Beşiktaş’a yazık oluyor

BEŞİKTAŞ Belediyesi’nde olanları özetlemek istiyoruz. Ayrıntısına girsek, bu köşeye sığmaz. Her şeyin sorumlusu CHP Genel Merkezi’dir. Birçok belediye, siyasetçinin ‘bakımı’nı zoraki olarak üstlenmiştir. Bu yüzden bazı şeylerin görmezden gelinmesi bu durumu ortaya çıkartıyor.

Haberin Devamı

Bunun sonucunda çalışanlar huzursuz olurken, bu oyunların nasıl oynandığının farkına varılıyor.

Yılbaşına doğru gidersek belki bazı şeyler anlaşılmaya başlar.

Evet... Ocak ayının başında ‘torpilli’ olarak Beşiktaş’a başkan yapılan Murat Hazinedar, Hüseyin Avni Sipahi ve Çetin Kırışgil (Sarıgül’ün eski özel kalem müdürü) İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındılar. Soruşturma kapsamında birçok konu vardı. Bunlar arasında yolsuzluk, rüşvet, organize suç örgütü oluşturmak ve FETÖ’cülük ilk sırayı teşkil ediyordu.

Meclis’e 16. sıradan giren Tahir Doğaç’ın vekil seçilmesinden sonra olanlar oldu. Herkes eski bir partili olan Doğaç’ın gelmesinden mutlu oldu, yaşına hürmeten herkes saygı gösterdi. Dürüst bir partili idi... Bir süre sonra işler değişti.

Haberin Devamı

- Belediye Başkan Yardımcısı Av. Merve Öztopaloğlu ‘yaşanan süreçten memnun olmadığını’ belirterek istifa eden ilk isim oldu. Hazinedar’ın Ordu’dan getirdiği, Özel Kalem’e memur yaptığı Mürvet Günday, Zabıta Müdürü Selçuk Bartınlı soruşturma delillerini yok ettiği iddiasıyla açığa alındılar.

- Hazinedar’ın kız kardeşi Pelin Başlangıç, istisnai kadrodan Özel Kalem Müdürü yapıldı. Ancak müfettiş ‘soruşturmayı engellemek istediği’ için kendisini görevden uzaklaştırdı.

- Başkan Yardımcısı, Meclis üyesi Rıfat Örnek (Hazinedar’ın eşi Av. Özlem Hanım’ın dayısı olduğu söyleniyor) ‘imar yolsuzlukları ve ihaleye fesat karıştırmaktan’ bakanlık tarafından görevinden uzaklaştırıldı.

- Semra Canoğulları ‘memur’ başkan yardımcısı, Özlem Hanım’ın arkadaşı diye biliniyor. Müfettişlerin ataması ile ilgili işlemlerinde ‘hatalar’ tespit ettiklerinden görevden alınacak iken yeni başkan Tahir Doğaç’ın iltimas göstermesi sonucu istifa ettirildi.

- Bu süreç yaşanırken müfettiş, Tahir Doğaç’ın ‘iyi niyetinden dolayı’ geride kalan düzgün çalışanlara (özel kalem müdürü, bilgi işlem, ruhsat, insan kaynakları müdürleri vs) belediyeyi toparlama, harcamalarını kısma uyarısında bulundu, “Belediyeye sahip çıkın” diye de ekledi. Çalışanlar, müfettişe teşekkür ederek kendisini belediye kapısından uğurladılar. Müfettiş nisan başında Ankara’ya döndü.

Haberin Devamı

- Bu arada başkan, CHP’nin eski İBB Grup Başkanı Kemal Akar’ı ‘ücretsiz’ danışman yaptı. Akar’ın, başta sendika ve ihale sorunlarına yardımcı olmak üzere Hüseyin Avni Sipahi tarafından getirildiği öne sürüldü. Nurettin Sözen döneminde Büyükşehir’e müfettiş olarak giren Leyla Ünver başkan yardımcıları ‘koordinatörü’ yapıldı.

