyet: Kan homosistein konsantrasyonu erkeklerde kadınlara göre daha yüksektir.

Bazı hastalıklar: Böbrek yetmezliği olanlarda böbreklerden yeterince süzülememesi nedeniyle kan homosistein düzeyleri yükselir. Tiroid bezi yeterince çalışmayanlarda, iltihabi bağırsak hastalığı olanlarda, alkolizmde, başta lösemiler olmak üzere bazı kanserlerde ve sedef hastalığında kan homosistein düzeyi yükselir.

Tansiyon yüksekliği: Kan basıncı yüksek olanlarda kan homosistein yüksekliği daha sık görülüyor.

Sigara içmek: Sigara içmenin kan homosistein düzeyini yükseltici bir etki yarattığı biliniyor.

Fazla kahve içmek: Uzun süre günde iki-üç fincandan daha fazla kahve içenlerde kan homosistein düzeyinin yükselebileceği bildiriliyor.

Bazı ilaçlar: Bazı epilepsi (sara) ilaçları, bazı kanserlerin tedavisinde kullanılan Methoreksat, organ nakli yapılmış kişilerde bağışıklık sistemini baskılamak için kullanılan siklosporin, parkinson hastalığı tedavisinde kullanılan levodopa, astım hastalarının kullandığı, aynı zamanda kahve ve çayda bol bulunan teofilin, seyrek kullanılan kolesterol düşürücülerden niasin ve kolestiramin kan homosistein seviyesinin bir miktar yükselmesine neden olur.

(* DÜZEN LABORATUVARLAR GRUBU BÜLTENİ'nden alınmıştır... )


HOMOSİSTEİN SEVİYELERİ


YÜKSEK RİSK

%14 mol/L'nin üzeri

ORTA RİSK

%12-14 mol/L

DÜŞÜK RİSK

%8-12 mol/L

RİSKSİZ GRUP

%8 mol/L'nin altı


DAMARSAL RİSK İÇİN TARAMA TESTLERİ


Kolesterol değerleri

LDL kolesterol

HDL kolesterol

Trigliserid ölçümü

Lipoprotein (a) seviyesi (Lp-a)

Hs-CRP testi

Homosistein tayini

Kan şekeri ve HbA1C

Kan ürik asit düzeyleri


NASIL YAŞIYORLAR


ALİ TALİP ÖZDEMİR / ANAP GENEL BAŞKANI


Politika sağlığını bozmadı


49 yaşındayım. Boyum 189 cm, 87 kiloyum. Arada bir kırmızı et yerim. Genellikle beyaz eti tercih ederim. Yeşillik ve sebze ile aram çok iyidir. Tuz, un ve şekeri normal miktarlarda kullanırım. Alkol ve kafein kullanmıyorum, bitkisel çaylar içiyorum. Sigara, puro ya da pipo gibi bir alışkanlığım yok. C vitamini ve bazı bitkisel vitaminler kullanıyorum. Uykularım düzenli ancak politika gereği gezilerde aksayabiliyor. Fitness aletleriyle çalışıyorum, yüzüyorum ve golf oynuyorum. Politika gereği zaman zaman strese giriyorum ancak bundan kaynaklanan bir ranatsızlığım olmadı. Ailemde ve ikinci, üçüncü derece yakınlarımda genetik bir hastalık yok. Düzenli olarak kullandığım bir ilaç da yok.


PROF. DR. OSMAN MÜFTÜOĞLU'NUN YORUMU


Sayın Ali Talip Özdemir'in beslenme kültürü ve beslenme alışkanlıkları son derece doğru. C vitamini ile birlikte diğer antioksidan vitamin ve minerallerden de (E vitamini, çinko, selenyum ve beta-karoten) bir uzman gözetiminde yararlanabilir. 'Bitkisel vitamin' deyiminin sehven kullanılmış bir ifade olduğunu düşünüyorum. Çünkü vitaminlerin doğal ve sentetik olarak ayrılabilmeleri mümkünse de, bitkisel veya hayvansal olarak ayrılmaları bir anlam taşımaz. Sayın Özdemir bitkisel bazlı desteklerden yararlandığını ifade etmiş olmalı. Egzersiz ve uyku düzeyi de beslenme alışkanlıkları kadar doğru bir noktada. Ben Sayın Özdemir'in kişiliğinde stresi pek göremiyorum. Sayın Özdemir dingin, sakin, dikkatli, özenli, ama programlı, zamanı iyi kullanan bir politikacı ve lider. Genetik zarında yani aile geçmişinde de herhangi bir yüksek riskli hastalık taşımaması da bir başka şansı. Neler tavsiye edilebilir? Bu tabloya antioksidan destek kullanımı dışında ilave edilecek tek şey sağlık kontrollerinin düzenli ve güvenli bir şekilde yaptırmasını önermek olabilir. Sayın Özdemir'e uzun, sağlıklı ve mutlu bir yaşam diliyorum!
Yazarın Tüm Yazıları