Yaşadığımız dönüşüm bir sosyal mutasyon sayılırsa...

İnternet ve cep telefonsuz dünyayı hiç tanımamış kuşak bizi sanki masal anlatıyoruz ya da tarih dersi veriyoruz gibi dinliyor. Çoğu ‘disket’in ne olduğunu bile bilmiyor. Bu nesil de elbette teknoloji devrimleri yaşayacak ancak onların yakından şahit olacağı devrim, cep telefonu gibi icatlarla değil, değişen yaşam alışkanlıklarıyla gerçekleşecek.

Haberin Devamı

Yaşadığımız dönüşüm bir sosyal mutasyon sayılırsa...

Genç, 20’li yaşlarında bir yakınımla havadan sudan muhabbet ederken koca bir dünya gerçeğinin yüzüme çarpacağını hiç beklemiyordum... Söz dönüp dolaşıp ‘disket’ kelimesine gelmişti. Z kuşağının genç üyesi, “Disket neydi ya” diye sorunca sarsıldım. 20 yıl evvel bilgisayar bölümünde okurken sınavda kâğıt yerine ‘disket’ teslim eden ilk nesillerden biriydik. Kendimizi modern çağın öncüleri olarak görüyorduk! Bir gün karşıma disketin ne olduğunu bile hatırlamayan birilerinin çıkacağını hiç düşünemezdim. Yetmezmiş gibi, aynı günlerde karşıma bir internet mimi çıktı. Floppy disket’i okul arşivinde ilk kez gören küçük çocuk “Aa! Kaydet düğmesini üç boyutlu mu bastınız” diye soruyordu.

Haberin Devamı

Şükür, henüz dinozor olmadık ancak çağın ilelebet değiştiği açık. Bugün internet ve cep telefonsuz dünyayı hiç tanımamış nesiller yetişiyor. Dünya onların dünyası oldu bile! Günün birinde internetsiz ve mobilsiz dünyada yaşamış son neslin mensubu olacağımı biliyorum. Geleceğin çocukları, öğrencileri, o günleri bizlerden masal veya tarih dersi gibi dinleyecekler belki de…

Sadece 20 dakika konuşma

İşte o günleri hatırlamak için bu hafta sonu oldukça anlamlı. Kaderin cilvesi olarak, dün yani 3 Nisan, teknoloji tarihinden iki büyük kilometre taşını takvimlere kaydediyor. Birincisi, dünyada cep telefonuyla yapılan ilk görüşme… 3 Nisan 1973’te, Motorola mühendisi Martin Cooper, kamyon takozundan hallice bir mobil telefonla ilk aramayı yapmıştı. Cep telefonunun mucidi ve patent sahibi Cooper, 1.1 kilogram ağırlığındaki prototip cihazla New York’taki ofisinden New Jersey’deki Bell Laboratuvarı’nı aramıştı. Sadece 20 dakika konuşulabilen telefonun bir sonraki görüşmeye kadar tam 10 saat şarj olması gerekiyordu. Martin Cooper, bireysel telefon numarası fikrini ortaya atan kişi olarak tarihe geçti. Kendisinin bugün 600 milyon dolar net serveti var.    

Bilgisayar dünyasının öncü markası IBM’in ilk dizüstü bilgisayarıysa 13 yıl sonra aynı gün sektöre tanıtılacaktı. PC Convertible adlı, 1986 tarihli IBM modeli kendi başına pille çalışan, katlanır ekranıyla türünün ilk örneklerindendi. Teknik limitasyonları nedeniyle uzun süreli başarı getiremedi ama tarihe geçmeyi başardı. Satış fiyatı 1.995 dolar olan bilgisayar, 256 KB’lık RAM’e sahipti. 6 kilo ağırlığındaki modelin önbelleği, şimdiki dizüstülerden 32 bin kat daha düşük kapasitedeydi.

Haberin Devamı

Yüzde 100 ofis ihtimali sıfır!  