4’ÜNCÜ BELEDİYEYE GİRDİ

Geçen seçimlerden sonra Ünver, ‘tecrübesi’nden dolayı Maltepe Belediyesi’ne tayin edildi ve bir yıl kadar başkan yardımcısı olarak görev yaptı. Orada yaşanan bazı ‘sıkıntılardan’ dolayı gönderilen Ünver daha sonra üç ay kadar Şişli Belediyesi’nde çalıştı ancak Hayri İnönü kendisiyle çalışmak istemedi. Bu kez Beylikdüzü’ne atandı. Orada da 7 ay çalıştı, Sipahi ve Akar’ın isteği ile Beşiktaş’a geldi. Belediye koridorlarında “Para ile ilişkili bütün müdürlüklerin ona bağlandığı” anlatılırken, ihaleleri gözden kaçırmadığı dikkat çekiyor.

Haberin Devamı

Ne yazık ki, Ünver’in ve Akar’ın aktif görev almalarından sonra birçok müdürün istifa etme kararı vermesi sorgulanması gereken bir durumu ortaya çıkardı.

Özetle, Tahir Doğaç’ın (75) üzerinde büyük bir yük var. Sıkıntısı odasına girildiğinde belli oluyor zaten. Biz de bunu yaşadık... Doğaç önümüzdeki dönem belediye başkanlığına aday olmak istediğini da çevresine söylüyormuş.

KAYYUM MU DEDİNİZ

Belediyede çalışanlar arasında “haklarında bir sürü iddia bulunan kişilerle ilgili olarak  savcılıktan malvarlıklarına neden el konulmuyor?” sözü kulaktan kulağa aktarılıyor.

Bunu Akatlar’da cumhurbaşkanı seçimi için gittiğimiz bir seçim kurulunda yaşadık. “Evet savcılık iddia sahipleri hakkında niye tedbir kararı alamaz mı?” diye sordu birisi; bir başkası ise şunları anlattı:

Haberin Devamı

“Belediye kayyumla yönetilse daha hayırlı olur? Çünkü belediyenin 600 milyon TL borcu olduğu belirtiliyor. Belediye hiçbiri taşeronuna ödeme yapamıyor. Belediyenin vakfı, öğrencilere verdiği bursları ödeyemiyor. Aslında belediyeye büyük kaynak sağlayan reklam alanları (pano, raket, billboard) Belediyenin şirketi BELTAŞ’da bir anda devredilmesi tartışma oldu. Şikayet üzerine konu Savcılık tarafından inceleniyor. Böyle bir tablo Beşiktaş’ta ilk kez olması dikkat çekiyor. Olayın bir başka yanı da, Murat Hazinedar’ın seçime girecek meclis üyesi listesini onun istediği doğrultuda seçim kuruluna verdiği için CHP’den ihraç eski ilçe başkanı Uğur Gedik, billboard olayını savcılığa taşıyan kişi olması da siyasetin ne kadar vefasız olduğunu gösteriyor.

Haberin Devamı

Bir gerçeği vurgulamak da gerekiyor. Beşiktaş’ı bu hale getiren CHP Genel Merkezindeki bir ekiptir. Tersinden söylemek istiyoruz, bu seçimlerde CHP’nin kazanması şaşırtıcı olur. Kimse CHP Beşiktaş’ta yüzde 70 oyla seçimi alır demesin; artık böyle bir şey... İstediğiniz kadar görevden alın; esas sorun savcılığın hazırlayacağı iddianamede ortaya çıkacaktır.”

Yani bir kaç aydır belediye yine ‘kontrol’ altında. Dişi güvercin kimse, Hazinedar ve Sipahi’yi habersiz bırakmıyormuş!..

GÜMÜLCİNE-KIRCAALİ İZLENİMLERİ

‘BENİMKİ DE  GÜZEL, SENİNKİ DE...’

