Fikret Otyam'ın ardından

Yeni yılın ilk yazısı, benim kalemimden değil.

Haberin Devamı

İşadamı Erhan Peker artık Peker Sanat’ın sorumluluğunu kızı Hande Peker Kuyumcu’ya bıraktı. Peker Sanat’ın yönetimindeki bu değişiklik nedeniyle Hande’den en çok etkilendiği ressamlardan birisi hakkında yazı yazmasını rica ettim. Sağolsun beni kırmadı, “Fikret Otyam’ın ardından” başlıklı bir yazı gönderdi. İşte Hande’nin kaleminden geçen yıl kaybettiğimiz Otyam için dökülenler:
“Uğur Ergan benden kendi köşesinde sevdiğim bir ressamla ilgili yazmamı istediğinde hayatıma giren ressamları düşündüm. Çocukluğumdan beri hep hayatımın içinde olanları, Turan Erol’u, Adnan Turani’yi, Nevzat Akoral’ı, Yalçın Gökçebağ’ı ve daha başkalarını. Onları düşünürken fark ettim; çocukluğumdan beri resimlerle ve ressamlarla o kadar iç içe oldum ki hepsinin hayatımda ayrı bir yeri var. Kullandıkları renkler, motifler, o resimlerin beni alıp götürdüğü diyarlar, hep büyürken beni ben yapan değerlerdendi. Hayal gücümü alabildiğine genişletti hepsi.
Ama aralarında bir ressam var ki, benim için son dönemlerde daha da özel oldu. Hayatını sanata adamış, Anadolu’yu, Anadolu insanını çok sevmiş ve bu sevgiyi herkese aşılamaya çalışmış, 89 yıllık uzun bir ömrü bu uğurda harcamış biri. İçinde bulunduğumuz dönemde yaşadıklarımızdan sonra olanları düşündüğümde hep bu isim aklıma geliyor. Gazeteci, yazar, fotoğrafçı, ressam; değerli sanatçı Fikret Otyam.
Fikret Otyam bizim ailemizde 3 neslin de kalbine dokunmuş bir ressam. Babamın, benim ve kızımın. Hatta kızım Mevce’nin resimlerini en sevdiği sanatçı diyebilirim. Anadolu’yu ilk defa ve en güzel şekilde resimlerinde tanıdığı, eserlerinde kendi kültürünü merak edip öğrenmeye başladığı...
İçinde bulunduğumuz dönem dedim ya hani. Ben de birçokları gibi güzel ülkemin içinde bulunduğu kargaşaya bir türlü anlam veremeyenlerdenim. ‘Neden birbirimizi anlayamıyor, sevemiyoruz ki? Üstelik bütün farklılıklarımıza rağmen aynı toprak mirasını, aynı kültürü paylaşmıyor muyuz?’ sorularıyla geçen bu günlerimde Fikret Otyam’ın eserleriyle başardığı şeyi daha iyi görüyorum sanırım. Birbirimizi sevebilmek için önce insan olmanın değerini anlamamız gerekiyorsa, o zaman bu değeri insanların kültüründen daha iyi anlatabilecek bir şey yoktur. Hal böyleyken, bir ülkeye kültürünü besleyip yeşertmekten daha değerli ne hediye verilir ki? İşte Fikret Otyam’ı bu derece özel yapan da bence buydu. Sanata adadığı koca bir ömür boyunca, gözümüzün önündeki güzellikleri tatlı bir dokunuşla yine bize gösterebilmesiydi.
Resim insanı değiştirir. O anda duyguları neyse, bir sonra yapacağı ne ise, mekânı neresi ise bunları alır götürür, yerine bambaşka bir gerçeklik getirip koyar. Bu yüzden bu kadar etkileyicidir zaten. Fikret Otyam’ın Anadolu’su ise bu gerçekliklerin en güzellerindendir; resimlerinde Anadolu insanını, yaşamını, doğasını anlatır. Anadolu’nun tüm renkleri onun hayat kokan resimlerinde soluk alıp verir; ekin taşan tarlalar, boylu boyunca uzanan keçi sürüleri, deve dikenli bahçeleriyle eski köy evleri, birbirinden güzel renklerle bezeli kilimler, davul zurnalı eğlenceler ve sürme çekilmiş kara gözleriyle bakan Anadolu kadınları.
Fikret Otyam, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencilerinden. 70 yıl önce İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne, ‘hocaların hocası’ İbrahim Çallı’nın atölyesine girmiş. Eğitimini 8 yıl sonra 1953’te Bedri Rahmi Eyüpoğlu atölyesinde tamamlamış. Ancak Otyam’ın resim sanatı, gazetecilik yıllarında başlayan Anadolu ve Güneydoğu Anadolu ile ilgili röportajları için yaptığı seyahatler sırasındaki gözlemleri çerçevesinde şekillenmiş aslında. Genç yaşta fotoğraf makinesini eline almış Otyam; fotoğrafı Nedim ağabeyinden öğrenmiş. Ve daha okul yıllarındayken sanat-edebiyat yazılarıyla Babıali’ye adım atmış. Mezun olduğunda ise Falih Rıfkı Atay’ın Dünya Gazetesi’nde yazarlık yapıyormuş. Gazetecilikten emekli olmasına kadar, Ahmed Arif’in deyişiyle ‘objektifi yüreğine takan adam’, adeta Doğu ve Güneydoğu Anadolu’lu olmuş. Urfa, Ceylanpınar, Viranşehir, Siverek yollarında yüzlerce yazı yazmış, geniş Harran Ovası’nda haberler hazırlamış, tüm Anadolu’da fotoğraflar çekmiş, sayısız resimler yapmış. Halkıyla yaptığı röportajları ile Anadolu insanının yaşamını belgelemiş, elliye yakın kitap yazmış. 89 yıllık dopdolu bir ömre bütün bir ülkenin kültürel zenginliklerini sığdırmış.
Yakın dostu, saygıdeğer babam Erhan Peker’in sözleriyle; ‘Bu diyarı baştanbaşa dolaşıp, görsel kültürün atlasını çıkarmış, hafızasını o kültürle parselleyip, o kültürün yaratıcılık evrenini odak olarak seçmiş bir usta Fikret Otyam. Anadolu’nun binlerce yıllık birikiminden süzülüp gelen ne varsa; halıların suretinde hayata nakşedilmiş motiflerin, renklerin dili ne söylerse, doğanın dili, bir çiçeğin doğadaki hükmü, Anadolulu bir bakışın içtenliği, ne denli çoğaltırsa hayatı, öyle bir içtenlikle biriktirmiştir sanatını.’
Geçen yıl 9 Ağustos’ta Anadolu’nun tüm renklerini bize miras bırakarak ayrıldı aramızdan Otyam Hocam. Kültürümüzü tanımak, kendimizi anlamak, birbirimizi sevmek konusunda bize en güzel hediyeyi bırakarak veda etti yurduna.
Mekânın cennet olsun Fikret Hocam. Yeni sonsuzluğunda huzur bulman dileklerimle.”

Haberin Devamı

KENTTE NE VAR?

Haberin Devamı

Memduh Kuzay-Bugün açılacak (Stillife/Yıldızevler), Serpil Kapar-Beşir Sarpça-Ufuk Akbey (cam heykel)- 8 Ocak’ta açılacak (Galeri Soyut/Yıldızevler), Selin Melek Aktan-6 Ocak’ta açılacak (Kent Sanat/Yıldız), Mehmet Sakızcı-8 Ocak’ta açılacak (Kursart/Dikmen).

Yazarın Tüm Yazıları