Cizre ve Yüksekova’da Genelkurmay ne yapmalı?

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu’nun eylem planında ifade ettiği; Şırnak’ın Cizre’ye, Hakkâri’nin Yüksekova’ya taşınmasında güvenlik ve sosyal yapı ile ilgili konulara öncelik verilmelidir.

Haberin Devamı

Her zamanki gibi bölgede aktif bir görev üstlenen Genelkurmay, güvenliğin yanında sosyal projeler de oluşturmalıdır. Bölgenin coğrafi yapısı ve güvenliği: Cizre ve Yüksekova; büyük ve dağlık arazileri ile yoğun nüfusu yanında aynı zamanda ilim ve kültür mekânları olarak bilinen eski yerleşim alanlarıdır. Doğunun güvenliğini sağlamak amacı ile kurulan Hamidiye Alayları’nın bir komutanlığı da Cizre’de faaliyet göstermiştir. Kürt şair ve yazar Ahmedi Hani’nin kaleme aldığı Mem u Zin adlı aşk öyküsünün kahramanları olan Mem, Zin ve Beko’nun mezarları da Cizre’dedir.

 

Coğrafi şartları zor olan bu bölgede PKK’nın güvenlik güçlerine tuzak kurması ve güvenlik güçlerinden kaçışı çok kolay olmuştur. 1927 yılından itibaren, doğuda özerklik isteyenler, Cizre ile Suriye arasında bir koridor açma mücadelesi vermişlerdir. Bu mekânlar, örgütler için toparlanma, saklanma ve beslenme alanı olarak yıllarca kullanılmıştır.
Öcalan’ın askere bakışının yansıması Cizre ve Yüksek-ova’da belirginleşmiştir: Öcalan Şırnak, Siirt, Beytüşebap, Cizre, Hakkâri, Van gibi yerleşim alanına Botan bölgesi adını verir. Öcalan bu şehirler ile hem Ortadoğu’ya hem de Türkiye’ye yayılmayı hedeflemiştir. PKK’nın 1984’teki ilk eylemlerini de aynı mekânlarda yaptırmıştır Öcalan...
Ortaokulu Gaziantep’in Nizip ilçesinde subay çocukları ile okuyan Öcalan, askerliğe karşı hep sempati beslemiştir. Subay olmak için askeri sınavlara başvurmuş, yaşı büyük olduğu için askeri okula alınmamıştır. Bu durumun Öcalan’da askere karşı bir tepki oluşturduğu söylenir.

Haberin Devamı


Askeri, Cizre ve Yüksekova kırsalına çekerek saldırma planlarını Öcalan bizzat kendisi yapmış ve askere karşı bir tepki algısı oluşturmuştur. Bu bölgenin coğrafi konumu, sosyal yapısı ve zemini örgütün gelişimi için oldukça önemlidir. Terörün hedefinde olan bu kentlerin coğrafi yapısı teröre zemin hazırlamaktadır. TSK mensupları ne yazık ki bu alanlarda daha çok saldırıya uğramışlardır.


Genelkurmay’dan sosyal proje örneği: Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı döneminde, ‘Davranış İlkeleri Rehberi’ kitabı yayınlandı
(25 Eylül 1996). Genelkurmay Başkanlığı’nın yayınladığı kitapta, özellikle doğuda görev yapan TSK personelinin dikkat etmesi gereken hususları yer almaktaydı. Kitabın içeriği kısaca şöyle: Halkı tahrik edici belirli siyasi işaret ve simgelerin taşınması konusunda askeri personel dikkatli olmalıdır. Aksi takdirde halk ve güvenlik
güçleri arasında baş gösterecek siyasi kutuplaşmalar karşılıklı inanç ve güveni azaltıcı olaylara neden olabilir. “Türk tarihi efsaneleri ve destanları hakkında bölgeyle ilgili bilgileri derleyiniz, sohbetlerde bunları gündeme getiriniz. Gerçek, Nevruz Bayramı veya sarı-kırmızı-yeşil renkler hakkında dokümanları inceleyerek ayrıntılı bilgi edininiz ve sohbetlerde açıklayınız” ifadeleri Genelkurmay’ın çalışmasında yer almıştır. Halk ile asker arasında iletişimin artması, verimli çalışmaları da beraberinde getirecektir.
Yrd. Doç. Dr.
Ramazan TOPDEMİR

Haberin Devamı

 


İslam ve laiklik


LAİKLİK, çok yorumlu bir din varsa, olmazsa olmazdır! İslam’ın kesin doğru tek bir yorumu olsaydı, “Laiklik kesinlikle olmamalı” diyebilirdik. Öyle bir durumda din, devlet işlerine karıştırılmalıydı. Ama İslam’ın kesin doğru tek bir yorumu olduğunu kim söyleyebilir? Ayşe ERKLİ

 


Kurultay bildirgesi ve yeni anayasa

Uzlaşma tavizi mi?