SON 150 yılda Balkanlarda ve Batı Trakya’da meydana gelen olaylar, buradaki Türk varlığını olumsuz etkilese de Türkler gücünü korumaya çalışıyor. Batı Trakya’daki Türkler, 19 ve 20. yy.’de siyasi etkinliği ve gücünü kaybetmesinden dolayı azınlık durumuna düştü. 1923 Lozan Barış Anlaşması’ndan itibaren de Yunanistan’da yaşamayı başardı. Azınlık okullarında çocuklara çift dilli eğitim verdiler. Türkiye ile bağlarını koparmadılar.

Bu nedenle Yunanistan, ‘Türk’ şeklinde bir etnik köken ya da kültür üzerinde sınıflandırmadan uzak kalarak Müslüman ya da azınlık deyimleri kullandı. Muharrem İnce’nin konuştuğu 1928’de kurulan Gümülcine Türk Gençler Birliği’nin bahçesinde yüzlerce Batı Trakyalı İnce’yi merakla bekliyordu. Bir süre önce buraya Tayyip Erdoğan da gelmişti. İnce burada yaptığı konuşmada Türkiye’de bulunan cumhurbaşkanı adaylarına ‘dokundurmada’ bulunmadı. Bahçede bulunan Batı Trakyalılara sordum: “Hangi aday daha güzel konuşuyor?” Aradan bir cevap duydum: “Yer yer benimki güzel, yer yer onunki...”

Cevabı siz yorumlayın.

İpsala sınır kapısında bazı sıkıntılar olacağını, Muharrem İnce daha Kumburgaz’da söylemişti. “Aman topluca gitmeyelim, otobüs de olmasın. Sınır kapısından otomobillerle ayrı ayrı girelim” diye uyarıda bulundu. İnce, “Ben girerim ama sizi sokmayabilirler” dedi. Nitekim dediklerinin benzerleri de yaşanmadı değil.

Sınırı geçerken uzun TIR kuyrukları vardı. Bu kuyruklar, Türk ihracatına bir engel mi? Kimisi bunu doğru kabul ediyor. Bunu bürokrasinin tembelliğine bağlayan da var. Ama duyduğumuz bir pazar hikayesini de anlatmamız gerek. Yunanlar, İpsala ve Edirne Pazarkule’den Türkiye’ye geçişlerde rekor kırıyorlarmış. TL değer kaybedince iki kentte de pazar ve dükkanlara ‘hücum’ başlamış. Özellikle cumartesi günü kurulan pazarlar adeta yağmalanıyormuş. Giysi ve yiyeceklerin stoklarının erimesi Türk esnafı da sevindirmiyor değil.

İnce, Gümülcine Başkonsolosluğu’na kısa bir ziyaretten sonra Batı Trakya’nın çok hassas olduğu Türk Gençler Birliği’nde vatandaşlarla buluştu. Ardından, Cumhuriyetin aydınlığını Batı Trakya’ya taşıyan Türk öğretmenler tarafından ayakta tutulan Öğretmenler Birliği’ni ziyaretten sonra Batı Trakya’da bulunan Türk toplumunun önderi Ahmet Sadık’ın mezarını ziyaret etti. İnce’nin bazı CHP milletvekili ve belediye başkanlarından oluşan ekibi, Bulgaristan’ın Kırcaali Belediyesi’ne giderek oradaki soydaşlarla iftarda buluştu.
İnce, burada da coşkuluydu.

BİLİYOR MUSUNUZ

- 1968’de kurulan Türk Nümismatik Derneği 25. dönem genel kurulunun, derneğin Nişantaşı’ndaki merkezinde yapıldığını ve iki listenin yarıştığı kongrede işinsanı Cem Mahruki’nin listesinin (Altan Günaydın, Yüksel Güleç, Mehmet Diktaş, Levent Turgut) kazandığını, denetim kurulu üyeliklerine Cengiz Babacan, Atilla Oral, Ali Zinler; haysiyet divanına Raif Pakova, Cahit Büyüktürk, Doğan Güral’ın getirildiklerini...

OKUYUNUZ

ALBAY NEDEN 2 MİSLİ EMEKLİ MAAŞI ALIR

KÖŞENİZDE “Emekli bir albay, bir binbaşının iki misli emekli maaşı alabilir mi?” cümlesindeki sorunun iki cevabı var.