Günümüzde cep telefonları, tabletler, akıllı saatler, giyilebilir cihazlar ve ‘şeylerin interneti’yle her an her yandan ağlara ve internete bağlı bir dünyada yaşıyoruz. İnsanın teknolojik uzuvlarına dönüşen cihazlar, fütüristlere göre modern insanı çoktan cyborg’lara (yarı robot) dönüştürdü bile. Navigasyonsuz yolunu bulamayan, akıllı telefonsuz sosyalleşemeyen, hatta bilgisayarsız geçimini sağlayamayan herkes, teknik olarak cyborg sayılabilir. Geri dönüşü olmayan dijital bir dünyada yaşıyoruz. Arttırılmış ve genişletilmiş gerçeklik teknolojileri hemen köşe başında, yeni yaşam standartlarımızı belirlemek için bekliyor. Bir sonraki teknoloji devrimini cep telefonu gibi icatlar değil, değişen yaşam alışkanlıkları gerçekleştirecek. En güçlü örneği pandemi...

Haberin Devamı

Bu hafta ABD’den gelen bir haber, Manhattan’da hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylüyor. Evden çalışmanın düşük maliyetlerini ve artan çalışma verimini gören New York’lu şirketler, iş dünyasının eski ofis rutinine asla dönmeyeceğine kesin gözüyle bakıyor. Elbette bu durum plazalara hizmet veren restoran, kafe gibi küçük işletmelerin yeni çözümler bulmasını zorunlu kılıyor. Hayat normalleşse bile ofislere yüzde 100 kapasiteyle dönme ihtimali ‘sıfır’ olduğu kadar, yüzde 100 evden çalışma ihtimali de ‘sıfır’ olarak görülüyor. Yani yeni düzende ne tamamen evde ne tamamen ofiste kalacağız. Medeniyetimiz uzaktan çalışma düzenine adapte oldu bile... Yoksa epeydir bunu bekliyorduk da pandemi bahane mi oldu? Öyle ya, yaşadığımız dönüşüm bir sosyal mutasyon sayılırsa... Sanki virüsten daha hızlıyız!

Haberin Devamı

Yaşadığımız dönüşüm bir sosyal mutasyon sayılırsa...

MEDENİYETİN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ: TEKNOLOJİ

Pandemi sürecini mobil teknolojiler sayesinde daha az hasarla atlatıyoruz. Cep telefonu ve dizüstü bilgisayarların doğum günü olan 3 Nisan’ı milat sayıp tarihlerine göz atalım; evden çalışan ‘cyborg’lara nasıl dönüştük anlayalım!

Mikrofon ve kulaklıklar

1890’larda henüz radyo bile yokken Londra’da canlı konserlerin evden dinlenebildiği kulaklıklı bir sistem vardı. Uzaktan yayımlanan pandemi konserlerinin atası buydu. Yakın gelecekteyse kulaklıklar kulak içinden değil, kafa kemikleri aracılığıyla sesi iletecek.

Kameralar

Pandemi sürecinin en büyük kahramanları... İlk kameralı telefon 1999’da piyasaya sürülen Japon Kyocera modeliydi. ‘Mobil Videofon’ ismi verilmişti.

Bulut ağı

Haberin Devamı

Verilerin sürekli paylaşımda ve güncel kaldığı, korunaklı bir ekosistem yaratan bulut ağı pandemi sürecini kolaylaştırdı. Bulut ağları 2006’da IBM ve Amazon ile popüler oldu. 1996’da bu terimi bulanlarsa Compaq mühendisleriydi.

Dizüstü, PC ve tabletler

ABD’li üreticiler ilk PC’leri insanların aklına evlerin mutfaklarından sokmayı başardı. Apple II modelini “Mutfak masasında yer açın” sloganıyla sunmuştu. 1970’te Honeywell ‘Mutfak Bilgisayarı’ adlı bir PC pazarladı. Nasıl çalıştığını anlamak için bile yazılım kursu almayı gerektiren cihaz piyasaya çıkamadan buhar oldu.

Wi-Fi, 4G ve uydular

Varlıklarını pek hissetmiyoruz ancak yokluklarını anlamamak imkânsız. Şu anda yörüngemizde 3 bin civarında aktif uydu var. Bir o kadarı da uzay çöpüne dönüştü. Yakın gelecekte sayıları binlerce artacak, aynı zamanda 5G ile baz istasyonları çoğalacak.

Akıllı telefonlar

Akıllı telefonlar dijital dünyadaki hayat damarlarımız. Onlarsız sosyalleşmeyi düşünemez olduk. İlk akıllı telefon IBM’in 1994’te ürettiği Simon modeliydi. 2007’de dünyaya gelen iPhone, bugünkü modellerin öncüsü oldu.

Yazarın Tüm Yazıları