 

CHP’nin Kurultay Sonuç Bildirgesi’nde özellikle iki önerme dikkati çekiyor:
Avrupa Yerel Yönetimler Şartı üzerindeki çekincelerin kaldırılması ve Kürt sorununun çözümü hakkında; eşit yurttaşlık temelli, milletin temsil edildiği TBMM zemininde toplumsal uzlaşma ve ortak akıl ekseninde çözüm.


Her iki konu da toplumsal talebe bir karşılık olarak değil, etnik kalkışma ile ilgili bir çözüm arayışına çare olarak belirli kesimlerce dillendiriliyor. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ile ilgili çekinceler toplumun bütünü tarafından gündeme getirilen bir sorun olmayıp, etnik siyasetin bugünlerde ‘kanton’ algıları ile beslenen ‘özerk’ olma hedefi ile ilgilidir.

Haberin Devamı


Merkezi bütçe kaynakları ile de desteklenen bölgedeki yerel yönetim kaynaklarının, ağırlıklı olarak ‘hendek siyaseti’ne destek olması, ‘özerk olma hali’ bakımından algı ile gerçek arasındaki önemli farkı ortaya koymaktadır.


Özerklik, kantonal yönetim, özyönetim, özsavunma vs. ile ‘çekinceler’in ilişkisi bugün artık etnikçi şiddetin politik argümanları olarak tedavüldedir. Eşit yurttaşlık temelli bir yaklaşım da vatandaşlık tanımı üzerinden yürütülen Kürtçü itirazları yatıştırmak adına bir ‘uzlaşma tavizi’ olarak gündeme getirilmiş olup, toplumun bütününün hassasiyetlerini kuşatan bir talep olarak değerlendirilemez.


Toplumda yurttaş eşitliği bakımından, moral anlamda bir farklılaştırma pratiği sözkonusu olmayıp, Anayasa’da düzenlenmiş bulunan ve etnik bir mana ifade etmediği, başından itibaren genel kabul görmüş olan, vatandaşlık bağı üzerinden türetilmiş suni bir tartışma mevcuttur. Son derece muğlak ve toplumun bütünü bakımından elzem görülmeyen konuların, hangi seviyede tartışıldığı belli olamayan bir kurultay bildirgesinde yer alması sakıncalıdır.

 

Haberin Devamı


İlginç bir PM üyesi

 


MUSTAFA Moroğlu, geçen dönem İzmir 2. bölge milletvekiliydi. Son seçimde önseçime girdi, yaklaşık 35 bin oydan ancak 3.967 oy sağlayarak 20. sırada kaldı; listeye giremedi. Moroğlu, bu kez kurultayda hem Kılıçdaroğlu’nun hem de Muharrem İnce’nin listelerinde yer aldı ve 411 oyla 18. sıradan PM üyesi seçildi. İzmirli 73 delegenin ancak 20’sinin oyunu alabildi. Yani İzmirli üyeler tarafından milletvekili listesine alınmayan Moroğlu, Kılıçdaroğlu sayesinde PM üyeliğini kaptı. İzmir’den PM’ye Selin Sayek Böke, Erdal Aksünger, Hakkı Akalın, Kamil Oktay Sındır, Zeynep Altıok, Sevda Erdan Kılıç girdi.

 


Araba sigortasında serbest piyasa değerlendirilmeli

 

Haberin Devamı

OTOMOBİLİM için sigorta şirketim yeni bedeli 887.20 TL olarak belirledi. Ancak aynı otomobilin sigortasını bir başka sigorta şirketi de 522.63 olarak belirlemiş. Neden diye sorduğumda şöyle dediler: “Trafik sigortalarının teminat ve kapsamlarında herhangi bir fark yoktur. Fiyat farkının sebebi trafik sigortaları artık serbest tarife olduğundan her sigorta şirketinde farklı fiyat çıkabiliyor.” Buna göre, artık sigorta yaptırmak için çeşitli alternatifleri incelemek gerekiyor; serbest piyasa nedeniyle daha düşük sigorta teklifi alınabilir.

Yazarın Tüm Yazıları