1- Bir albay emekli olduğu zaman, devlet, ona o günkü derece ve kademesine göre emekli maaşı bağlar; yani 1. Derecenin, 6. Kademesine, Ek 3.600 göstergeye göre emekli maaşı ödemesi yapar. Bu durum diğer devlet memurları ile aynıdır. O nedenle, albay emekli maaşı diye bir maaş yoktur.

2- Gelelim konunun askeri yönüne; askerlikte bir albay, bir alayın komutanıdır. Bir alayın içerisinde de en az üç-dört tabur vardır. Yani bir alay komutanı albayın sorumluluğu, bir binbaşının tabur komutanı veya vekili olarak yaptığı görevin sorumluluğunun en az üç-dört katı fazladır. Deniz Kuvvetlerinde ise bir binbaşı bir geminin komutanıdır, bir albay ise dört gemiden oluşan bir filotillanın komodorudur. Durum bundan ibaret. Herkes görevde bulunduğu esnadaki durumuna göre, emekli olduğunda da ona eşdeğer emekli maaşı alıyor. Binbaşı, emekli olurken derece, kademe ve ek göstergesine baksın, cevabını oradan bulur.

Sabri ÇİĞDEM

ALLAH TAŞ EDER!

TRT yöneticileri ile onları himaye eden kul hakkı, adalet, hakkaniyet, adil seçim yarışı nedir bilmeyen zübük siyasetçilerin zorlaması ile ‘çakma eylem’ yaptırılan militanlar, ‘yayınımız tarafsız’ demişler... Bu dönemde bunu diyebilenleri, Allah taş eder be! Ben de ‘tarafsız’ diyenlerin alnını karışlarım... Süleyman DEMİRKAN

BİLİMSEL HAFIZ

BEKİR Bozdağ, bir konuşmasında CHP’nin 1+8+8 eğitim önerisiyle İmam Hatip Ortaokullarını kapatmayı amaçladığını eğer böyle olursa hafızlık geleneğinin büyük yara alacağını belirtti. Sayın Bakan, Türkiye’nin tamamı hafız olsa bile bunun hiç bir işe yaramadığını, bilim adamları olmadan hafızların seslerini bir odadan bir odaya bile duyuramadığını, mikrofona ihtiyaç duyduklarını hatırlatırım. Türkiye’nin Hafızlardan çok bilimsel Hafızaya ihtiyacı var. Ersoy ÖNGÜN

FENERBAHÇE FETHEDİLEMEZ

AZİZ Yıldırım 20 yılı doldurdu, son bir üç yıl istiyor ‘hesaplaşmak’ gerekçesi ile (kimle neyin hesaplaşması, net değil). Muhtemelen -eğer seçilirse- ‘gözü arkada kalmaması’ için, çeyrek yüzyılı tamamlamak isteyebilir. FB başkanlığı sadece itibar bakımından dahi, en önemli sosyal statülerden biridir. Tarafsız gücü ile yakın zamanda gösterdiği gibi, fethedilemez kalelerden biridir.

Genelkurmay’a sızıldı, yargıya sızıldı, nüfuz edildi, ama Fenerbahçe teslim alınmadı/alınamadı.

Fenerbahçe gibi bir camiaya Başkan olmanın bedeli vardır ve eğer gerekirse, bu bedel tek başına ödenir.

Aziz Yıldırım, bir seçim arefesinde, politikaya müdahale teşebbüsünde bulunmuş, zamanın Başbakanlarından Mesut Yılmaz hakkında, -ne alaka ise- “sandıkta görüşürüz Mesut Bey” pankartı astırmıştı. Habis yapının o dönemdeki hamilerden herhangi biri hakkında nedense herhangi bir kina/sitemde bulunmadı Aziz Bey.

Şimdi sizin seçiminiz zamanıdır.

“Sandığa buyurun Aziz Bey”..!!

S.Ö.

 

Yazarın Tüm Yazıları