Birleşmiş Milletler genel kurulu ve iki dünya lideri

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun (BMGK) açılışları her zaman uluslararası gündemin ilgisini çekmiştir. Üye ülkelerin Devlet ve Hükümet Başkanları BMGK açılışında yaptıkları konuşmalarda önemli mesajlar verirler. Kimi bölgesel mesajlar verir, kimi dolaylı olarak iç politika mesajları verir, kimi de küresel mesajlar...

Haberin Devamı

Küresel ilişkiler bakımından uluslararası toplumun dikkatle üzerinde durduğu konular dile getirilir, adeta gelecek yılki açılışa kadar geçecek süre zarfında uluslararası gündemde öne çıkacak olan sorunlar belirtilir ve bunlar hakkındaki yaklaşımlar anlatılır. Dünyanın en önemli uluslararası forumu olan BMGK'da yapılan konuşmalar bu nedenle ülkelerin vermek istedikleri mesajları tüm dünyanın duyduğu ve dinlediği bir ortamda dile getirmelerine fırsat verir.

 

Bu yıl da öyle oldu. Birleşmiş Milletler'in 72. Dönem Genel Kurulu vesilesiyle yapılan konuşmalarda en çok dikkati çeken konuşmalar ise bu yıl bu foruma ilk kez hitap eden iki devlet başkanına aitti. ABD Devlet Başkanı Donald Trump ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron.

 

Haberin Devamı

Bu iki devlet adamının konuşmalarının dikkat çeken yanı sadece bu forumda ilk kez kürsü alıyor olmaları değil. ABD ve Fransa, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinden ikisi. Dolayısıyla, bu iki liderin söyleyecekleri dünya gündeminin belirlenmesi ve uluslararası ilişkilerin seyri bakımından da önem taşıyor.

 

Trump'ın konuşmasına bakılırsa, bu yıl savaş rüzgarları esecek. İran'dan Kuzey Kore'ye kadar bir dizi uluslararası sorun ile meşgul olacağımız uluslararası ilişkiler gündeminde ABD'nin politikasının  Trump'ın hırçın, tehditkar ve "ezer geçerim" tarzlı yaklaşımının etkisinde kalmaya devam edeceği anlaşılıyor.

 

Tüm dünyanın ilgiyle izlediği, uzun uğraşılardan sonra imzalanan ve BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ile Almanya'nın bir araya gelerek imzaladıkları İran'ın nükleer programının kontrol altına alınmasını sağlayan anlaşma hakkında Donald Trump değişik planlamalar ve kurgular içinde olduğunu söyledi. Seçim kampanyasında bu anlaşmayı kabul etmediğini defalarca tekrarlayan Trump'ın imzalanan anlaşmaları yok sayma alışkanlığının süreceği anlaşılıyor. Paris İklim Değişikliği Anlaşması'ndan ABD'nin çekilme kararı bu konuda bir ilk oluşturuyor ama bir son olmayacağa benziyor.

 

Haberin Devamı

Kuzey Kore ile ilgili olarak ise daha da ileri giden Trump, bu ülkeyi tamamen imha etme tehdidini savurdu. Trump'ın bu yaklaşımına sempati duyduğunu gizlemeyen Güney Kore Devlet Başkanı kuzey komşusunun topyekün imhasının konuşulduğu bir ortamda kendi ülkesinin ulusal güvenliğinin nasıl bir güvence altına alınabileceğini herhalde şimdiden kara kara düşünmeye başlamış olmalı.

 

Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise küresel gündemle ilgili endişeleri daha yatıştırıcı, sorunların taraflarını daha uzlaştırıcı bir söylem kullandı ve çözüm arayışlarını daha barışçıl yaklaşımlarla sürdüreceğinin işaretlerini veren bir konuşma yaptı. Bu önemli zira Trump'ın ekmeye gayret ettiği savaş tohumlarının hasadını barışla yapmaya gayret edecek bir BM Güvenlik Konseyi üyesi olduğunu görmek doğrusu huzur veriyor.

 

Haberin Devamı

Macron, yaptığı konuşmada Charles Darwin'in ünlü evrim teorisine yollama yaptı ve aşırı milliyetçi söylemlerin "en güçlü olanın hayatta kalması"ndan başka bir anlama gelmediğini tüm dünya liderlerine zarif ve bilge bir dille anlattı.

 

Emmanuel Macron'un konuşmasında Paris İklim Değişikliği Anlaşması'na değinmemesi beklenemezdi. Atlantik Okyanusu'nun batısında, ABD'nin doğu kıyılarında aylardır hüküm süren ve birçok bölge ülkesini kasıp kavuran fırtına, tufan, hortum ve afetler henüz hafızalardaki tazeliğini korurken, Macron'un bu anlaşmanın hiç bir şekilde yeniden müzakereye açık olmadığını vurgulaması önemliydi.

 

Macron, İran'la imzalanan nükleer anlaşma konusunda da Trump'tan farklı düşünüyor ve bu anlaşmanın elde hiç bir anlaşma olmamasından çok daha iyi olduğunu dile getiriyor.

 

Haberin Devamı

Bu iki liderin küresel gündemin önemli konu başlıkları hakkında farklı düşüncelere sahip olmaları uluslararası toplumun güvencesi olarak görülmeli. Zira, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi içinde görüş farklılıklarının olması, veto yetkisine sahip bu iki daimi üyenin birbirlerini ikna etmek için uğraşacaklarının da işaretlerini veriyor.

 

Uluslararası toplum sorunların çözümünde savaş rüzgarları estiren söylemleri kullananlar yerine, barışçıl, diyalog yanlısı, sorunların tehdit dolu ifadelerle değil de taraflarla konuşarak halledilmesinden yana olan liderlere daha büyük sempatiyle bakıyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları